Sayin Basbakan kürsüde. Konu ise, YGS de yasanan sifre olayini protesto etmek amaciyla Istanbul-Taksim’de toplanan liseli gençler. Ne diyor Sayin Basbakan? “ Taksim’e 2000 ögrenciyi çikarmak mesele degil. Biz istesek 5000-10.000 ögrenci çikaririz” Simdi merak ediyorum dogrusu, Sayin Basbakan bu ögrencileri bir baska ülkeden mi, baska bir galaksiden mi getirmeyi düsünüyor? Yoksa onlarin karsisina yine onlarin kardeslerini çikartip karakucak güres müsabakasi mi (kardes kavgasini aklima getirmek bile istemiyorum) yaptirmak geçiyor aklindan, bilemiyorum. Ögrencilerin tasidigi “Cemaate geçit yok” yazili pankarti düsününce de, acaba diyorum, Sayin Basbakan cemaat yanlisi ögrenciler mi çikaracak onlarin karsisina? “Ileri demokrasi” söylemini dilinden düsürmeyen, Sayin Basbakan degil midir? Demokrasilerde, haksizliklari protesto etmek demokratik bir hak degil midir? Protestocularin karsisina baska guruplari çikarmak hükümetin görevleri arasinda midir?

Sonra kiziyorum kendi kendime ve herkesin basbakani olan bir Basbakanimiz oldugunu hatirlayiveriyorum. (Bknz: 22 Temmuz 2007 aksami konusmasi)  Itiraflar birbirini kovaliyor. Önce ÖSYM Baskani itiraf etti. “Acemilik” yaptik, dedi. Böyle acemilik dostlar basina. Bizim köyde buna “özürü kabahatinden büyük” derler. Bilen de konusuyor, bilmeyen de. Bir ögretmen olarak sadece tek bir gerçegi belirtmekte yarar görüyorum. Böyle bir merkezi sinavda, fazladan yapilan bir dogru cevap, ögrenciyi yüzlerce kisinin önüne geçirmeye yetmektedir. Bir de bunun tersini düsününüz. Sayet iddia edildigi gibi, dogru cevaplar sifre araciligiyla bir kisim adaya ulastiysa ve onlar da bu yolla yüksek puanlar alacaklarsa, buna sebep olanlarin ve kendileri gibi düsünenlerin dinden imandan, haktan hukuktan, günahtan sevaptan, garipten gurabadan söz ederken yüzleri kizarmayacak mi? Yoksa birilerinin çok önceden belirttigi gibi, amaca ulasma yolunda her türlü yolsuzluk, riya ve hak yemenin mübah olduguna mi hükmedecegiz?  Tatmin olma yarisina ilk günden baliklama atlayanlar da oldu, tatmin olmak için birkaç gün geçmesini bekleyenler de. Simdi ben de,“istesem, 100 – 200 tatmin olanin karsisina, 100 bin -200 bin tatmin olmayan vatandas çikaririm, yok mu arttiran”, diye sormaz miyim? Aslinda Sayin Basbakan, “ileri demokrasi” anlayisindan hareket eden bu gençlerle sayi yaristiracagina onlara da bir “One Minute” çekseydi sanirim daha etkili olurdu ve sanirim o ögrenciler “One Minute” ün ne oldugunu anlayacak kadar ingilizce bilgisine sahiptirler. Tatmin olma konusunda ser verip sir vermeyen bir kabine üyesi var. O da, Kültür Bakani Ertugrul Günay. Hani, “Basbakan öyle demedi, söyle dedi” demisti ya. Hani Basbakan da “Hayir, söyle demedim, öyle dedim” seklinde düzeltmisti ya. Bülent Arinç’in da “Allah kimseyi onun durumuna düsürmesin” dedigi Sayin Bakan’a YGS yi sordu gazeteciler. O da “Ben Milli Egitim Bakani degilim” seklinde itirafta bulundu. Yani simdi tatmin olduklarini açiklayanlarin hepsi birer Milli Egitim Bakani mi?  Aslinda kültür ve egitim birbirinden pek uzak kavramlar degildir ama, Sayin Bakan yine de gazetecileri tatminsiz birakmayi tercih etti. Ve ilâve etti: “Benim yaptiklarimdan halk memnun”. Ne yani, Milli Egitim Bakani’ndan memnun degil miyiz? Sinav üstüne sinav koymaktan demeç vermeye bile vakti olmuyor Sayin Çubukçu’nun. Daha ne yapsin? Ne demis atalarimiz? “Çok mal haramsiz, çok lâf yalansiz olmaz”. Bir de ben ekleyeyim: “Çok sinav da sifresiz olmaz”. Geçtigimiz günlerde Adalet Bakani da itiraf konvoyuna katildi. “Imamin Ordusu” adinda bir kitap yayimlamaya hazirlanirken tutuklanan ve “dokunan yanar” sözünün kahramani olan gazeteci Ahmet Sik’in, cezaevinden mahkemeye götürülemedigini ve durusmaya katilamadigini itiraf etti. Arkasindan da ekledi: “Mahkemeye götürülemedi ama, kasit yok. Çünkü araç yok” Buyurun buradan yakin degerli okurlar. Binlerce magdur insani Libya’dan Türkiye’ye getirmeyi basaran Türkiye, Ahmet Sik’i cezaevinden mahkemeye götürecek bir araç bulamiyor. “One Minute” sevdasina takilan Araplar ve de içimizdeki tutkunlari maalesef bu gerçekleri görmekten çok uzaktalar. Olsun varsin. Nasil olsa hedef 2023. O vakte kadar bulunur bir araç canim. Uzmeyin kendinizi. Bakanlarimizin, valilerimizin, genel müdürlerimizin lüks arazi ve binek araci koleksiyonlari tamamlansin hele, ne aceleniz var? Simdi yeni moda, 2023. Türkiye Cumhuriyeti, AKP olmasa da 100 yasina gelecek. Peki, henüz içinde bulundugu 2011 i çikaramayan vatandas, iki dönemden beri degistiremedigi %10 barajiyla seçimlere girecek olan, tutuklusunu durusmaya götürecek araç bulamayan, bir merkezi sinavin güvenilirligi konusundaki süpheleri ortadan kaldiramayan bir iktidarin, 2023 e kadar mucize gerçeklestirecegine nasil inanacak? Uzaga gitmeyelim. Sorunun cevabi 2011 de sakli. Sifre ise, 12 Haziran. Saygilarimla.