Baharın gelişini hatırlattığı için Her yıl 21 Mart günü, bir çok ülkede milli bayram olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Nevruz diğer bayramlar gibi bir kültürdür bir gelenektir. Dostluk, barış kardeşlik sevgi saygı bu günde ön plana çıkarılırdı. Yapılan etkinliklerde insanlar piknik yerlerine giderler dilek ateşleri yakılır eğlenceler düzenlenirdi. Bu satırları yazdığım saatlerde nevruz şenlikleri değil olaylar başlamıştı. Baharı müjdeleyen bu ilk günde en büyük dileğim hiçbir canın yanmaması kimsenin zarar görmemesidir.

Günümüzde insanların geleceği belli değil, terör aldı başını gidiyor nerede duracağı da bilinmiyor. Güneydoğuda  bazı il ve ilçelerimiz adeta savaş alanına dönmüş, masum insanların evleri yakılıp yıkılıyor, insanlar ölüyor. Büyük şehirlerimizde de canlı bombalar cirit atıyor,bir ay içinde yüzlerce masum insan katledildi.Her gün şehit haberlerine  adeta alıştık.

Ateş düştüğü yeri yakıyor: İş bulamayan yüksek tahsilli gençler polis veya uzman çavuş oluyor iyi bir deneyim kazanmadan terörle mücadeleye itiliyor şehit ediliyorlar. Canlı bombalar insanlar arasına korku salmaya başladılar, terör nedeniyle ülkemizde, kaos var kargaşa var. Birliğe kardeşliğe ve barışa özlem duyuyoruz.Parti sözcülerinin artistikleri,siyasilerin palavraları itibar görmüyor,karın doyurmuyor.Zor günlerden geçiyoruz.

Ekonomide istikrar kalmadı, esnaf perişan.

Turizm dibe vurmuş, yurt dışı programlar birer birer iptal edilmeye başlamış. Nereye gidiyoruz ? Güvenlik güçlerimiz canları pahasına görev yapıyorlar. Allah onları korusun.

Operasyonlarda  elde edilen silahları görünce adeta ürperdim. Bir orduyu donatacak silah ve mühimmat yakalanmış teşhir ediliyordu. Hepsi kaliteli hepsi markalı ve sıfır tarifeli. Bu cephaneliği bulan güvenlik güçlerimizi kutluyorum.Peki,bu silahlar ülkemize dolayısıyla şehir merkezlerine nasıl girdi ? O hendekleri kim ne zaman nasıl kazdı ve patlayıcıları döşedi…

O illerin bölgenin, Valileri, Kaymakamları, Belediye başkanları ne yapıyorlardı ? Bu olaylardan hiç mi sorumlu değiller…

Evet bal gibi görevlerini ihmal etmişler diyorum..

Ele geçen cephanelikteki silah ve mühimmatlar öyle sıradan bir donatıma benzemiyor. Gerek parasal gerekse temin edilip şehirlere taşınması kolay bir iş değil. Diyeceğim o ki, bu silahların üzerinde markaları ve imal edildiği ülkeler bulunduğuna göre,neden açıklanmıyor ?

Açıklansın ki bu millet dostunu da düşmanı da tanıma fırsatını yakalasın.

Bence ülkenin bu hale gelmesindeki en büyük neden siyasi sistemin bozukluğu ve dolayısıyla yönetim eksikliğidir. Ülke bir kaosa doğru gidiyor, terör insanlar arasına korku ve endişe sokarak masum vatandaşları katlediyor, her gün şehit haberleri ocakları söndürüyor bizim siyasiler kendi gelecekleri peşindeler.

Anayasa değişikliği için parti gurupları birbirlerine kendilerinin de inanmadıkları tekliflerle, göstermelik sözde ziyaretler yapıyorlar. Neden tüm partiler ülkenin geleceği için beraber değiller ?

Ben de vatandaş olarak diyorum ki: Partiler olarak kendi geleceklerinizi ve çıkarlarınızı ön plana çıkarıyorsunuz, Anayasayı değiştirmek için anlaşamayacağınız zaten bellidir. Bu ülkede onlarca Hukuk Fakültemiz var,binlerce değerli hukukçumuz var, bunlardan bir komisyon kurun, ülkenin  geleceği için  gerçek bir anayasa taslağı hazırlasınlar incelensin mecliste görüşülsün ve onaylansın veya referanduma gidilsin.Madem ki  yeni bir anayasa isteniyor neden olmasın ? Olmaz, çünkü her parti önce kendi siyasi çıkarını düşünüyor.

Baharın ilk günü olan “Nevruz”, ülkemizde kardeşliğin, dostluğun, birliğin ve barışın  da tekrar öne çıkacağı günlerin  başlangıcı olsun. Sağlık ve sevgiyle kalın.