Büyük Torbalı

Hayatın tuzu

Bu hikayeyi okuyan siz sevgili okurlardan bir şey yapmanızı isteyeceğim. “Rahatça arkanıza yaslanın” ve kendinize şu soruyu sorun. “Bu hikayenin vermek istediği mesaj ne olabilir?” lütfen bunun üzerinde 5 dakika düşünün. Sonra şu soruyu sorun. “ Bu hikaye bana ne söylemek istiyor?”

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Hayatın tuzu
Gönül Birgül ADIGÜZEL( g.b.adiguzel@buyuktorbali.com )
214 Görüntüleme
28 Kasım 2016 - 23:32
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

BİR zamanlar, tahta oymacılıkla uğraşan hayatın sadece yüzeyinde kalmayıp, gerçekleri de görme ve değerlendirme becerisine sahip yaşlı bir usta yaşarmış. Bu ustanın her şeyden şikayet eden, memnuniyetsiz bir çırağı varmış. Çırak başına gelen en küçük sıkıntıdan bile şikayet eder; hayatın kötülükler, sıkıntılar ve mutsuzluklardan ibaret olduğunu söylermiş. Usta bir gün çırağını tuz almaya göndermiş .Çırak her zaman ki gibi söylene söylene ustasının dediğini yapıp tuz almaya gitmiş. Döndüğünde de şimdi tuzun ne gereği vardı der gibi ustasının önüne koymuş. Usta ona bir avuç tuzu bir bardak suya koymasını ve karıştırmasını söylemiş. Söylenenleri yaptıktan sonra, usta “ şimdi de o suyu iç! “ diye emretmiş. Çırak önce kaşlarını çatmış, bu nasıl içilir der gibi bakmış, ancak ustasına olan saygısından dolayı zorlanarak da olsa bardaktan bir yudum almış ve alması ile birlikte tükürmesi bir olmuş. Usta ”tadı nasıldı?” diye sormuş. Çırak, kızgınlıkla “ acı” demiş. Usta anlamlı anlamlı gülümseyerek bu defa da çırağı, köyün kenarındaki tatlı su gölünün kıyısına götürmüş. Çırağına bir avuç tuzu bu defa göle atmasını ve sonra bu gölden su içmesini söylemiş. Çırak söylenenleri yapmış. Tuzu göle atıp sonra gölün suyundan kana kana içmiş. Usta çırağına tekrar sormuş “ tadı nasıldı?” Çırak cevap vermiş “ bal gibi tatlı”. “Tuzun tadını alabildin mi?” diye tekrar sormuş usta. Çırak bu kez “ hayır” cevabını vermiş. Usta yere çırağının yanına oturmuş ve ona şöyle demiş. Yaşamımızdaki sıkıntılar tuz gibidir. Onu neyin içine koyduğumuza göre değişir.

Bu hikayeyi okuyan siz sevgili okurlardan bir şey yapmanızı isteyeceğim. “Rahatça arkanıza yaslanın” ve kendinize şu soruyu sorun. “Bu hikayenin vermek istediği mesaj ne olabilir?” lütfen bunun üzerinde 5 dakika düşünün. Sonra şu soruyu sorun. “ Bu hikaye bana ne söylemek istiyor?”

Hepimizin yaşamındaki sıkıntılarda tuz gibidir, ne az ne de çoktur. Sıkıntıların miktarı aynıdır. Bizlere ne kadar acı vereceği onu hangi kaba koyduğumuza bağlıdır. Bardak olmayı bırakıp göl olmaya çalışalım. Her gün evde, işte, okulda, bir çok can sıkıcı sorunla karşılaşırız. Bu sorunlar çocuğun okul seçiminden, hangi evin alınacağı, ekonomik sıkıntıdan, iş bulmaya kadar çok çeşitlidir. Eğer sorunları çözemezsek o zaman tedirgin oluruz. Hayatımızdaki sorunlar onları nasıl algıladığımız, neyi hedeflediğimiz ve hangi yöntemlerle çözmeye çalıştığımızla ilgili olarak kolaylaşır ya da zorlaşır. Yaşamın içinde karşılaştığımız sıkıntılar çok çeşitlilik göstermekle beraber, asıl önemli olan sorunlarımızı nasıl algıladığımız, onunla ile ilgili düşüncelerimiz ve hissettiklerimizdir. Algılarımız, düşünce ve duygularımızı,  nasıl davranacağımızı belirler. Her şeyden şikâyet eden mutsuz, memnuniyetsiz, çözümü hep başkalarından bekleyen bir birey olduğunuzu düşünün. Hayatınız nasıl olurdu?  Kendi yaşamınızın direksiyonuna oturmadığınız sürece sorumluluk alıp, yaşamınızla ilgili kararlar alamaz ve çözümler üretip uygulayamazsınız.

Sorunlar çözümsüz değildir. Sorun çözme becerisi öğrenilebilir. Bazı bireyler şanslıdır. İçinde büyüdükleri ailede sorun çözme becerisi yüksek olan ebeveynlere sahip olmuşlardır. Onlardan görerek ve yardım alarak bu beceriyi kazanmışlardır. Zorluklar karşısında mücadele eden, başarısız olduğunda pes etmeyen, tam tersine çözüm yollarını gözden geçirip, yeni yöntemlerle tekrar deneyerek başarılı bir şekilde çözüme ulaşırlar.  Çözüm üretemedikleri sorunlarını olduğu gibi kabullenip, ona bakış açılarını değiştirirler. Bu durum onlar için sorun olmaktan çıkar.  Ebeveynleri aşırı korumacı olanlarda sorun çözecek fırsat verilmez, bu nedenle sorun çözme becerisi hiç gelişmez veya yetersizdir. Sıkıntı duyduğu bir durumla karşılaştığında çok çabuk morali bozulur, çözüm bulamaz. Onu çözemeyeceği ile ilgili inanç geliştirir, denemekten kaçınır. O zaman sıkıntıları ile başedemeyip psikolojik sorunlar yaşamaya başlar. Bazı bireyler de zaman zaman sorunlarını çözebilirken, bazen de çözümsüz kalır, sıkıntı yaşar. Bu durum bireyin günlük yaşamını, çevresi ile olan ilişkilerini, yaşamdan aldığı zevki, gelecekle ilgili planlarını, umutlarını olumsuz etkiler.

Öncelikle sorunumuzla aramıza bir mesafe koyarak onu gözden geçirelim. 1-Bu benim için nasıl bir sorun?  2-Ne gibi sonuçlara yol açıyor? 3- Benim istediğim ne, neyi hedefliyorum? 4-Nasıl çözmeliyim? Çözüm yolları üretmek. 5-Bulduğumuz çözüm yollarından bir tanesini seçip uygulamak. 6-Sonuç olumlu ya da olumsuz olabilir. Olumsuz sonuçlandığında diğer çözüm yollarından birisini uygulayarak çözüme ulaşmak. Bu işlem basamaklarının her birini tek tek uygulayarak denerseniz, çok kolay uygulandığını ve başarıya ulaştığınızı göreceksiniz. Kullandıkça, sonuçlarından hoşnut kalacak bunu bir problem çözme biçimi olarak benimseyeceksiniz.  Unutmayın! soruna değil çözüme odaklanın! O zaman hayatın zorluklarıyla mücadele ederek, elde ettiğiniz başarılar ile gururlanarak, kendinize daha fazla güvenerek, sorunlar arasında sıkışıp kalmadan mutlu bir yaşam ve güzel bir gelecek hedefleyebilirsiniz.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web