Hz Ali’nin diğer sahabelerden farkı sadece bu ifade ile sınırlı değildir. El murtaza ve Ebu Turab da Onun diğer isimlerindendir.

Müslüman olan her fert Onu mutlaka tanır, Ondan saygıyla bahseder. Çünkü o sadece bir yönüyle değil birçok yönüyle İslam tarihinde seçkin bir yere oturur.

O peygamberimizin amcası Ebu Talib’in en küçük oğludur. Beş yaşından itibaren peygamberimizin yanında büyümüştür. Allah Rasulünün yanında büyümüş olması da hiç şüphe yok ki, büyük bir ayrıcalıktır. Rabbimizin yaratılışını, ahlakını övdüğü bir zatın evinde bulunup onun nefesini hissetmek, sofrasına oturmak şereflerin en üstünü olsa gerekir.

Hz Ali akrabalık yönüyle de değişik bir yere sahiptir. O, peygamberimizin amcaoğlu olması yanında aynı zamanda damadıdır. Ve aile halkındandır. Bu ifade “Ehli beyt” tamlamasıyla ifade edilir.

İLK MÜSLÜMAN OLAN ÇOCUK

Hz Ali’nin, Hz. Hatice ve Hz. Ebu Bekir’den hemen sonra Müslüman olduğunu okuyoruz tarih kitaplarından. Bu haliyle o, çocuklardan ilk Müslüman olma şerefine ulaşır. Ayrıca O, peygamberin arkasında ilk namaz kılan çocuktur.

Peygamberimizin tüm arkadaşlarını Medine’ye gönderdikten sonra kendisi de yolculuğa çıkarken Mekke’de tek bıraktığı ve yatağına yatırdığı ve müşriklerin yanılmasını sağladığı cesaret örneğidir.

Hz Ali, peygamberimizin hicretinden sonra kendisine bırakılan emanetleri sahiplerine teslim eder,  Annesi Fatma hatunu, peygamberimizin kızı Fatma’yı ve diğer yanındakilerle birlikte Mekke’den ayrılır. Çıktığı bu yolculuk Kuba’da peygamberimize kavuşmasıyla son bulur.

Medine’ye varınca belli bir süre sonra Medine Halkıyla Mekke’den gelen muhacirler arasında kardeşlik anlaşması yapıldı. Burada da Hz. Ali’nin yeri değişik olur. Herkes bir Medine’li ile kardeş olurken O, peygamberimizle kardeş olur.

Peygamberimizin soyu Hz Ali’nin soyundan devam eder. Hz Alİ’nin Hz. Fatma ile olan evliliğinden Hasan, Hüseyin, Zeyneb, Ümmü Külsüm ve ölü doğan Muhsin isimli çocuklar dünyaya gelmiştir.

BİN DOST AZ BİR DÜŞMAN ÇOKTUR

Hz Ali, Peygamberimizin döneminde ki tüm savaşlara katılmış Tebük seferinde ise Peygamberimize vekaleten Medine’de kalmıştır. Aynı zamanda O Peygamberimizin Vahiy Katibidir.

Şu güzel tavsiyeler Hz. Ali’ye aittir  “İnsanlara anlayabilecekleri şeyleri söyleyiniz”, İnsanlar uykudadır; öldükleri zaman uyanırlar”, “Kişi bilmediğinin düşmanıdır”,  “Her şey azaldıkça, ilim çoğaldıkça değerlenir”,  “Dostu olmayan kişi sağı olmayan sol kol gibidir”, “Sırrın senin esirindir, onu başkasına söylersen sen onun esiri olursun”

Kısaca O dünyadayken Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Rabbim şefaatlerine nail eylesin.

Şimdi diyeceksiniz ki, yazının başında ki kişilerle Hz Ali’nin Ne ilişkisi var? Ben kendimce birkaç ilgi kurdum. Sizce de mantıklı mı bilmiyorum.

    Her üçü de tarihte kendilerine bir yer bulmuşlar. Her üçü de belli menfaat gurupları tarafından öldürülmüşlerdir. Her üçü de yirmi dört ocakta öldürülmüştür.(Bazı farklı tarihlere rağmen) Ben tesadüfe inananlardan değilim. Çünkü Rabbimiz “Biz her şeyi bir kitapta yazmışızdır” buyurur.

Her neyse Onun şu güzel sözüyle bitirelim, “Sana samimi dostlar lazım. Çünkü onlar, kendilerinden yardım istediğinde sana arka çıkarlar. Bin tane dost az, bir tane bile düşman çoktur.”