Büyük Torbalı

Günaydin Sayin Bakan

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Günaydin Sayin Bakan
Armağan KARS( a.kars@buyuktorbali.com )
746 Görüntüleme
21 Ocak 2010 - 0:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Aslinda yazinin basligi “Tebrikler Sayin Bakan” olacakti, fakat müdahalenin ne kadar geç geldigini vurgulamak için de “günaydin” demek geldi içimden. Sonunda olan oldu ve televizyonlardaki bir dizi “dizi” saçmaligina bir Bakan isyan etti. Yeni bir konu degil aslinda bu. Uzun zamandir akli basinda, sagduyu sahibi insanlarin, duyarli basin organlarinda ve bilimsel ortamlarda sik sik yakinarak dile getirdikleri toplumsal sorundan, nihayet hükümetin bir Bakan’i da rahatsiz oldu. Ise bakin ki, toplumsal dokuyu zedeleyici unsurlar tasiyan dizilerden yakinmak, muhafazakâr söylemlerle öne çikan AKP iktidarinin, CHP’den geçme, Kültür Bakani Sayin Ertugrul Günay’a düstü. Bu gidisten diger AKP vekillerinin rahatsiz olmadigi sonucu çikar mi bilmem ama Sayin Bakan’in yaptigi, öncelikle RTUK hakkinda suç duyurusunda bulunmaktir bence ve oldukça da haklidir. Çünkü konu dogrudan RTUK’ün “yayin denetimi” görevi kapsamindadir. Halk arasinda bir dönem meshur olan “hap yap para kap” söylemi , yerini “dizi yap para kap” söylemine birakmis görülüyor. Birileri, çok degerli romancilarimizin adini ve eserlerini kullanarak senaryolar üretiyor ve kazaniyor. Birileri bu senaryolari oynuyor, ünleniyor ve kazaniyor. Vatandas da bu dizileri seyrediyor ve oyalaniyor. Ama ne oyalanmak! Diziler ugruna dost ziyaretleri iptal ediliyor, misafir kabul edilmiyor. Yemekler ocakta unutuluyor. Böylece vatandasin sanat ve kültür dagarcigi bir gelisiyor, bir degisiyor ki sormayin. Vatandas hosça ve bosça zaman geçiriyor, daha ne olsun? “Halk böyle istiyor” savinin arkasina saklananlara sormak gerek, halk küfürden hoslaniyor diye, küfürlü diziler de mi çekeceksiniz? Ertugrul Günay’in da yakinmasina konu olan Ask-i Memnu dizisini yetiskin gözüyle seyretmekle, çocuklarin seyretmesi arasinda fark vardir. Bu durum Kurtlar Vadisi için de geçerlidir. Bu diziden etkilenen kaç çocuk, öldürme ve yaralama olayina karisti, bileniniz var mi? Daha geçtigimiz ay Irak’ta bir çocuk babasinin silahini babasina dogrultup “Ben Polat’im” deyip tetigi çekti ve böylece dizi yoluyla cinayet ihraç etmis olmadik mi bir bakima? Neymis efendim, bunlar Türkiye’nin gerçekleriymis. Bunlar Türkiye’nin gerçekleriyse, çöpten ekmek toplayan çocuklar, boynunda boya sandigiyla dolasan körpecik bedenler, is arayip bulamayan binlerce üniversite mezunu, imza atamadigi için parmak basan ve bu nedenle “oy”unu “baskasinin yardimiyla” kullanan onca insanimiz, adliye koridorlarina tasan icra dosyalari, okuma yazmasi olmadigi için maasini bankanin güvenlik görevlisine çektiren isçi emeklisi, ölüm orucuna baslayan, özellestirme kurbani Tekel isçisi, okulda, sokakta, internet ortaminda giderek bozulan Türkçe hangi ülkenin gerçegi  oluyor acaba? Çagimizin önemli buluslarindan olan televizyon sadece eglence araci degildir. Bu “beyaz cam”in kitleleri ve özellikle de çocuklari egitmek gibi bir islevi de olmalidir. Programlarin yayin saatleri mutlaka izleyici kitlelerinin yas durumlari da dikkate alinarak düzene sokulmalidir. Brezilya dizilerinin pabucunu dama atan “yaz yaz oyna” türünden yerli dizileri gösterimde tutan televizyon kanallarina, belli oranda “belgesel” ya da “egitici program” yayinlama zorunlulugu getirmek bu kadar mi zordur yoksa vatandasin ekran karsisina baglanip hosça ve bosça vakit “yitirme” sinden nemalanan çevreler mi vardir? Kim bilir, belki de halkimizin egitici programlara ihtiyaci oldugu konusunda ben ve benim gibi düsünenler yaniliyoruzdur. Ben yastakiler iyi hatirlar. 70 li yillarda Melike Demirag’in bir sarkisi vardi. “Uyu yavrum ninni,uyutayim seni / Kuponlarla muponlarla avutayim seni / Seksi meksi filmlerle avutayim seni / Çekilisle mekilisle uyutayim seni / Uyu sayin seyirci uyutayim seni / Renkli menkli sinemaskop avutayim seni /  Bebek bir gün büyüyecek, dinlemeyecek bu ninniyi.” Bana kalirsa, bebek büyüdü ama, baksaniza, hâlâ ayni “ninni”yi dinliyor. Bugün olsa, Demirag sunlari da eklerdi sarkisina: “Behlül’le, Bihter’le uyutayim seni / Polat’la molatla avutayim seni”. Evet, Melike Demirag’dan 40 yil sonra bu kez Candan Erçetin bir güzel “ninni” bestelemis. Dinledim. Hem begendim hem düsündüm. Bu anlamli sarkinin son kitasini paylasayim sizlerle: “Güzel köyüm ne zaman uyanirsin / Bu duruma ne kadar dayanirsin / Sanma ki uyurken kazanirsin / Hadi köyüm ne zaman uyanirsin”.

Bir toplum dizilerle mizilerle uyurken, bizim kusagin bir baska sarkicisi, Metin Ersoy geldi aklima. Onun çok güzel bir sarkisini simdilerde Yasar almis albümüne: “Vakit yok gemi kalkiyor artik”.

Saygilarimla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web