Kaya, sık sık da Torbalı’ya gelerek Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez’le birlikte mahalle ve köy ziyaretleri yapıyor. Atilla Kaya, önceki gün de Karakuyu da referandum konuşması gerçekleştirdi. Kalabalık bir topluluğa seslenen Kaya, neden evet denilmesi gerektiğini anlattı Karakuyulu vatandaşlara.

Yapılan bu ziyarette çok dikkat çeken bir fotoğraf karesi vardı. Atilla Kaya’nın bir tarafında Karakuyu eski Belediye Başkanı Ender Subakan, diğer tarafında DYP’li Şükrü Tekin ve MHP eski İlçe Başkan Yardımcısı Refik Akgün.

Referandumda acaba sürpriz olur mu demekten de alıkoyamıyor insan kendini. Subakan, Tekin ve Akgün, Atilla Kaya’nın konuşmalarını da alkışlayarak desteklediler ara ara. Gerçekten de günün en dikkat çeken fotoğraf karesi oldu bu.

HEYKEL KAVGASI BÜYÜYOR

Torbalı Belediyesi’nin kent meydanında yer alan iki kızlar heykelinin kaldırılmasından sonra meydana ne konulacağı büyük bir merak konusuydu ve geçtiğimiz hafta içinde yapılan çalışmalar sonrasında herkesin merakı giderildi.

Heykelin kaldırıp yerlerine tuğra ve ay yıldız yerleştirmesi sonrasında kavga, gürültü koptu resmen. Özellikle de CHP ve AK Partililer arasında sosyal medya üzerinden bir atışma söz konusu. Her iki taraf da birbirine sallıyor.

CHP’liler yapılan tuğra ve ay yıldız çalışmasını eleştirerek, hilafet ve padişahlık çıkışı yapıyor. Özellikle de tuğranın yerleştirilmesi CHP kesimini rahatsız etmiş gözüküyor.

Tabi AK Partililer de bunun altında kalmayıp, yine sosyal medyadan cevap veriyor. AK Partililer de heykel olayına, 2006 yılında şuandaki Vergi Dairesi’nin karşısına yapılan Atatürk Meydanı’na dikilen ve dönemin Belediye Başkanı İsmail Uygur’a benzediği belirtilen heykel üzerinden cevap veriyor.

Valla bu tartışma böyle sürer gider. Ama sonuç değişir mi bilinmez.

BOMBA GİBİ BİR YATIRIM GELİYOR

Önceki gün çok sevdiğim bir iş adamı ağabeyimle oturduk sohbet ettik. Torbalı’dan, gelişiminden ve büyüme hızından, yatırımlardan, eksiklerden bahsettik. İlçede neler yapılabileceği konusunda kendisiyle biraz hasbihal ettik.

Şimdi size ismini açıklamayacağım. İlçenin en büyük problemini her dönem sosyal alanda yatırım eksikliği olarak dile getirmişimdi. Bu iş adamı ağabeyim, tam da bu konuya parmak basıyor. Çok bomba bir projesi var. Şimdiden çalışmalara başlamış durumda. Hızla ilerliyor. Çok yakında da hizmete girecek bu dev yatırım.

Kendisi uzun yıllar boyunca ilçede siyaset de yaptığı için bu eksikliği yıllar öncesinden görmüş fakat bir türlü uygun zamanı bulamamış. Şimdi tam zamanı diyerek eğlence ve oyun merkezi tarzında güzel bir mekan hizmete açacak. Mekanda her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Her şey var. Oturup dinleneceğiniz, yemek yiyeceğiniz, hatta eğleneceğiniz birçok bölüm mevcut. Bence sürprize hazır olun derim.

MEHMET ERGÜN ABİMDEN CEVAP

Önceki yazımda iki kızlar heykelinin gidişi ve yerine yapılan tuğralı ay yıldız hakkında fikirlerimi yazmıştım. Yazım sonrasında sevgili Mehmet Ergün de bir cevap geldi. Kendisine teşekkür edip, selamlarımı iletirken yazısını da aynen paylaşıyorum;

Sevgili Gökhan,

“İkiz kızlar heykelinin gidişi ve Ay yıldızlı Osmanlı tuğrasının gelişinin haberini köşendeki yazıdan öğrendim. Gideni pek içine sindirememiş, geleni ise; “işte hakkın teslimi” gibi görmüşsün. Sen iyi bir gazetecisin. Gazetecinin kendisine ait dünya görüşü, politik ceketinin olması çok doğal; olmalı da…

Ama bu yazı olmamış… İkiz kızlar heykeli Metropolis kazılarında bulunan bir eser ve tam da söylediğin gibi bize, yani bu topraklara sonradan gelmiş bizlere ait değil… O heykel de tıpkı zamanında eski sahiplerinin ekip biçtiği topraklar gibi bize ait değil… Tarih ‘kül’ dür ve de kültürdür. Kültür ise toplumlardan toplumlara devrederek gider. Beğenmemek ayrı şey, ait olduğu zaman dilimindeki sosyo kültürel yansımaları olan buluntuları yok saymak ayrı şey…

İkiz kızlar heykeline adres olarak gösterdiğin yer fena değil ama ilk adresi bence çok daha uygundu. Kentler sembollerle akılda kalır, logolarla takdim edilir. Kimsenin Ay yıldıza ve ecdadımızın tuğrasına itiraz edeceğini düşünmüyorum. Tabi ki o da olmalı. Ona da bir yer bulunabilirdi. Tarih katmanları arasına bir takım öncelik kaygılarıyla sıkışıp kalmanın yanlışlığını bilmeni istedim…”