AYRANCILAR Mahallesi’nde ikamet eden Sait-Kerziban Sarı çifti 12 yıl önce hayatlarını birleştirdi. Sarı çiftinin 2005 yılında Emre isminde bir çocukları oldu. Genç çiftin 2012 yılında Kerimcan ismini verdikleri bir evlatları daha oldu. Kerziban Sarı hamilelik sürecinde böbreklerinden rahatsızlandı. İddialarına göre doktorlarının ultrason ile kontrol etmemesinden dolayı sağ böbreği iflas etti. Sol böbreği ise yüzde 20 oranında çalışmaya başladı. Günde 2-3 saat diyaliz makinesine bağlanmaya başlayan Sarı, 5 yıllık süreçte ikinci böbreğini de kaybetti. İki böbreği işlevini görmediği için Kerziban Sarı günde 10 saat diyaliz makinesine bağlanmaya başladı. Süre 10 saat olunca genç diyalize kendi evinde bağlanmaya başladı. Akşamüzeri saat 19.00’da diyalize bağlanan Kerziban Sarı sabaha kadar evinin bir odasında kalıyor. Böbrek yetmezliği yüzünden hipertansiyon hastası da olan Sarı’ya böbrek nakli gerekiyor. Kızım dediği gelinine böbreğini vermek için bıçak altına yatmaya karar veren Gülsüm Sarı doku uyuşmazlığı nedeniyle böbreğini gelinine veremedi.

GÜNDEN GÜNE ERİYOR   

Böbrekleri iflas eden Kerziban Sarı’ya bağış yapmak için akrabaları sıraya girdi. Eşinin bu durumuna daha fazla dayanamayan eşi Sait Sarı bir böbreğini eşine vermek istedi. Kerziban Sarı’ya babası ve kardeşinin yanı sıra kayınbabası Kerim Sarı, kayınvalidesi Gülsüm Sarı da böbreğini vermek için sıraya girdi. Ancak kiminin dokusu uyması kiminin ise kanı uyuşmadı. Organ nakli için sıraya giren Kerziban Sarı’ya organ nakli yapılmazsa ömür boyu diyaliz makinesine bağlı kalacak. Böbrek yetmezliği nedeniyle iştahsızlık sıkıntısı yaşayan Sarı her geçen gün eriyor. 10 saatini diyaliz makinesine bağlı geçiren genç kadın eşi ve çocukları ile fazla vakit geçiremiyor. Çocuklarına artık vakit ayırmadığını dile getiren Kerziban Sarı uygun böbrek bulunacağı günü iple çekiyor.

MASRAFLARI AĞIR OLMAYA BAŞLADI

Hastalığının her geçen gün hayatını olumsuz etkilediğini ifade eden Sarı bu rahatsızlıkta kurtulacağını günü bekliyor. Eşi Sait Sarı’nın asgari ücret ile çalıştığını hastalığının masrafların ağır geldiğini de sözlerine ekleyen Sarı “Diyaliz makinesi günde 10 saat çalışıyor. Mikrop kapmamam için özel bir odada diyalize girmem gerekiyor. Soba da yakmam yasak. Bu nedenle elektrikli ısıtıcı kullanmak zorundayım. İki makinenin günde 10 saat çalışmasından dolayı ayda 500 TL elektrik faturası geliyor. Çocukların ve evin masrafını da ekleyince eşimin maaşı yetmiyor. Yüzde 90 oranında engelli raporum var ama ağır engelli ibaresi olmadığı için engellilere tanınan yardımlardan da faydalanamıyorum. Tek isteğim yeniden eski sağlığıma kavuşmak istiyorum” diye konuştu.

O BENİM GELİNİM DEĞİL, KIZIM!

Gelini için ciğerini bile verebileceğini dile getiren kayınvalide Gülsüm Sarı “Gelinim gözümüzün önünde her geçen gün eriyor. Onun sağlığına kavuşması için böbreğimi vermek istedim ama uyuşmadı. O benim gelinim değil kızım gibi. Evlatları da onu çok özlüyor. Nakil için sıra bekliyoruz. Organ bağışı konusunda insanların biraz daha duyarlı olmasını istiyoruz” dedi.

Serkan GÜNBAY