Büyük Torbalı

ALGI YÖNETİMİ

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
ALGI YÖNETİMİ
427 Görüntüleme
09 Mart 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

“Tüfek İcat Oldu, Mertlik Bozuldu”. Böyle söylemiş Köroğlu asırlar önce. Tüfekten önce kılıçla, kalkanla, gürzle yüz yüze, vücut vücuda, bire bir ve mertçe dövüş olduğundan söz ediyor bir bakıma. Ona göre, yiğitlik ve mertlik tüfekten önce idi. Tüfeğin icadıyla, namertlik, kalleşlik ve kaypaklık girdi devreye. Buradaki “tüfek” sözcüğünün yerine, günümüzün savaşlarını, daha önceki soğuk savaşları, gündelik politikaları ve çirkinliklerini de koymak pekâlâ mümkündür. Eskiden kavgada, dövüşte bile bir mertlik aranır, bir mertlik yaşanırmış. Oysa günümüzde öyle mi? Gemisini kurtaran kaptan. Bencillik almış yürümüş, değerler alt üst olmuş ve herkes çıkar peşinde. Politikaya bir göz atalım. Mertlik kaldı mı bu sahada? Şeref, namus sözlerinden geçilmiyor ama gereğini yapan da neredeyse yok gibi. Din, iman deyince mangalda kül kalmıyor ama, istismar eden çok gibi. “Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor” demişti, rahmetli Akif. Gelin görün ki, bugün bir “oy” uğruna ne taklalar atılıyor, ne yalanlar söyleniyor, ne tezgâhlar kuruluyor. Hele bir de kazanmak için her yol mubah diyorsanız, yandı gülüm keten helva. Kefaleti bile olmayan bir banka kredisiyle başlarsınız işe. Bir gazete, bir televizyon derken, arkası geliverir. Yedeğinizdeki medyada bir haber çıkıverir, Kabataş’ta başörtülü kadını, deri pantolonlu onlarca yarı çıplak erkek taciz etti, diye. E, siz de durur musunuz? Başlarsınız “benim başörtülü bacımı” nutuklarına. Nasılsa hedef kitle oluşmuştur. Sormayan, sorgulamayan, araştırmayan, okumayan ve sadece ekranda hazır bulduğuna yani ona gösterilene inanan insancıklar sağ olsun. Sayarsınız, saydırırsınız. Oysa onca mobese kamerası vardır ama iddia edilen tacizin görüntüleri yoktur. “Elimizde görüntü var” dersiniz, iki yıl geçer, gösteremezsiniz. Aslı yoktur yani. Buna “algı yönetimi” diyorlar şimdilerde. Birkaç gazete aynı anda yazar, “falancanın filancasına suikast”. Ertesi gün alırsınız mikrofonu elinize, “benim falancamı öldürecekler” diyerek “mağdur” oluverirsiniz. Sizi dinleyip inanan kitleden de “vah vah, tüh tüh” nidaları yükselir. Bir parti ileri gelenine güya suikast yapılacaktır. Birileri yakalanır. Adliyede beklerken adres krokisinin çizili olduğu kâğıt parçasını yutuverir. Yani suç unsurunu cebinde taşımaktadır zavallı suikastçı. Sizin dinleyici kitleniz buna da inanıverir, “vah vah, tüh tüh” diyerek. Buna “algı yönetimi” diyorlar şimdilerde. Sevsinler sizin algı yönetiminizi. Birileri yazar senaryoyu, adını da koyarsınız Ergenekon diye, Balyoz diye. Onca suçsuz insan hapislerde yatar. İntiharlar olur. Sağlam girip ölü çıkarlar cezaevinden. Bavuldaki delillerin çoğu düzmece çıkar, savunmanın tanıkları dinlenmez ama ortalık gizli tanık doludur. Askerin seminer notlarını gerçekmiş gibi yazar yakın medya. Sizin dinleyici kitleniz buna da inanıverir, “vay anasını, bak sen” diyerek. Onca yetişmiş pilot baskıya dayanamaz, istifa eder, pilot eğitimindeki usta-çırak ilişkisi iflas eder. Bugün de uçaklarımız ardı ardına düşer, eldeki pilotlar da barış zamanında şehit gider. Gün gelir yolunuz ayrılır. Birileri “paralel” oluverir. Haydi bakalım, bu kez de polisler kodese. “Adalet herkese lâzım” diyenler haklı çıkar. Sevsinler sizin algı yönetiminizi. “Teröristle görüşen şerefsizdir, namussuzdur” dersiniz, gerçekler gün yüzüne çıkınca “biz görüşmedik, şirketin yetkilisi görüştü” dersiniz. Çevir kazı yanmasın ya da bir nevi “yersen” hikâyesidir bu. Nasılsa sormadan, araştırmadan inanmaya koşullanmış vatandaş çok. Bir yetkili de çıkar, “bunları da unutursunuz” der, yüzümüze karşı, pişkin, pişkin. Öbürü de çıkar, “ben bu Anayasa’yı tanımıyorum” deyiverir, o göreve o Anayasa sayesinde geldiğini unutarak. Bir güvenlik yasası hazırlarsınız, evlere şenlik. Rivayetlere göre, vatandaşı o güvenlik yasasından korumak için ayrıca bir güvenlik yasasına ihtiyaç vardır. Kendinizden başka herkesin karşı olduğu bu yasayı geçirme konusundaki şiddetli isteğiniz ve ısrarınız pek kolay anlaşılacak türden değildir ama anlayanlar da vardır mutlaka. Partiden ayrılanlar ya da seçilme süreleri dolanlar başlarlar yavaş yavaş gerçekleri dillendirmeye, geç kalmış olduklarını bile bile. En eskiler bile, bu yasayı yeniden gözden geçirmeyi gerekli bulurlar ama anlaşılmaz bir inat ve ısrar şiddetle devam eder, sanki verilmiş sözler varmışcasına. Dışarıda herkesle kavgalı olmak yetmez, içeride de kurumlarla kavgaya devam edersiniz. “Algı yönetimi” denilen şey de “göz boyama” ve “adam kandırma”nın kibarca söylenişidir aslında. Tüm bu yaşananlar ise; yakındığınız bir vesayetten kurtulup başka bir vesayet altına girmenin bir resmidir, anlayana. Ne demişti Köroğlu? “Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu”. Saygılarımla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web