Büyük Torbalı

Hayvan mı dediniz?

GEÇTİĞİMİZ ay, güneşli bir sonbahar günü Koruluk parkında oturmuş, bir yandan çayımı yudumlarken bir yandan da yerel gazeteye göz gezdiriyordum. Benim de arada bir yazdığım gazetenin orta sayfasını açtığımda, meslektaşım Atiye Tümüklü’nün “Hayvan Dediğimiz” başlıklı yazısını görüyorum.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Hayvan mı dediniz?
Armağan KARS( a.kars@buyuktorbali.com )
849 Görüntüleme
15 Aralık 2016 - 8:54
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Değerli büyüğüm bu yazısında arılardan ayılara, balıklardan kuşlara, aslanlardan yılanlara kadar pek çok hayvanın pek çoğumuzun bilmediğimiz özelliklerini araştırıp yazmış. Örneğin, ormanlar kıralı diye bildiğimiz aslanların aslında açık alanlarda yaşadıklarını bilir miydiniz? Ya da, ahtapotun üç kalbi olduğundan, arı ve sivrisineklerden duyduğumuz sesin hızlı kanat hareketlerinden kaynaklandığından haberiniz var mıydı? Tam da bunları okurken ayaklarıma yumuşak bir şeylerin sürtündüğünü hissettim. Pala kuyruk Sarman, bu parkta ara sıra beslediğim on-on iki kediden biriydi. Beni görünce ya da sesimi duyunca yanıma gelmeleri artık arkadaşlarımın da dikkatini çekmiş ve zaman zaman espri yapmalarına neden olmuştu. Parktaki kafeteryanın işletmecisi dostumuz, işi gereği bu kedilerden rahatsız olmasına karşın içindeki hayvan sevgisi onların sokağa atılmasına engel oluyordu. Geçtiğimiz kış, kullanılmayan masaj koltuklarından bu kedilere yatak ve barınak bile yapan bu hayvan dostu dostumu kutluyorum. Gazeteyi okumaya devam edip yan sayfaya geçtiğimde bu kez “Hayvanlara Seyahat Özgürlüğü” başlıklı yazı gözüme ilişiyor ve şaşırıyorum. Genç bir köşe yazarı, Dicle Sevüktekin yazmış. İnsanların, evcil hayvanlarıyla yaptıkları yolculuklarda karşılaştıkları; insanlardan ve seyahat firmalarından kaynaklanan zorluklardan söz ediyor. Köşe yazarları, birbirlerinin yazılarını ancak yayımlandıkları gün görürler. Aynı gün “hayvan” konulu iki köşe yazısını aynı gazetede okumak ilgimi çekmiş ve hayvanlara bakış açısı olarak, insanlar üzerinde olumlu etki bırakabileceğini düşünmüştüm. Bu duygu ile başladım yazmaya. Karşımda duran kediye baktım. Onunda iki gözü, iki kulağı var, benim de. Onu da, beni de yaratan bir. Ağzı var, dili yok. Sevmemek için neden mi var? Pek çok hayvan bilirim, insanların dostudur. İnsandan daha dosttur. Enkaz altında kalanları bulurlar. Uyuşturucu tacirlerini ele verirler. Evlerimizi, eşyalarımızı beklerler. Pek çoğu bulunduğu yerde yemek artığı bırakmaz, pisliğini bile örter. Küfür nedir, hakaret nedir bilmezler. Bekledikleri sevgidir sadece. Biraz da yiyecek, o kadar. İnsanoğlu; etinden, sütünden, yününden, gücünden ve sevgisinden faydalandığı bu canlılarla aynı dünyayı paylaştığını unutuverir. Tabaktaki balık karnımızı doyururken akvaryumdakiler gözümüzü dinlendirmez mi? Siz hiç yavrusunu çöp bidonuna atan bir köpek gördünüz mü? Bir anne kedinin yanında, o izin vermezse yavrularına dokunabilir misiniz? Anneleri ölen kedicikleri emziren köpek haberlerini de mi okumadınız? Bilim insanları yunus balıklarının ilginç iletişim sistemlerini çözmeye çalışıyorlar yıllardan beri. Çocuğunuzu seviyorsanız bir evcil hayvan edinmekten çekinmeyiniz. Zamanla yavrunuza terapi yaptığını göreceksiniz. Uygar toplumlara baktığınızda; yolculukta, parkta ya da bir kumsalda, insanların yanında bir kitap ya da bir evcil hayvan mutlaka görürsünüz. Onlar da biz insanlar gibi doğup büyürler ve ölürler. Yok aslında birbirimizden fazlaca bir farkımız. Hatta bazıları öylesine davranışlar sergiler ki, insan olduğumuzdan utanasımız gelir. Kafesteki bir kuş onlarca kelimeyi ezberleyip size cevap vermez mi? Beşeri ilaçlar bile önce kobaylarda denenmez mi? Birçoğumuzun tiksindiği sülüklere İngilizlerin “canlı eczane” dediklerini okumuştum bir kitapta. Bu hayvanın derimiz üzerinden kan emerken vücuda verdiği salgıların birçok hastalığa iyi geldiği ve koruyucu tıpta da kullanıldığı bilinmektedir. Gerek din kitapları ve gerekse bilim, pek çok hayvanın bu dünyada insandan önce yaratıldığına işaret etmektedir. Durum böyle iken, onları yok saymak, eziyet etmek, zevk için öldürmek gibi bir hakkımız olabilir mi? Bugün pek çok ülkede evcil hayvan mezarlıkları vardır. Hayvan hastaneleri insan hastanelerinden farksızdır. İnsan mezarlığı zor bulunan ülkemiz için hayvan mezarlığından vazgeçtim de, bari barınak sistemini doğru düzgün çalıştırabilsek. Unutmayalım, hayvan dediğimiz canlılarla aynı dünyada yaşayıp, aynı havayı soluyoruz. Ağzı var dili yok kedi ve köpeğe “hayvan değil mi, ne olacak” diyorsanız, onlarca masumun parçalanıp ölmesine neden olan insan kılığındaki canlı bombaya ne diyeceksiniz, merak ediyorum. Kapınızın önüne bir tas da siz koyun sokaktaki dostlarımız için. Yemek artıklarınız onlara yetecektir. Yeni yılda her şey gönlünüzce olsun. Saygılarımla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web