Bildiği doğrunun peşinden koşan her kişi hedefine er ya da geç ulaştığına tanık oluyoruz. Özellikle siyasetçilerin. Zorluklar karşısında kalan önü kesilmek istenen kişilerin azim ile hedeflerine vardıklarını görmek büyük bir mutluluk veriyor. Müsavat Dervişoğlu uzun yıllardır mücadeleci yönüyle biliniyor. Adalet ve Hürriyet aynı zamanda kardeşlerinin ismi.Nasıl bir mücadeleci bir aileden geldiğini siz düşünün. 1980 darbesi neticesinde eğitime ara vermek zorunda kalan Dervişoğlu partinin her kademesinde görev almış birisi. Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış birisidir. Alparslan Türkeş tarafından MHP Genel Merkez’de görevlendirilmiş daha sonra İzmir’e il başkanı olarak atanmış.

2009’da Büyükşehir adayı, 2011 yılında ise Milletvekili olmak için mücadele verdi. 2011 yılında kendisi ile ilgili yazmış olduğum bir yazıyı Genel Merkez’e göndererek önünü kesmek isteyenler oldu. Pazar günü tüzük kurultayında divan başkanı olarak gördüklerinde ne hissettiler çok merak ediyorum. Dervişoğlu bana Semih Canbeldek’in Başkanlığını yaptığı Kooperatifin açılış kokteylinde ‘Yazdığın yazı bana büyük sıkıntılar yaşattı’ demişti.Çok üzülmüştüm, ne yapmamız gerekiyor, dediğimde ‘biz alıştık’ diyerek gülümsemişti. Daha sonrasında Yazıbaşı’da ayaküstü sohbet etme imkânımız oldu. Divandaki konuşmasını baştan sona dinledim. Çektiği dertlerden yılmamış, memleket derdi ile dertlenen siyasetçilerin siyasi görüşü her ne olursa olsun takdir edilmesi gerekir. Yolun açık olsun Dervişoğlu…

ÖVÜNÇ’ÜN ELİNDEN KOKOREÇ YEDİK

Ramazan ayı geldiği günden beri gece kuşu gibi dışardayız.Sabah ezanı ile eve girdiğimiz oluyor. Ertuğrul’da sabaha kadar açık olan kahvehanede çoğunlukla sohbet ediyoruz, bazı zamanlarda ise okey oynuyoruz. Geçtiğimiz akşam beni Övünç Demir aradı,‘Hızlı okey bilen birini al okey oynamaya geliyorum’ dedi. Hasan Öğmen ile birlikte geldi. Neyse masaya oturduk. Masada espriler uçuşunca ‘laf ebesi sözlüğü ile oturmak gerekirmiş masaya’ dedi. Demokrat Parti İlçe Başkanı İbrahim Demir çekişmeden ucuz yırttı. Ayda yılda kahveye bir kere gelene mağlup olacaksak bırakalım bu işleri. Her neyse okeyden sonra Yeniköy’e Semih Etiz’in mekanına kokoreç yemeye gittik. Pek iştahım yoktu.İki yarım bir çeyrek yedim tabi üzerine sade soda. Övünç’ün kendine özgü kokoreç pişirme tarzı varmış, yedik gayet başarılı. Artık Yeniköy’e gitmemeye karar verdim gibi. Turgut Buluş’tan çok kahvelerde oturur, oldum ‘Yarın hayırdır’ diyecekler… Duvarları boyanan yollarına resim yapılan sokak çalışması hangi aşama da bilmiyorum ama seçimler Yeniköy’de çok farklı bir hal alacak.

ABDESTİ EVDE ALACAKSAK OYU DA EVDE KULLANALIM

Geçtiğimiz dönemlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi bir uygulamaya giderek ilçedeki camilere su sayacı taktırmıştı. İlk etapta kaçak su miktarını belirlemek ve ilçede kullanılan suyu tam anlamıyla hesaplamak için bu yöntemi tercih ettikleri söylemişti yetkililer. Büyükşehir Belediyesine bağlı İZSU ilçedeki camilere fatura gönderdi. Camilere 500 liraya varan fatura gönderdiği yetmemiş gibi kısa süre içerisinde bu borcun ödenmesini talep etmiş. Müftülükte bu paranın ödemesi için bir ödenek bulunmazken, camiler şimdi bu borcu nasıl ödeyeceklerini düşünüyor.Cevap basit.Cuma günleri cami önüne karargâh kuran dilencilere zabıta ekipleri müdahale edecek, dilencilerin yerine cemaat mendil açacak. Aslında namazın sonuna doğru müezzin cübbesiyle caminin çıkışına gelmeli, elleri önünde bağlı bir şekilde cemaate ‘Allah rızası için, su faturasına gönlünüzden ne geçiyorsa’ demeli. İZSU neyin peşinde bilmiyorum, ama takdir edilecek işler yapmakta. Şu mübarek günlerde camilerde abdest alınan suyun faturasını almaya cüret ediyorsa bütün çatlakları kapatmak istiyordur. Ey Büyükşehir,siz ilk önce bankamatik işçilerine kısıtlama getirin. Cami cemaati zaten gerekeni yapar. İzmir’de yaptığınız çalışmalar neticesinde İzmir’i tanıyamıyoruz. Her rengi boyadınız bir tek fıstık yeşili mi kaldı? Madem abdesti evde almak gerekiyor, yerel seçimlerde oyu da evde kullanmak gerek değil mi?

ÇOCUKLARINDAN AYRI BABALARIN GÜNÜ

Tüm dünyada büyük coşkuyla kutlanan, çocukların babalarını hatırlayıp, hediyeler yağdırdığı Babalar Günü’nü binlerce baba buruk geçirdi. Çocuklarını belirli aralıklarla gören, çocukları üzerinde söz sahibi olamayan babalar o kadar çok dertli ki Torbalı’da Babasız Bırakılan Çocuklar, Çocuksuz Bırakılan Babalar Derneği kurmak zorunda kalmışlar. ‘Biz babayız, ziyaretçi değil’ diyen babaları çok haklı oldukları bir konu var. Çocuk haczi denilen bir şey var, çocuğunu görmek isteyen baba icra müdürlüğüne giderek para yatırıyor icra müdürü eşliğinde çocuğunu görmeye gidiyor. Mağdur edilen babaların en büyük isteğiise ortak velayet kanununun bir an önce getirilmesi. Ülkemizde yıllardır kadın haklarından bahsederiz ancak erkeklerin çektiği eziyetlerden nedense hiç bahsetmeyiz. Bir düşünün ne kadar çok mağdur ediliyor ki bazı babalar dernek kurmak zorunda kalıyorlar. Seslerini duyurmak isteyen babalar derneğinde Hâkim Savcı ve birçok avukat bulunmakta. Bir baba düşünün çocuğunu görmek istiyor. Anne ise çocuğum babasıyla görüştüğünde aklı çeliniyor ve uzun bir zaman kendine gelemiyor dediğinde mahkeme babanın çocuğu icra personeli ile görmesi gerektiğine kanaat getiriyor. İcra personeli ile eve giden baba evde kimseyi bulamaz ise günü ve yatırdığı ücret boşa gidiyormuş. Sayın yetkililer, bazı anneler çok zalim.Eziyet etmekten hoşlanıyor olmalı ki dernek kurmak zorunda kalan babalar var. Bir babayı bu kadar küçük duruma düşmekten kurtarmak gerek. İcra memuru ile kendisini görmeye gelen babadan ne medet umar gelecekte çocuk. Baba demek bir umuttur, çocukların umutlarını yok etmeyin.