Adam 35 yıllık evliymiş… Karısı ile mutlu, mesut geçinip gidiyormuş…

Bir arkadaşı sormuş:

-Yahu birader, sizin aileye bakıp imreniyorum. Kavgasız, gürültüsüz, ne güzel geçiniyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz Allah aşkına?

“Valla” demiş adam, ben evimizdeki huzuru eşimle yaptığımız “iş bölümüne” borçluyum. Evin basit, küçük iç işlerini karım halleder. Zor ve büyük dış işlerini de ben hallederim…

Arkadaşı: “Nasıl yani” diye sormuş.

Adam açıklamış:

-Her türlü alım, satım, kira, alışveriş, banka, para, çocukların eğitimi gibi evle ilgili basit işlerin tümünü karım görür…

Arkadaşı meraklanmış: “Yahu sen hangi işleri görüyorsun ki?”

Adam açıklamaya devam etmiş:

-Nato, Cento, Ortak Pazar, Avrupa Ekonomik Topluluğu, Ortadoğu, Karadeniz İşbirliği, Gelişmekte olan ülkeler gibi zor ve ağır dış işlerin tümünü halletmek de benim görevimdir…

Benim görevime o karışmaz, ben de onun görevlerine karışmam. Onun için de aramızda kavga gürültü olmaz.

Arkadaşı: “Yahu, kendini ne diye yorup duruyorsun, kısaca kılıbıkım desene” demiş.

Yazımıza niye bu fıkra ile giriş yaptık?

Türkiye’de yılda ortalama 500- 600 bin evlilik oluyormuş. Buna karşılık da yılda ortalama 100- 120 bin boşanma oluyormuş. Yani, yaklaşık her beş evlilikten birisi boşanma ile sona eriyormuş. En az boşanmanın olduğu ilde Hakkari’ymiş. ..

Boşanmanın az olması, Hakkari’deki evliliklerin, sorunsuz, güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmez.

Oralarda kadınların, eşlerinin ve ailelerinin rızası olmadan boşanmak istemeleri mümkün değildir. Hemen “töre” kanunları devreye girer. Sonuçlarının ne olduğunu zaten biliyorsunuz…

Hani, Temel Fadime’ye kızıp iki tokat atmış. Bunun üzerine Fadime sinirlenip babasının evine gitmiş ve durumu anlatmış. Fadime’nin babası Dursun çok kızmış o da iki tokat atmış. Fadime isyan etmiş.

“Ne bu? Gelen vuruyor, giden vuruyor?”

Dursun cevaplamış: “Benim kızıma vuranın, ben de karısına vururum.”

Boşanan 100 bin kişiden 80 bini ikinci defa evleniyormuş, 12 bini yine eski eşiyle…

Burada enteresan bir durum çıkıyor ortaya…

Eşler çok hızlı bir şekilde boşanmayı bir çözüm olarak görüyor, fakat boşandığı zaman her şeyin düzelmediğini, aksine daha zorlaştığını anlıyorlar…

Onun için, boşanma kararı verirken iki kere düşünmek gerekiyor.

Neyse, bugünkü yazımızın kuyruğunu da konuya uygun bir fıkra ile düğümleyelim.

Aslan evlenirken fare düğünde çığlık çığlığa bağırarak aslanı kutluyormuş “Tebrik ederim kardeşim… Şansın bol olsun kardeşim…”

Bu laubaliliğe sinirlenen düğüne davetli bşk bir aslan gelip fareyi pençesinin arasına almış “Ne o?” demiş,

“Kimsin sen?… Sadece bir faresin… Aslan nasıl senin kardeşin oluyor bakayım?…”

“Yahu eskiden ben de aslandım…” demiş fare,

“Vallahi… Evlendik de böyle olduk..!”

TEŞEKKÜR

TORBALI DEVLET HASTANESİ, ANESTEZİ VE YOĞUN BAKIM SERVİSİ’nin

Doktorları: Yeşim Eren, Yener Kurt, Murat Yoldaş…

Hemşire ve görevlileri: Fatma Çakmak, Pelin Oymak, Melek Ergen, Yüksel Demirkızıl, Doğuş Coşkun, Meral Sökmen…

Kemoterapi tedavisi gördüğüm iki yıldan beri, portuma takılan pompanın her 15 günde bir çıkarılması işlemlerini, erinmeden, gülümseyerek, severek, moral vererek gerçekleştiren bu ekibe ve tüm servis görevlilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Gösterdikleri cana yakınlık, güler yüz, insana moral veren sıcak yaklaşımları, bir hasta için ilaçtan çok daha değerlidir.

Bu arkadaşlar bizlere bunu yaşattılar…

Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.