ÜMMETÇİLER toplumda büyüyerek denizaltı gibi sessizce ilerliyordu. Atatürk’ün ordusu olarak bilinen Türk ordusu içinde de baş göstermeye başlamışlardı, ancak zararsız görülüyorlardı. Yalnızca dini bütün Müslüman subay-astsubaylardı. Kime ne zararları vardı!… Zaten hepimiz Müslüman değil miydik?…

Sağ-sol çatışmalarıoldukça üst boyutlara tırmanmış/tırmandırılmıştı. Çokbilmiş sağcı büyüklerini diasına göre komünist gençlerin devleti ele geçirmesi an meselesiydi… Bazı olaylar sonrası yapılan incelemelerde her iki tarafın da aynı kaynaktan çıkan silah ve mermileri kullandıkları anlaşılıyordu.

Vatansever Türk Paşaları çok endişeliydi. Onlara göre bu sivil idarecilerin neredeyse hepsi vatan hainiydi… Vatanı göre göre elden çıkaracaklardı. Bunun için anayasanın kendilerine verdiği yetki gereği vatanı bir an önce kurtarmalılardı.

12 Eylül 1980 günü sabah kalktığımda Ankara’da mahallemizin ana sokaklarını asker işgal etmişti. Dışarı çıkmak yasaktı. Şanlı Türk ordusu toplum adına idareye el koymuş, sağdaki-soldaki vatan hainlerini toplamaya başlamıştı. Beş büyük paşa, ortadave en önde en büyükpaşa (Genel Kurmay Başkanı) Kenan Evren Paşa vardı. Onun sağını ve solunu diğer dört paşa dolduruyordu. Birbirlerinden ayrılmadan, hep böyle bir arada poz veriyorlardı. “Beşi bir yerde”…

Vatan müptelası paşalar idareyi ele geçirdikleri günden sonra ülkenin hiçbir yerinde mantar tabancası dahi patlamadı. Daha sonra en büyük paşa “Olayların biraz daha büyüyüp gerekçenin olgunlaşmasını bekledik” demişti. Yani yorgan gitmiş kavga da bitmişti… Tüm partiler kapatılmış, işçi sendikaları ve aktif örgütlerin kapılarına kilit vurulmuştu. Toplumun özellikle ilerici-devrimciöncüleri toplanmış içeri tıkılmıştı. Paşaların icazet aldıkları fikir babalarının istedikleri olmuştu. Her şey süt limandı…

En büyük paşa meydanlara çıktı ele geçirdiği güçle esip gürledi. Gençleri astı, yaşı tutmayan çocuğun dahi yaşını mahkemede büyüttü, sonra astı… “Asmayalım da besleyelim mi” dedi. Tutuklu bayanlar için, “Coplarımız, yağız delikanlılarımız var” dedi. Ne bağırıyorsunuz adaletli davrandım “Bir sağdan bir soldan astım” dedi. Ülkeyi kurtardığı için toplumun kendilerine minnet borcu olduğunu hep hatırlattı.

Paşalar bu dönemde topluma düdük çalıp, geriye döööön marş komutunu verdi. Toplumun değer yargıları ve tüm yasal düzeni ters-yüz oldu. En önündekiler en arkaya düştü, en arkadakiler ise en önde kaldılar, o günden bu günetoplumun motoru, öncüleri oldular.

Paşalar toplumu sağdan özellikle de soldan her anlamda budadı tahrip ettiler. Ümmetçilerin önünü açıp, yeşermelerine uygun ortam sağladılar. Evren Paşa kafasının estiği her zaman ve her yerde yaptığı açık hava toplantılarında babasının derin hoca olduğunu, kendisinin de iyi bir Müslüman olduğunu hatırlatıp şeri kuralların ortamını hazırlamaya çalıştı. Ülke genelinde yaptığı mitinglerinde Cumhuriyet yasaları yerine Kur’anı Kerim ve ayetlerden örnekler vererek toplumu yönlendirmeye başladı. Orta Doğu ülkeleriyle iyi ilişkiler kurdu. Bu dönemde Suudi kökenli vakıf RABITA Avrupaya gönderilen din adamlarının maaşlarını dahi açıktan ödedi.

Paşa dayandığı güçle bu dönemde oldu da oldu. Önce örfi idare (Sık Yönetim) başkanı oldu. Parti kapattı, parti kurdurdu. Hükümet düşürdü, hükümet kurdurdu. Parti taraftarı, parti kefili oldu. Sıkıyönetimi altında bir anlamda açık oylamayla %91 ekseriyetle kendisini Cumhurbaşkanı seçtirdi. (O dönem Hakkâri Yüksekova’da Asteğmendim. Hayır, oyu mu açık bir biçimde kullandım. Mavi renkli hayır oyları renginden dolayı beyaz zarfın içinde zaten belli oluyordu)

Kenan Evren dönemi kurgulu bir dönemdi. Bu dönemin amacı toplumun yönünü ve bünyesini değiştirmekti… Bunu da iyi başardılar…

Daha sonraki yarı normal dönemde beşinin deomuzlarındaki kalabalık yıldızları mahkeme kararıyla söküldü, yolunmuş kaza döndüler. Hepsi de itibarsızlaştı. Güçlerinden dolayı yanılıp şahine döndüler, sonra devran döndü yere çakıldılar.

Burası Türkiye; toplumun ne yapacağı belli mi olur, ipiyle hiç kuyuya inilir mi? Ne bakıyorsunuz onun sizi pohpohlamasına… Bugün kuzudur, yârın kurt…

Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları …