Büyük Torbalı

GERİ GELECEĞİNİ BİLİYORDUM YAVRUM

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
GERİ GELECEĞİNİ BİLİYORDUM YAVRUM
326 Görüntüleme
07 Mayıs 2016 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

 Evliliğinden beri, evinde kalan annesi yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu…

Eşi annesini istemiyor, onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu…

Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu…

Yine böyle bir tartışma anında eşi bütün bağlarını kopardı ve “Ya ben girdim, ya da annen bu evde kalmayacak…” diyerek rest çekti.

Eşini kaybetmeyi göze alamazdı.

Annesi yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendisini seven bir eşi ve bir de çocukları vardı…

Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında… Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı…

Hala onu ölürcesine seviyordu. Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu.

Yıllar önce bir tanıdığını ziyaret için gittiği Huzurevine götürecekti annesini…

Ayda bir uğrayacak, gönlünü alacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı…

Annesine lazım olan bütün malzemeleri hazırladıktan sonra, romatizmalarından doğru dürüst yürüyemeyen yaşlı annesini yatağından kaldırdı ve kollarından omuzlayarak arabaya attı…

Kızı Cansu, “Anne ben de seninle gelmek istiyorum” diye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular…

Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı…

Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı… Göz gözü görmüyor,

Silgeçler yetiştiremiyordu camları temizlemeye…

Minik Cansu sürekli, “Anne nereye gidiyoruz?” diye soruyor ama cevap alamıyordu… Öte yandan nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı kadınsa, gizli gizli gözyaşı döküyor, kızı ve torununa belli etmemeye çalışıyordu.

Saatler süren yolculuktan sonra huzur evine ulaştılar…

Taş duvarlarla yapılmış, eski ve soğuk bir görüntüsü vardı huzurevinin…

Önce malzemeleri taşıdı sonra da annesini omuzlayarak odasına yerleştirdi…

Huzurevinin loş koridorlarını, havasız kalmış odalarını görünce kendi evini düşündü bir an… Çaresizlik içinde annesini izledi… Daha şimdiden korkmaya ve üşümeye başlamıştı…

Yarın yine gelir, yorgan, battaniye, yelek ve birkaç parça eşya daha getiririm diye düşündü…

Öyle üzgündü ki, dünya başına yıkılıyor gibiydi…

O bu duygular içindeyken, annesi yüreğine bıçak saplanmış gibiydi… Yıllarca emek verdiği kızı tarafından bir huzurevine terk ediliyordu…

Bunca yaşanmışlık… Bunca anılar…

Kızını büyütürken yaşadıkları geldi gözünün önüne…

O mutlu olsun diye katlandığı güçlükleri, çileleri, yoklukları…

O ağladığında yüreğinde kopan fırtınaları düşündü…

Oysa şimdi, kızı onu ağlarken bırakıyordu huzurevinin bir köşesinde…

Gururu incinmişti… İçi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu…

Minik Cansu ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu…

Anlamsızca, ama anneannesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu…

Artık gitme zamanıydı. Annesinin yatağına eğildi yanaklarını ve ellerini defalarca öptü…

“Beni affet” der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de kendine hakim olamıyor hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı…

Buna mecburum der gibi baktı annesinin yüzüne ve Cansu’nun elini tutup hızla huzurevini terk etti. Arabaya bindiler…

Cansu yola çıktıklarında ağlamaya başladı. “Neden anneannemi yapayalnız o soğuk yerde bıraktın” diye hıçkırarak soruyordu…

Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu…

Cansu “Anne sen yaşlandığında ben de seni buraya mı getirmek zorundayım?” diye sorunca dünyası başına yıkıldı… O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi, geri çevirdi arabayı…

Huzurevine ulaştığında, “Beni Affet anne…” diyerek annesinin boynuna sarıldı… Anne kız, sıkı sıkı sarılmış, çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı…

“Anne beni affet, sana bu muameleyi yaptığım için beni affet…”

Diye özür diliyordu…

Annesi, hıçkıran kızına döndü…

“Geri geleceğini biliyordum yavrum” dedi,

-Ben annemi huzurevine atmadım ki, sen beni atasın… Beni huzurevinde bırakmayacağını biliyordum…

Yarın anneler günü…

Eğer anneniz babanız hayattaysa gidin ellerini öpün. Sadece özel günlerde değil, her zaman arayıp gönüllerini alın.

Can Yücel şiirinde ne güzel söylemiş:

“Bir yolun varsa gidilecek sona bırakma,

Bir sözün varsa dilden yüreğe, hiç susma

Görmen gerekiyorsa birini git yanına!

Okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.

Hayat çok zalim,

An gelir:

… Elini yüzünü, yolunu, yüreğini alır senden,

O zaman istesen de;

Dokunamaz,

Göremez,

Gidemez,

Söyleyemez olursun…”

Tüm annelerin anneler gününü kutluyorum.

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web