Büyük Torbalı

GELENEKSEL TAKI MERASİMİ

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
GELENEKSEL TAKI MERASİMİ
727 Görüntüleme
29 Temmuz 2015 - 9:03
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

“EVLENİYORUM” diye mutlu olan erkek “yaşasın yılbaşı geliyor” diye sevinen hindiye benzer…

Hindiye mi benzer, kaza mı benzer bilemem, ama her genç evleneceği için sevinir.

Bu sevincin en iyi göstergesi de, evliliğin başlangıcı olan düğünlerdir.

Her gencin, hayalini kurduğu mutlu andır düğünler.

Eskiden davullu zurnalı düğünler olurdu.

Bu düğünlerin hemen hemen tamamı yemekli olurdu.

Baş yemek “keşkek”, baş tatlıda “zerde” olurdu.

Gelin, yeni evine bir at üzerinde getirilirdi.

Bu gelin getirme işi, o kadar basit bir olay değildi.

En önde “bayraktar” bulunurdu. Arkasında “siman” adı verilen sıra sıra düğün katılımcıları…

En arkada da at üzerinde gelin gelirdi.

Bu ilerleyiş çok yavaş olurdu. Bir yandan yenilir, içilir, bir yandan da çalgılar eşliğinde oynanırdı…

Şimdilerde düğünler, kapalı veya açık özel mekanlarda veya sokak aralarında yapılıyor.

Davul zurnanın yerini, org çalan bir solist alıyor.

Orkestra dediklerinin hepsi bu…

Düğün merasimleri hep tek düze oluyor.

Alkışlar eşliğinde gelin ve damat salona giriyor…

Solistin anonsuyla ilk danslarını yapıyorlar…

Sonra davetlilerin dansları…

Daha sonra “Pasta kesme” merasimi…

Düğün merasiminin ortalarına doğru ise “geleneksel takı merasimi” işkencesi başlıyor…

Yeni bir yuva kuracak olan gelin ve damada hediye vermek, takı takmak, güzel bir yardımlaşma örneği. Eyvallah.

Hiç kimsenin itirazı olmaz.

Ama bu iş hep böyle mi olmalı?

Bunun başka bir yolu yok mudur?

Org çalan solistin, “şimdi geleneksel takı merasimi başlıyor” anonsuyla, gelin damat korkuluk gibi ortaya dikiliyor… Yanlarında da yardımcı kızlar ve gelinle damadın anneleri ile babaları…

Önlerinde de bankalardaki yardım kuyruğu gibi uzun bir kuyruk… Bekle Allahım bekle…

Sıra size gelecek de takı takacaksınız…

Her takı takan, bir de hatır fotoğrafı çektiriyor…

Milim milim ilerleyen bir kuyruk…

Bu şekildeki takı merasimleri, tam bir işkence, üstelik de kötü bir “teşhir.”

Adamın durumu iyidir bilezik takar, altın takar, büyük para takar…

Adamın durumu iyi değildir 50 lira takar, 20 lira da takar…

Bunu teşhir etmenin anlamı ne?

Takı merasimi böyle olacak diye ayet mi var?

Ortaya bir sepet, bir kutu vs. konsa, herkes yapacağı takıyı bir zarfa koyup, üzerine ismini yazarak onun içine atsa, daha iyi olmaz mı?

Hem kuyruk çilesi biter, hem de teşhir ortadan kalkar.

İşkence takı merasimi ile bitmiyor…

Takı merasiminden sonra orkestranın işkencesi başlıyor…

Mikrofondaki solist sırayla piste davet anonslarına başlıyor…

Önce damadın babasını, anasını, amcalarını, dayılarını, halalarını, onların da yakınlarını, arkadaşlarını, komşularını…

Sonra gelinin babasını, anasını, amcalarını, dayılarını, halalarını, teyzelerini, uzaktan yakından bütün akraba ve talukatını…

Piste çıkıp oynamalarını istiyor.

Yahu adamın oynayası varsa zaten oynar. Senin çağırmana gerek yok. Oynamak istemiyorsa veya oynamayı bilmiyorsa ne yapsın?

Orkestraya para atsın… Olay bu.

Para toplamak için orkestranın uydurma bir adeti…

Bence, evlenme düğünlerindeki orkestraların para toplamak için uydurdukları bu saçma sapan adetin kaldırılması, takı merasimi adetlerinin de, daha insana yakışır şekle dönüştürülmesi gerekir.

Bir diğer kötü gelenek de, sünnet düğünlerindeki araba konvoyları…

Dünya da bu kadar anlamsız, saçma sapan bir adet var mı bilmiyorum.

Yahu arkadaşlar bu sünnet konvoylarının eğlenceli bir tarafı var mı Allah aşkına? Sıcak havada, önde bir kamyonet, kasasında canından bezmiş davulcu ile zurnacı…

Ne çaldıkları belli değil. Kasada onların yanında, arkadan gelen konvoyu videoya çeken bir kameraman…

Zannedersiniz ki muazzam bir manzarayı, kaçırılmayacak bir olayı filme alıyor. Arkadan gelen araba konvoyu çekiyor…

Konvoydaki arabaların camından çerçevesinden sarkan çocuklar, gürültü çıkaran kornalar eşliğinde, trafiği aksata aksata dolaşıyorlar. Trafikteki diğer sürücüler ve etraftaki vatandaşlar da içlerinden küfrediyorlar bu saçmalığa.

Bence bu adetin de kaldırılması gerekir.

Şimdi bazıları bana kızmıştır belki. Hadi onları gülümsetmek için bir fıkra gider artık.

Beraberliklerinin onuncu yılında Fadime Temel’e:

-Ula Temel artık evlensek

Temel:

-Hadi be oradan, bu saatten sonra kim bizi alır.

Hadi küçük bir fıkra daha.

Arkadaşları, 80 yaşına gelen Temel’e artık evlenmesi gerektiğini anlatıyor:

-Yahu yıllardır nişanlısınız, Fadime’yle evlensene artık…

“Bu işler aceleye gelmez Dursun…”

Bugünkü yazımızı Nazım Hikmet’in şu güzel dizeleriyle bitirelim.

HAYAT:

Ne aşk davasıdır,

Ne de ekmek kavgasıdır…

HAYAT:

İnsan kalabilme mücadelesidir.

ŞEREFLE,

NAMUSLA

ONURUNLA…

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web