Büyük Torbalı

ÖSYM’den Referanduma

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
ÖSYM’den Referanduma
Armağan KARS( a.kars@buyuktorbali.com )
283 Görüntüleme
22 Temmuz 2010 - 22:30
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Ne demistim geçen yazimda? Bir ülkede egitimin bir kenara birakilmasi o ülkedeki eksen kaymasi süphelerinden daha önemlidir. Eger yönetimsel bir eksen kaymasi yasanacaksa bunun süreci dogrudan dogruya ülkede uygulanan egitim programlariyla iliskilidir. Geçen hafta Sayin Basbakan, açilimlari anlattigi bir toplantida “Demokratiklesme saglanamazsa hiçbir sey yapilamaz” anlaminda bir konusma yapti. Bence yaniliyor Sayin Basbakan. Sabirsizlanmayin, açiklayacagim. Bana göre, ülkede saglikli bir egitim ortami saglanamadan ne demokrasiden, ne de insan haklarindan söz etmek mümkün olur. Evet, iddia ediyorum ve “ÖNCE EGITIM” diyorum. Egitimsel gelismesini saglayamamis bir toplumda demokratiklesme çabalarimiz göstermelik kalmaktan öteye geçemez. Uzerimizde ismarlama elbise gibi durur. Ya bol gelir ya da dar. ÖSYM Baskani’nin açiklamasina bir bakin lütfen: “Tercih kilavuzunda 49 programda hata var ve bu hata unutkanliktan kaynaklandi”. Bunun üzerine kilavuzda iki sayfanin degistirildigini söylüyor Sayin Baskan. Yani vatandasin çocugunun istikbalinin bedeli bu kadar ucuz! “Unutkanlik”. ÖSYM Baskani’nin televizyonda verdigi örnege bakiyorum da, sanki 9 bilinmeyenli denklem! Yillarca lise yöneticiligi yapmis bir ögretmen olarak bu açiklama karsisinda “irkiliyorum”. Çünkü biliyorum ki vatandasin çocugu kendisi için çok önemli. Ama, görüyorum ki, bu durum, yönetimin umurunda bile degil. Sonuçlar açiklandiktan sonraki ilk günlerde dershanelerin bile adaylara yardimci olamadigi bu duruma üzülmemek mümkün degil. Aslinda görülen odur ki, bu güzel ülkemde egitimi iyilestirme adina yillardir dise dokunur bir gelisme yasanmamistir. Çok uzaga gitmeyelim. Torbali’da yaklasik 20 yildir ikinci bir liseye ihtiyaç yok mu? Peki, bununla ilgili bir gelisme var mi? Ikili ögretim sisteminden (sabahçi-öglenci) kurtulamadan, gelecek kuskusu yasamayan bir nesil yetistiremeden, ögrencileri içine atildiklari sinav sarmalindan uzaklastiramadan, gençleri sinava degil de hayata hazirlama yolunda adim atmadan “demokratik” bir toplum yaratma istegi ne kadar inandirici olabilir sizce?  Bir yakinimin 2010-LYS sonuç belgesine baktim. Kendi alaninda tam 15 puan hanesi bulunan bu belgeden ben, ögrenci, dershane yöneticileri ve ögrenci velisi ilk günlerde bir sey anlayamadik. Burada bir gariplik yok mu sizce? Yoksa anlasilmaz olmaktan ve kafa karistirmaktan çikar saglayan çevreler mi var ülkemizde? Henüz üniversite giris sinavini anlasilir duruma getiremeyen bir ülkede “demokratiklesme” den söz etmenin ciddiyetini degerlendirmeyi siz degerli okurlarima birakiyorum. Bugünün küçükleri yarinin büyükleri olacaksa, egitim sistemimizdeki sorunlari çözmeden ve kaliteyi arttirmadan demokratik bir toplum yaratilabilecegine inanmiyorum. Anlayamadigim bir baska husus ise, üniversite sayisinin arttirilmasiyla sorunlarin çözülebileceginin sanilmasi ya da vatandasa böyle gösterilmesidir. Neredeyse her köye bir Anadolu Lisesi açmakla neyi basardik ki, her ile bir üniversite kurmakla neyi çözecegiz? Burada kalitenin mi yoksa çoklugun mu daha önemli oldugu bir kez daha ön plana çikiyor. Geçelim bir baska konuya. Iktidar ve muhalefet “referandum” konusuna kilitlenmis durumda. Vatandas ise 12 Eylül günü neyi oylayacaginin farkinda bile degil. Anayasa maddelerinde yapilacak degisikliklerle daha “demokratik” bir ülke yaratilacakmis. 12 Eylül 1980 cuntasindan hesap sorulabilecekmis. Ayni görüste degilim. HSYK üzerinde yapilacak degisiklikler yargiyi gerçekten daha bagimsiz bir yapiya mi kavusturacak? Keske bu degisiklik teklifini getiren iktidar döneminde “hukuku dolaniriz” diyen bürokratlar göreve gelmeseydi. Keske Kenan Evren ve beraberindekiler için (hayatta olanlar elbette) “zaman asimi” ya da ilerlemis yas durumlari olasiligi akillara gelmeseydi. Madem “halk” bu kadar önemli idi, (ki gerçekten öyledir) belirli suçlara “idam” cezasinin getirilmesi, dokunulmazliklarin sinirlandirilmasi, milletvekili sayisinin ve maaslarinin azligi-çoklugu gibi maddeler de referandum kapsamina alinip “halk”a sorulsaydi da ben de “evet” diyebilseydim. Sayin Cumhurbaskani bile daha genis kapsamli bir Anayasa degisiklik paketinden yana oldugunu ima etmisken, yedi masum vatandasi pompali tüfekle öldürüp yakalaninca, “yakalanmasaydik daha çok kisiyi öldürecektik” diyen canilere verilen ceza kamu vicdanini sizlatirken, seçimler öncesi verilen sözler tutulmamis ve dokunulmazliklara bir sinirlandirma getirilememisken, ülkedeki gelir dagiliminda gözle görülür bir “adalet” saglanamamisken, açilim girisimleri, karsiligini maalesef artan “sehit” sayisiyla bulmaktayken, issizlik oraninin yillardir azalmadigi bizzat iktidar yetkililerince itiraf edilirken, 12 Eylül 2010 tarihine  kadar günlerimi, söz konusu “referandum”a “evet” dersem, ülkemin ve vatandasimin hangi sorunlarinin çözülebilecegini düsünmekle geçirecegim. Kamuoyunu aylar öncesinden ikiye böldügü net bir sekilde görülen bu referandumun vatana ve millete “hayirli” olmasidir dilegim.

Saygilarimla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web