OSMAN F. İsminde bir aday adayı köye gidiyormuş… Yürüyerek. Dağtekke köyüne.

Hani, köylüler onu yolda yayan yapıldak yürürken görürlerse, bak bak bizim gibi halktan biri, halka inmiş desinler diye…

Korucuk köyü yakınlarında, yolda zeytin tarlasından gelmekte olan Burhan T. İsminde bir köylüye rastlamış…

Ve sormuş:

– Amca… Dağtekke Köyü’ne ne kadar zamanda varabilirim?

Burhan amca yanıt vermemiş.

Aday adayı tekrar sormuş…

Burhan amcadan yine ses çıkmamış.

Aday adayı kendi kendine:

“Bu ihtiyar galiba sağır… Söylediğimi duymuyor” diye söylenerek yürümeye devam etmiş.

Biraz sonra… Burhan amca arkasından seslenmiş:

– Bey bey!.. Sen bu yürüyüşle Dağtekke’ye ancak üç saatte varabilirsin.

Burhan Amca çarıklı erkânıharpten, tecrübeli, Kuvayımilliyeden, kaçın kurası… Yürüyüşünü görmeden işkembeden atacak değil ya…

Evet, sözü ön seçime getireceğiz.

CHP’de önümüzdeki günlerde önseçim var.

Her gün cep telefonlarına onlarca mesaj geliyor.

“Dava arkadaşım desteklerinizi bekliyorum. Birinci bölge Milletvekili aday adayı…”

“Falanca gün şurada konuşma yapacağım teşriflerinizi…”

“Perşembe günü de ilçe binanızda olacağım katılımlarınızı…”

Ve bütün aday adaylarının konuşmaları hep aynı içerikli.

“Sevgili dava arkadaşlarım… Önümüzdeki bu seçim çok önemli…

Hayat mamat meselesi… Faşizm… Diktatörlük… Özgürlük…

Cumhuriyet… Laiklik… Demokrasi… Hukuk… Adalet…”

Tamam. Hepsine amenna. Bunlar zaten herkesin isteği. İtirazı olan yok.

Ama güzel kardeşim, hep aynı klişeleşmiş söylemlerle olmuyor artık bu işler. Yeni şeyler söylemek lazım.

Zeytinin, zeytinyağının daha iyi pazarlanması için köylülerle projeler üretmek…

Yöremizde bitirilen tütün, yitirilen pamuk tarımını canlandırmak için köylülerle, ziraat odalarıyla, ticaret odalarıyla, şoförler cemiyetiyle, Esnaf odalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla el ele vererek…

Ülkemizin bu ürünleri ithal eden değil, ihraç eden ülke konumuna sokmak için projeler geliştirmek…

Yöremizde binlerce sanayi kuruluşu var. Sanayicinin sorunları, işçilerin sorunları, sendikaların sorunları…

Çevre sorunları, imar sorunları, ulaşım sorunları…

Halka umut verelim umut. Parayla değil bu.

Halkı rahatlatacak, moral verecek, tebessüm ettirecek, umutlandıracak söylemler geliştirelim.

Hiç değilse insanların içinde bir umut kalır. Belki bir gün gerçekleşir diye…

Karaoğlan’ın “Toprak işleyin, su kullananın” umudu gibi…

Hani, bir milletvekili Karadeniz’de konuşma yapıyormuş. Ceketini çıkarıp bir hemşireye veriyor. Bu arada “Böyle yapacağız, şöyle edeceğiz” diye konuşma yapıyor. Bir ara çocuğa dönüp: “Oğlum niye elinde tutuyorsun? Assana ceketini” diyor. Çocuk da “K… adamı, bu memlekette çivi mi çaktınız? Nereye asacağım ben bu ceketi?” diyor.

Sizler de sorun vekillik yapanlara bir çivi çakmışlar mı diye.

Muhalefetteydik nasıl çivi çakabilirdik ki, diyenlere de şöyle sorun:

Bölgenizdeki kaç köye, mahalleye, kahveye gidip halkın sorunlarını dinlemişler. Bu sorunların kaçını, hangilerini meclise taşımışlar. Bu sorunların akıbeti hakkında gelip vatandaşa bilgi vermişler mi?

Olumlu veya olumsuz… Soralım bunları.

Perşembe günleri ilçe merkezinde hazır kalabalığı bulunca konuşmak çok güzel.

Tabii o da olacak o da lazım.

Ama ünlü düşünür Donald Kaird’in güzel bir sözü var. Aday adayları bu sözü akıllarından çıkarmasınlar.

“Hiç kimse senden daha iyi değildir, ama sen ortaya bir şey koyamazsan sen de hiç kimseden iyi değilsin.”

Yıllardır ön seçim önseçim diye sızlanıyorduk.

İşte yakında ön seçim yapılacak. Kılı kırk yarmalıyız.

Hani damın birinin önüne iki şişe şarap koymuşlar ve “Bunlardan hangisi kötü?” diye sormuşlar. Birinciyi biraz içtikten sonra “Bu kötü” demiş. “Daha diğerini test etmediniz ki” dediklerinde, adam içtiği şarabı göstererek “Bundan daha kötüsü olmaz da onun için” demiş.

Bizler böyle seçmeyelim tabii

Hepsini dinleyelim, soralım, tartalım öyle seçelim.

John F Kennedy şöyle demiş:

“Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti bütün halkın güvenliği için tehlikedir.”

Aklıma Şair Eşref’in bir sözü takıldı.

“Kaza ile kaza olmuş Acıpayam kazası, sığır gütmekten gelir encümen azası.”

Bugünkü yazımızın kuyruğunu da bir mini fıkrayla düğümleyelim.

Adamın biri bağımsız olarak seçimlere girmiş, sandıklar açılmış ve toplam 2 oy çıkmış, bunu duyan karısı hışımla adama çıkışmış:

“Allah belanı versin herif, demek ki beni aldatıyorsun!…”

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.