Büyük Torbalı

KIL ÇIKTI ABİ

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
KIL ÇIKTI ABİ
621 Görüntüleme
05 Ağustos 2015 - 8:53
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Bir tarihte “dışkı” yeme yarışı yapılıyormuş. Amerikalı ile Rus finaldeler… Kaşık kaşık dışkı yiyerek finalde amansız bir şekilde yarışıyorlar. Rus önde gidiyor. Son bir kaşık dışkı yeyince yarışı birinci bitirecek.

Birden durmuş. Amerikalı ardından gelip geçmiş Rus’u…

Antrenörü yarıştan sonra öfkeyle neden son kaşıkta durduğunu sormuş Rus sporcuya:

Kıl çıktı abi, demiş Rus…

Ak Parti Hükümetinin “açılım, kardeşlik projesi, çözüm süreci” gibi adlarla uygulamaya koyduğu politikasından aniden vazgeçmesi, bize bu fıkrayı hatırlattı…

PKK terör eylemleri 1984 yılında başladı. 40 bini aşkın insanımız öldü. Gelen tabutlar, cenaze törenleri, ağlayan analar, babalar…

“Akan kan yerde kalmayacak, Şehitler ölmez, vatan bölünmez, hiç kimse sabrımızı test etmeye kalkışmasın” gibi bilindik söylemler…

Tabii ateş düştüğü yeri yakıyordu…

Sadece, askere havale edilmiş olan bu yöntemle netice almak mümkün gözükmüyordu.

Çözümün sadece silahla olmayacağı anlaşıldı.

Bu böyle gidemezdi.

AK Parti Hükümeti silahlı Kürt örgütünü muhatap alıp bir anlaşma zemini yakalamayı hedefledi.

Barışa susamış olan halkımız umutlandı, artık şehit cenazeleri gelmeyecek, analar ağlamayacaktı.

Barışa susamış halk umutlandı. Fakat bu projede bir eksiklik vardı. Görüşmeler şeffaf değildi, meclis bu işin dışındaydı, sadece kapalı kapılar ardında birkaç kişinin arasında oluyordu.

Muhalefetin yaptığı eleştirilere, “çözüm karıştı, kandan beslenenler” diye karşılıklar veriliyordu.

Hükümet, uyguladığı politikalarına öylesine güveniyordu ki,

“Ben bu işin altına bedenimi koydum. Gerekirse baldıran zehiri içmeye hazırım” gibi iddialı sözlerle herkesin de bu sürece güvenmesini istiyordu.

Gerçekten de artık şehit cenazeleri gelmiyor, analar ağlamıyordu. Barışçı yüzler gülüyordu…

Seçimlerle birlikte her şey birden bire değişti. Seçim sonuçları hiçbir partiye tek başına iktidar imkanı vermemişti.

İktidar partisi seçim sonuçlarından memnun değildi.

Beri yandan örgütün silahlı kanadı da, kendisinin tavsiyesine hazırlıklı görünmüyor, parlamentoya yansımış Kürt temsilcilerine hazımsızlık gösteriyordu.

Neticede pamuk ipliğiyle örülen dengeler bir anda bozuldu.

Barışçıl umutların bağlandığı çözüm sürecinden vazgeçildi.

Şimdi yeniden silahlar çekildi, hamasi nutuklar, savaş naraları…

Yeniden şehit cenazeleri, akan kan yerde kalmayacak, şehitler ölmez, vatan bölünme söylemleri…

Denenmiş, yanlış olduğu anlaşılmış, aynı yöntemleri uygulayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışmak, acaba akıllı bir yomludur?

Öldürmekle ne insan biter, ne de insanların düşünceleri değişir.

Zenci Lider Martin Luther King’in şu sözü ne kadar güzel ve doğru.

“Ya birlikte kardeş gibi yarışmayı öğreneceğiz ya da aptallar gibi hep beraber yok olacağız.”

Kardeş gibi yaşamayı öğrenebilmemiz için önce öldürmeyi bırakmak lazım.

Burada en büyük görev HDY’ye düşüyor.

Sonra da Hükümete.

Yazımızı konuya uygun bir hikaye ile noktalayalım.

Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar.

Biri Türk, biri Kürt, diğeri Ermeni. Ama Ermeni olan aynı zamanda papaz

Hava sıcak ve bir süre sonra yolda susuyorlar.

Etrafta su yok.

Bağların olgun zamanı.

“iki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın” diye bir bağa giriyorlar.

Bağın sahibi Türk ama onu görmemişler.

“Kaç paraysa veririz” diyerek yemeye başlamışlar.

Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyorlar. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve Papaz olduğu belli.

Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış.

Üçüncüsü de Türk.

Dönmüş Ermeni’ye, “Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helali hoş olsun. Bu da Kürt’tür ama din kardeşimdir. Ona da sözüm yok. Ama sen niye yiyorsun benim üzümümü?” demiş.

Bu laf üzerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt’ün hoşuna gitmiş. Adam, papazı bir güzel dövmüş. Kıpırdayacak hal bırakmamış, papa iki seksen uzanmış. Baygın.

Bağcı ardından Kürt’e dönmüş.

“Tamam Müslüman’sın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. Bu adam benim kanımdan, yediyse afiyet olsun, o Türk’tür” dedikten sonra bu sefer de Kürt’ü bayıltana kadar bir güzel dövmüş.

Bu durum Türk’ün hoşuna gitmiş. Ama bağın sahibi en sonunda Türk’e dönmüş. “Ulan şerefsiz, anladık Türk’sün, aynı kandanız, aynı dindeniz. Ama insan vatandaşının bağına girip hırsızlık yapar mı” diyerek Türk’e girişmiş. Ağız burun bırakmamış. Sonunda üçü de bağın kenarında kafa göz yarılmış yatarken, Türk, Kürt’e dönmüş, “Baba” demiş, “Biraz hatayı papazı dövdürürken yaptık.” (kimse alınmasın sadece hikaye)

Tekrar buluşmak umuduyla barış dolu günler diliyorum.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web