Ampute Milli takımı İngiltere’yi 2-1 yenerek Avrupa Şampiyonu olunca milli duygularımız kabardı. Herkes sosyal medya hesabında Ampute Milli Takımının fotoğraflarını paylaşmaya başladı. Gerçekten Türk milleti olarak elde edilen galibiyet ve alınan kupa göğsümüzü kabarttı. Bundan sonra da böyle şampiyonluklar kendilerinden bekliyoruz. Bu başarının ardından engellilere olan ilgi ve alaka üst düzeyde arttı. Normalde engellileri görmezden gelenler bile bu galibiyetin ardından engellilere farklı bir şekilde davranmaya başladı. Ampute Milli Takımı Türkiye’de engellilerin de yaşadığını herkesin görmesini sağladı. Ancak halen engellileri görmezden gelenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar az değil. Şimdi bir örnek vermek istiyorum. Torbalı’da yüzlerce mağaza var. Acaba bunlardan kaç tanesinde engellilere uygun giriş, soyunma odası gibi unsurlar var. Herhalde 1 tane bile yoktur. Doğuştan gelen bir rahatsızlık veya daha sonra yaşanan trafik kazası gibi unsurlar ile birçok kişi engelli durumuna düşüyor. Her fırsatta söylediğimiz gibi ‘hepimiz birer engelli adayıyız’. Kimin ne olacağı belli değil. Bir bakmışsınız ki sizde bir gün tekerlekli sandalyeye mahkum olmuşsunuz. Bu nedenle engellilerin hayatını kolaylaştırmak için onların varlığını kabul etmemiz lazım. Akülü bir tekerlekli sandalyedesiniz ve alışveriş yapmanız gerekiyor. Ancak gireceğiniz mağazanın size uygun bir girişi yok. Hadi birilerinin yardımı ile sandalye kaldırıldı ve içeri girdiniz. Bir kazak deneyeceksiniz ama deneme kabinlerine girmenizin imkanı yok. Torbalı’da birçok kurumsal firma var. Bu firmaların mevcut şartlarını kontrol etmelerini talep ediyorum. Engelliler için erişebilirlik durumunuz nedir. Sadece kurumsal firmalar değil küçük esnaf bile bu konuda bir adım atabilir. Böylelikle ilçede yaşayan engellileri mekanına çekebilir. Son yıllarda engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak birçok uygulama başlatıldı. Ancak yeterli değil. Eskisi gibi engelliler eve kapanıp kalmıyor ancak biraz daha çevrelerinden saygı görmek istiyor.

SİNYAL VERMEYENE CEZA KESİLSİN

Torbalı trafiği çok karmaşık bir yapıya sahip. Kimse kimseye yol vermiyor. Trafikte saygı diye bir şey kalmamış. Sabırlar da tükendiği için en küçük hatada sürücüler birbirine giriyor. Zaman zaman bu tür olaylar ile karşı karşıya geliyoruz. Trafikte en büyük problemlerden bir tanesi de yüzde 90 araç sürücüsünün sinyal verme alışkanlığını kazanmaması. Ara sokaklardan Mithatpaşa caddesine veya Kazım Dirik Caddesi’ne çıkış yapacaksınız ve ileriden gelen aracın geçmesini bekliyorsunuz. Beklediğiniz araç son hızla gelip son anda yanınızdan tali yola giriş yapıyor. Sinyal verse döneceğini anlayacaksınız ve yola çıkış yapacaksınız. Önünüzde seyreden araç sinyal vermeden bir anda keskin bir dönüş yaptığını fark ediyorsunuz. Sinyalsiz sürücüler yüzünden çok sayıda kaza yaşanıyor. Trafik kurallarına uymamamız yüzünden yaşanan ölümlü kazalarda yitirdiğimiz kişi sayısı terörden hayatını kaybedenlerde daha fazla. Yapılan uyarıları hiçbir zaman dikkate almıyoruz. Bende nasıl ehliyetsiz araç kullanana, aşırı hız yapana ceza yazılıyorsa, sinyal vermeden dönüş yapanlara da ceza kesilsin. Facebook hesabında uzun bir süre önce ‘Direksiyonun yanında bulunan kol’ diye bahsedilen sinyal kolunun ne işe yaradığını yazıyorlardı. Araç kullanmayı bilen ancak sinyal kolunun ne işe yaradığını bilmeyenler var.

TARIM İŞÇİLERİ HALA TRAKTÖR KASALARINDA

Önceki gün tarlaya çalışmaya giden tarım işçilerinin halen traktör kasalarında taşındığını gördüm. Yaşadıklarımızdan hiç ders almıyoruz. Yaşanan kazalarda traktör ve kamyon kasasında seyahat eden çok sayıdaki tarım işçileri hayatını kaybediyor. Buna rağmen halen insanlar kasalarda tarlaya götürülüyor. Tarım işçilerinin de bu olaya artık karşı çıkması lazım. Kasada seyahat etmek istemiyoruz demeliler. Ekmek parası için ölüme gidiyorlar.

ATATÜRK MAHALLESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM İSTİYOR

Önceki gün gazetemizin mail adresine gelen bir mesajda Atatürk Mahallesi sakinlerinin de kentsel dönüşüm istedikleri anlatılmış. Torbalı’nın dört bir yanından eski binaları yenileyen müteahhitlere Atatürk Mahallesi’nden çağrı var. Vatandaş mahallesindeki eski binaların yıkılıp yenisinin yapılmasını talep ediyor. İlçe merkezinde nerdeyse eski bina kalmadı. Hepsi yıkılıp yerine yenileri yapıldı. Müteahhitler ilçenin sokaklarını karış karış gezip uygun yer bakıyor. Şehrin göbeğinde arsa kalmadığı için mevcut binaların durumları kontrol ediliyor. Eğer bina kentsel dönüşüme giriyorsa hemen ev sahibi ile masaya oturulup anlaşma sağlanıyor. Ev sahiplerinin büyük bölümü yüzde 50 oranla anlaşmaya imzayı atıveriyor. Tabi kentsel dönüşüme girebilmek için bazı şartlar aranıyor. Binanın eski olması ve yapılan karot testlerinde değerler düşük çıkarsa süreç başlıyor. Devlet kredi desteği ve kira yardımında bulunuyor. Yeni yapılan binalar depreme dayanıklı bir şekilde inşa edildiği için daha güvenli oluyor. Ancak şu da bir gerçek her yer beton yığınına dönüyor. Çocukların oynayacağı bir alan kalmadı. Betonların arasında yaşıyoruz ve zaman zaman binalar üzerimize üzerimize geliyor.