Çiçeği burnunda MHP ilçe Başkanı Muhammed Oral bir açıklamaya imza attı. Açıklamasında özetle şu ifadelere yer verdi; “Yurdadoğ Mutlu’nun görevden alınma sebebi parti içerisindeki Genel Başkanlığa aday olan herkese imza vermesi değildir. Mutlu’nun görevden alınmasının en büyük sebebi Ocaklardan yetişmemesi, Ocak kültüründen gelmediğindendir.” Yanılmıyorsam yıl 1996’ydı. Bir Perşembe günü torbalı Ülkü Ocağı’nın açılışı çok az kişiyle yapılmıştı. Demek istediğim o açılışta bulunmayan Ülkücü değil mi? Dönemin Ocak Başkanı açıklama yaptı. Ne oldu şimdi. Ülkücü terbiye ile yetişmeyen birinin ilçe Başkanlığı Obama’nın Amerika Devlet Başkanı olması gibi mi?Yani bir zencinin Devlet Başkanı olması gibi bir şey mi? Yurdadoğ Mutlu Belediye Başkan adaylığında parti oylarına tavan yaptırmış, Torbalı’da bir ilki gerçekleştirerek 3 Belediye Meclis Üyesi’ninbelediyeye girmesini sağlamıştır.

Yurdadoğ Mutlu’nun hakkını teslim ederken bir daha bu başarılara asla ulaşamayacağının altını çizmek isterim. Çünkü bu kavga MHP’yi 20 yıl geriye götürecek.

MHP’nin meclisteki tutumu ve parti içerisindeki bu tartışmaların neticesinde bir daha belediye meclis üyesi hayali kuran var mı, bilmiyorum. Ancak siyaset olabildiğince gerçekçidir.Mucizelere asla yer vermez. Yurdadoğ’un bir oyu vardı tercihini yaptı ve görevden alındı. Yarın Meral Hanıma değil tüm adaylara oy verdin derlerse ne olacak.

AZİZ KOCAOĞLU NET BİR KARAR VEREMİYOR

İzmir siyaseti çok farklı, zor görülse de çok basit hamleler ile çok başarılar elde edilebilir. İzmir merkezde siyaset yapan kişi siyaset tarzını Metropol ve taşra olarak değiştirirse ve tüm partiler bunu yapıyor.Bu da bence çok büyük bir hata. İzmir’in adı büyük siyaseti o kadar dar bir çerçevede yapılıyor ki tartışma konusu bulmak gündemde kalmak için çırpınan kişileri görüyoruz. İzmir’de partiler arası değil parti içi muhalefet daha ağır basıyor. Alaattin Yüksel ile Hasan Karabağ tartışması gündem yapılmak istendiği gibi İl Başkanını pasif göstermek için uğraşan bir Belediye Başkanının çırpındığını görüyoruz. Bu çaba içerisinde olan Hasan Karabağ sanırım tekrar aday olmak istemeyecek. MHP’deki durum da çok farklı değil.Teşkilat ikiye bölünmüş durumda. AK Parti’de ise eli kulağında Delican görevden alındı, alınacak. Başbakan Binali ise Milletvekillerine uzlaşın gelin diyor. Herneyse konumuz Kocaoğlu’nun çelişen açıklamaları, ‘Tekrar aday olmayacağım’ dedi. Gelinen noktada aday olmak isteyenlerin sayısının arttığını gören Kocaoğlu bir tartışma kavga çıkmadan müdahale etme gereği duydu. Ender Yorgancılar mı? Alaattin Yüksel mi derken 10’a yakın isim kulislerde konuşulunca Kocaoğlu topa basma gereği duydu. Bir siyasetçi seçimlere 3 sene kala fikrini açıklıyorsa benim nazarımda siyasetçi değildir. Siyasette duygusallığa yer yoktur.Duygular huy gibidir asla değişmez.

SORUNU KEPÇE İLE KÖKTEN ÇÖZDÜ

Bu hafta oldukça hareketli geçti.Oysaki hava sıcaklığında rekor kırdık.Kaç dereceyi gördük hissedilen kaçtı bilmiyorum ama Pazartesi günü iftar olmayacak zannettim. Motor kazaları bizleri çok üzdü. Bayındır olayları ise yeni bir şehir efsanesinin doğmasına neden oldu. Perşembe günü Facebook’ta bir video gördüm. Bir beyaz eşya bayi müşterisinin yaşamış olduğu sıkıntıdan dolayı buzdolabını parçaladığı videoyu paylaşmış. Adam gidip başka bir firmadan buzdolabı alıp rahat etmiş. Videoyu baştan sona izledim bilinçli tüketici olmak “bu mudur budur” öğrenmiş olduk. Ancak herkesin kepçesi yok ki aldığı defolu ürünü ibrete âlem parçalasın. Okuyucu bu tür haberleri çok seviyor. Profesyonelce bir çekim olsaydı ulusal TV’lere çıkardı bu haber. Bu haber yayımlandığında ise yapımcılar Arslanlar Köyünde ikamet eden İsmail Gürçiçek’i canlı yayında ağırlardılar. Bu aralar hiç eksik olmuyoruz ekranlardan bir fenomen daha yaratmış olacaktık. Sosyal medyada takipçileri artacak tüm Türkiye tanıyacaktı İsmail Beyi. Yarın fenomenliğin etkisinde kalsaydı ne yapardı bilmiyorum ama elinde mevcut kepçesi var. Beyaz eşya, mobilya, derken yağmurda su alan çatısını yıkar mı bilmem.Ama kepçe ile ülkenin gündemine çok kere gelirdi.

BEKLENEN OLDU ABDEST ALACAK SU YOK

Büyükşehir Belediyesinin camilerdeki şadırvanlara taktığı su saatlerine artık fatura kesilecek. Bu gelişmeyi hunharca eleştirirken köşemizde vatandaşta yazıyı paylaşıp bir yorum yapma gereği duymuş. Sevgili Okur sevilen sima Vahdet Özkan konuya şöyle bir getirmiş. ‘Sevgili Adem Aksakallı’nın yazılarını her gün ilgiyle takip ediyorum.Bu gün ne yazmış diye heyecanla elime alıyorum her sabah gazeteyi…

Camilere su saati takılmış İZSU tarafından şimdi soruyorum sizlere.Diyanetin bütçesi ne kadar haberiniz var mı? Elbette ödeyecekler camilerin su faturalarını siz hiç büyükşehir belediyesinin Kilise-Cem evi-Sinagog yada başka bir ibadet haneye ücretsiz su verdiğini duydunuzmu hem bedava suyla abdest alınmaz.’

Beni dün Cuma namazı öncesinde Özbey’de ikamet eden bir okur aradı. ‘Cuma namazı için abdest alacak suyumuz yok’ dedi. Özbey’de her hanenin çatısında 3-5 tonluk su deposu muhakkak vardır. Bu durumdan dolayı mutlu olan kişiler elbette vardır. Ancak bir şeyi hatırlatmak istiyorum hizmet ederken insanları ikiye ayırmak hiç yakışık değil.