Son günlerde lise gençliği üzerinden geliştirilen protestolar anlamlı ama hoş değildi.

İstanbul Erkek Lisesi’nde yapılan bir törende, okul müdürü konuşma yaparken bütün öğrenciler sırtlarını dönerek onu protesto ettiler, bu sıradan bir olay değildi. Kısa zamanda tepkiler yayıldı;

Galatasaray Lisesi, Cağaloğlu Anadolu Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Vefa Lisesi, Bornova Anadolu lisesi ve daha birçok seçkin lisede de çeşitli eylemlerle devam etti.( TLB) Türkiye Liseliler Birliği önderliğinde

yapılan bu protestolarda gençler, dileklerini isteklerini birkaç ana başlık altında ortaya koymuşlardı:

Eğitimde bilimden uzaklaşmak, yarış atı gibi test sınavlarına hazırlanmak, ezberci ve dayatıcı eğitim, dünya dillerinden en az birini öğrenmeyi istemek, okul yöneticilerinin zoraki gereksiz baskıları gibi daha neler, neler.

Sisteme ve yönetime karşı protesto başlatan okullar, her ailenin ve öğrencinin okumak için hayalini süsleyen ama bu gün en gerilerde kalan dejenere edilmiş devlet okullarıydı.

İlk protestonun yapıldığı İstanbul Erkek Lisesi’nde, okul müdürüne gösterilen tepki çok önemlidir.

Yıllarca lise müdürlüğü yapan biri olarak olayı tasvip etmedim,”çocuklar bu hareketi neden yapmıştır”,

diye de kendimi sorguladım. Nedenini hemen buldum: Sıkça değiştirilen eğitim sistemi, deneyimsiz yönetici atamaları olabilir mi? Bal gibi olur.

Demek ki bu gözde okullara biat eden yöneticiler atanıyor, yanlışlar yapılıyor ki çocuklar bu kadar etkileniyorlar. O müdürün yerinde ben olsaydım okulu değil o ili terk etmeseydim namerttim.

Bu olay üzerine sayın bakanımın açıklaması daha vahim olmuştu. Sayın Milli Eğitim Bakanımız diyor ki : “Bize tepki gösteren her öğrencinin yetişmesinde bizim de payımız var, bundan rahatsızlık duymayız.

Bir öğretmene sırtlarını döneceklerine bir pankartla ”sizinle aynı fikri paylaşmıyoruz, yaptığınız yanlıştır, demeleri daha doğru olurdu.” Fazla söze gerek var mı bilemiyorum, eğitimde geldiğimiz nokta işte budur ve Sayın bakanımın olayı bu şekilde değerlendirmesi sözün bittiği yerdir.

Milli eğitim konusunda asla politika yapmadım yapmıyorum, savunduğum tek şey, her türlü uygulamanın uzun yıllar devam edebilmesi için eğitimin milli olması, yönetici atamalarının siyasetten uzak tutulmasıdır.

EĞİTİM SİSTEMİ

Bu satırların yazarı olarak meslek hayatımın otuz yılını sistem değişiklikleri içinde geçirdim.

Her gelen iktidar eğitim sistemiyle oynadı, düzeltmeye çalışırken daha da kötüye gidildi, sistem adeta bir bilmece bulmacaya döndü, çoğu yöneticiler görevlerini dahi bilmiyorlar, işin içinden çıkamadıkları da açıkça ortada. Geçmiş yıllarda gözde okullar vardı, İzmir Fen Lisesi’ne, Bornova Anadolu Lisesi’ne ne oldu?

Bu okulları kazanmak için gece gündüz demeden çalışan koşturan öğrenciler olurdu, şimdi durum çok vahim, bu seçkin kurumlar sıradan vasat okullar seviyesindeler. Bornova Anadolu Lisesi öğrencileri de protestocu okullara katılmışlar. Bu okulu iyi bilirim. Bir yıl önce girdiği sınavı kazanarak bu liseye müdür atanmıştı, kendileriyle kısa bir sohbetim oldu, başarılar dilemiştim, birkaç ay sonra bu müdür görevden alındı, sebebini sorduğumda, bende bilmiyorum ki” dedi.

Ben de diyorum ki: Bu yönetici değişikliğine ne gerek vardı? Baştan atama yapmasaydınız! Genelde bütün okullar benzer durumdadır.. Bu güzide Anadolu Lisesi şimdi neden yerlerde sürünüyor? Demek ki okulda bir derbederlik var ki öğrenciler tepkilerini dile getirmişler. Lise gençliğimizin siyasi olaylara katılmasını asla benimsemiyorum. Seçkin liselerde durum böyle olunca diğer devlet liselerinde eğitim dibe vurmuştur.

Son yıllarda yönetici atamalarında yönetmelikler dışına çıkıldı bakanlığın takdirine göre yapıldı,bunun anlamı da gayet açık değil mi ?.

Geçtiğimiz günlerde TEOG açıklandı. Başarılı olan okullarımızı, emeği geçen değerli öğretmenlerimizi ve öğrencileri kutluyorum, ancak: Bildiğim kadarıyla her yarışmanın tek birincisi olur, bu sınavlarda tam 980 birinci çıkmış, İşte sebep işte sonuç. Değerli meslektaşlarıma sevgili öğrencilere iyi tatiller diliyorum.

Sağlık ve sevgiyle kalın.