Büyük Torbalı

EĞİTİM Mİ DEDİNİZ?

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
EĞİTİM Mİ DEDİNİZ?
348 Görüntüleme
03 Temmuz 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Bir ülkede eğitimi içinden çıkılmaz hale getirerek;

1Hoşgörüyü ortadan kaldırmak
2-İnsanların birbirlerini anlamalarını zorlaştırıp ayrıştırmak
3
-Vatandaşın kendisi ve ülkesi ile ilgili detayları görmesini engellemek
4Değer yargılarını alt üst ederek sadece yönetenlerin söylemlerine inanmalarını sağlamak
5Hak ve özgürlük bilincini yok ederek, verilene razı bir toplum yaratmak
6Hırsızlık, haksızlık ve yolsuzlukların, zaten yapılması gereken hizmetler karşılığında masum olaylarmış gibi kabullenilmesini sağlayarak, toplumda ahlâk erozyonuna yol açmak

7-Kaza ve kayıplarda sorumlu aramak yerine “kader” gömleğine sığınan bir toplum yaratmak
8-Netice olarak; cahil ve fakir bırakılmış bir toplumun hem cehaletini ve hem de sefaletini istismar ederek bundan nemalanmak pekâlâ mümkündür.

Gelin, şimdi bizdeki eğitim dünyasına bir göz atalım birlikte. Aynı iktidarın değişen Milli Eğitim Bakanı ile birlikte değişen bir “Milli Eğitim” sistemimiz var yıllardan beri.

ÖĞRENCİ AÇISINDAN

Çocuklarımız sınavdan sınava koşmaktan bunalmış bir halde değiller mi? Sürekli değişik isimlerle adlandırıldıkları için bir yıl önce girdikleri sınavın adını bile bilmeyen öğrenciler var. Genellikle merkezi sistemle yapılan sınavların neredeyse hepsinde sorun yaşanmakta ve bu durum gençlerin geleceğe olan güvenini büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir. Hatalı sorular ve zamanında açıklanamayan sınav sonuçları başlı başına bir beceriksizliğin ürünüdür. “Beceriksizlik” değilse “kasıt” vardır. Kasıt yoksa “ciddiyetsizlik” söz konusudur.

ÖĞRETMEN AÇISINDAN

Görüştüğüm öğretmenlerin çoğunun var olan eğitim sisteminden memnun olmadığını görmekten büyük üzüntü duyuyorum. Mesleğinde mutsuz bir öğretmenden mutlu bir nesil yetiştirmesini beklemek kimsenin hakkı değildir. Bazı öğretmenler ise, yanlış uygulamalar yüzünden okulların neredeyse veliler tarafından yönetilir hale gelmesinden yakınmaktadırlar. Aynı okulda farklı statüde görev yapan öğretmenlerin bulunması ayrı bir sorun olarak durmaktadır. Bir sonraki öğretim yılında nerede görev yapacağı belli olmayan bir “ücretli öğretmen” ne kadar verimli olabilir?

YÖNETİCİ AÇISINDAN

Okulların müdür ve müdür yardımcıları belli süreler sonunda başka okullara atanmaktadırlar. Bulunduğu çevreyi mesleği açısından tanımış ve uyum sağlamış, öğretmen-öğrenci-veli işleyişine hâkim olmuş bir yöneticinin bir başka yerde bu duruma gelmesi zaman alacaktır. Kaldı ki, bu tür atamalarda kurum denkliği bile göz önünde bulundurulmamaktadır. Örneğin, uzun yıllar İmam Hatip Lisesi yöneticiliği yapan bir müdür, bu sefer Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü’ne atanabilmektedir. Oysa bu kurumlardan biri “yaygın eğitim” diğeri ise “örgün eğitim” alanında bulunmaktadır. İşleyişleri A’dan Z’ye farklıdır. Bu durum bana, ticari hayattaki “gömlek uyduramadık, terlik verelim” söylemini çağrıştırmaktadır.

SONUÇ OLARAK

Değerli okurlarım, buraya kadar yazdıklarım, ülkemizdeki eğitim sorununun sadece dışarıdan görünen çok az bir bölümüdür. Buz dağının su üzerindeki bölümü gibi. Birçoğunuzun da bildiğini tahmin ettiğim detayları yazmak için sayfalar yetmez. Emekli bir eğitimci olarak, yıllardan beri “meselenin özü” ile ilgili bir adım atılmadığını görmek, çocuklarımızın ve ülkenin geleceği açısından beni hayli kaygılandırmaktadır. Çok iyi bilmekteyim ki, sınav sayılarını arttırıp değişik isimlerle adlandırmanın, okul isimlerini değiştirmekle uğraşmanın “eğitimde kalite” adına hiçbir faydası yoktur. Kafaları karıştırması ise cabasıdır. Eğitimde sadece “akıllı tahta” ve “tablet” uygulamalarıyla (ki, uygulamaya bile koyulamadı) çağı yakalamak mümkün değildir. Son model arabayı alabilirsiniz ama o arabanın kül tablasını caddeye boşaltıyorsanız, çağın çok gerisinde kalmışsınızdır. Unutulmamalıdır ki, “cemaat” olmaktan “ulus” olmaya geçişimiz, “kula kulluk”tan “Allah’a kulluk” bilincine yönelişimiz, dünyanın en stratejik coğrafi bölgelerinden birinde yaşamakla birlikte, birçok komşu ülkenin aksine bugün “modern dünya” da yerimizi almış olmamız “akıllı tahta” ya da “tablet” ile değil; “karatahta” ve “tebeşirle” ama, yüreği Atatürk’ün gösterdiği yolda “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirme azmi ve isteği ile dolu olan “öğretmenlerimiz” sayesinde olmuştur. Önce “amaç” sonra “araç-gereç” gelir. Amaç “nitelikli insan” yetiştirmekse konunun temelinde “insan” vardır. Çağdaş uygarlık çizgisinde ve hatta üzerinde nesiller yetiştirmekse niyetiniz, elinizdeki temel madde “öğretmen” olmalıdır. Şu da bir gerçektir ki, nasıl bir toplum yaratılmak isteniyorsa, o donanımda öğretmen yetiştirilir. Uzun lafın kısası, her zaman iddia ettiğim ve etmeye devam edeceğim konu şudur: Vatanını ve bu vatanda yaşayan insanları gerçekten seven, onların ve çocuklarının geleceğini önemseyen, onları mutlu birer “dünya insanı” olarak görmeyi arzulayan hükümetler, önceliği, gerçek ve samimi davranış ve niyetle, “öğretmen yetiştiren okullar” a vermek zorundadırlar. Her anlamda “kalkınma” nın ve “olgunlaşma” nın yolu buradan geçer. Bunun dışındaki çabalar göz boyamadan, halkı oyalamadan ve vakit kaybından başka hiçbir şeye hizmet etmez. Kaybolan vakit hepimizindir. Unutmayalım. Saygılarımla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web