Büyük Torbalı

KAYISI MADDESİ

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
KAYISI MADDESİ
477 Görüntüleme
18 Mayıs 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

SİZ hiç kayısı maddesi nedir işittiniz mi?

Rahmetli Bal Mahmut’tan yıllar önce dinlediğim fıkrayı gelin paylaşalım.

Padişahın oturduğu semte yakın bir evde yaşayan bir karı koca varmış. Padişah, kim kendisine hediye gönderirse fazlasıyla karşılığını verirmiş. Bir gün aralarında konuşurken kadın:

Yahu, demiş; biz de padişahımıza bir hediye göndersek… Acaba bize karşılık ne verir?

-ilahi hanım demiş kocası… Biz ona ne hediye gönderebiliriz ki karşılık bekleyelim?

Canım, hediyenin büyüğü küçüğü olmaz. Mesele hatırlanmaktan ibaret!

-Peki, demiş koca… O halde sen bu bir şey, ben saraya götüreyim.

-Bahçemizde hiç kimsede olmayan harika bir kayısı ağacı var. Bunlar olgunlaştığında, güzel bir sepete doldurur, sen de padişaha götürürsün…

Zamanı gelmiş, kayısıları toplamış bir sepete yerleştirmişler, adam sarayın kapısına gitmiş. Nöbetçiler “Ne istiyorsun?” diye sormuşlar, “Padişahı göreceğim,” demiş.

-Sağ tarafta bekleyen bir kuyruk var, git onların yanında bekle. Sen gelip alırlar.

Adam gitmiş, orada beklemeye başlamış. Az sonra bir görevli gelmiş “Haydi hep beraber içeriye girin” demiş… Bizimkisi kolunda kayısı sepeti katılmış kervana. Sağa yürüyün, sola dönün, merdivenleri çıkın, inin, derken bir demir kapı açılmış, “Haydi girin içeriye!” görevliler demir kapıyı üzerlerine kapamış. “Yahu biz nereye geldik?” “Hapishane burası!”

Meğer şehirde hapishane dolmuş, bir kısmının mahkûmiyetini burada geçirmesine karar verilmiş!

-Peki ama beni suçum filan yok ki?

-Sen onu anlatıncaya kadar bir yıl yatarsın!

Haftalar geçmiş nihayet on ay kadar sonra sarayın bahçesinde gezerken padişah az ilerideki hapishaneyi görmek istemiş. Ve ilk karşısına çıkan mahkûma sormuş:

-Evladım nedir senin suçun? Cezan ne kadar?

-Efendim, ben ceza kanunun filanca maddesine göre üç yıla mahkûm oldum.

Padişah, diğer mahkûma aynı soruyu tekrarlamış. Sıra talihsiz komşuya gelmiş, ona da “Sen neden buraya geldin, suçun ne?” diye sormuş.

-Padişahım, demiş adam, boynunu büküp. Ben burada kayısı maddesinden yatıyorum!

-Oğlum bu ne biçim madde? İlk defa işitiyorum!

Evet, padişahım, benim başka bir kabahatim yok! Sadece kayısı maddesi! Ve sonra bir bir anlatmış başına gelen felaketi. Padişah adamlarıyla soruşturmuş olayı, doğru olduğunu öğrenince çok üzülmüş. “Evladım, demiş; çok çirkin bir suçlama, bir hata olmuş. Çok üzüldüm ama olmuş bir kere, şimdi söyle benden ne istersin?”

“Sağlığınız padişahım, başka bir dileğim yok!”

-Olmaz öyle şey, sana mutlaka bir iyilik yapmalıyım. Yoksa vicdan azabı çekerim!

-Madem emrettiğiniz, ricam bir değil, üç…

Nedir onlar?

Efendim, bir tek altın lira, bir balta, bir de Kuranı Kerim…

-Ne yapacaksın bunları?

Balta ile gidip kayısı ağacını keseceğim. Bir altını verip karımı boşayacağım. Kuran-ı Kerim alıp üzerine el basıp yemin edeceğim. Bir daha padişahın yanına sokulmayacağım, diye!

Ülkemizdeki adalet sisteminin işleyişi, Bal Mahmut’un anlattığı bu fıkrayı hatırlattı bana.

Eh yorumunu da siz yapın gari.

***

1980 darbesinin mimarı ve 8. Cumhurbaşkanı Sn. Kenan Evren de Hakkın rahmetine kavuştu. Allah taksiratlarını affetsin. Bu cenazenin ardından dikkatimi çeken şu oldu:

Ülkemizde demokrat olmak ne kadar kolaymış meğer…

Ölenin arkasından hakaret edip, bir de küfür edeceksin tamam…

Taş gibi demokrat olacaksın(!)

Bu kadar mı kolay oluyor demokrat olmak, aydın olmak, ilerici olmak… Ve hala onun yaptığı yasalarla idare edilirken…

Laf 12 Eylül döneminden açılmışken, bu döneme ait bir fıkra.

Polis, Diyarbakır’da bir öğrenci evini basmış, ince ince araştırma yapıyor. Bir ara memurlardan birinin gözü duvardaki Karl Marx resmine ilişiyor.

-Ula bu kimin resmidir?

Hah, demiş çocuk içinden, şimdi yandık:

-Dedemin resmi abi…

Polis sinirle dişlerini sıkmış, öğrencinin ensesine bir şaplak atmış:

-Ula utanmısan, a pezevenk, bele nur yüzlü, bele aksakallı bir deden vardır, kalkmışsan komonistlik yapisen…

Bugünkü yazımızı Yunus Emre’nin şu güzel sözü ile noktalayalım.

“Kalem eğri dilli, mürekkep siyah yüzlü, kâğıt ikiyüzlü! Şimdi kalkıp arzuhalimi yazmaya kimi mahrem kılayım?”

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web