Yurdum insanı:
“Bir gün mutlak öleceğim, türkülerle gömün beni.
Size veda edeceğim, türkülerle gömün beni. DERDİYOK ALİ” diyecek kadar türküleri sever. Kimi durumda bir adım daha ileri taşıyıp:
“Ben Ölünce sevenlerim toplansın
Ağlamayıp benim sesim çalsınlar
Dualar etsinler kendi dilimden
Gökyüzüne kızıl ışık salsınlar,”ı vasiyet olarak bırakırlar.
Türkülerini yazıp sazı eşliğinde söyleyen ozanlarımızdan biri 1998 yılında Dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı aldı. Deyişleri değişik dillerde okundu. Bektaşi Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir yer tuttu. Halk şiirine gönül verip konuşma dilini şiirleştirdi. Tüm türkülerinin yer aldığı 9 kitabı 453 plağı, 50 kaseti. TRT tarafından çekilmiş 2 adet belgeseli kültür mirası olarak halkına bıraktı. Bu Türk Halk Ozanının asıl adı: Şerif Cırık. Tanınan adı: Aşık Mahzuni Şerif’dir
Doğum 17 Kasım 1940; Berçenek Köyü Afşin, Ölüm 17 Mayıs 2002 Köln Almanya;
Haydi, dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da
1957 yılında Mersin Astsubay Okulu. 17 yaşındayken babasının zoruyla dayısının kızı Emine ile evlendi. Bu evlilikten bir kızı olsa da Mahzuni bu evliliği bir mektupla bitirdi.
Yakın kaldı, yakın kaldı zamanım
İşte gidiyorum kaşı kemanım
Benim sevgiydi dinim imanım
Sevenlerim beni böyle bilsinler
1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu’ nu başarıyla bitirdi. Başarısının gereği Kuleli Askeri Lisesi’ ni aynı yıllarda hak etmesine karşılık, toplumculuğa ve Halk Edebiyatına gönül verdiği ve etnik kökeninden dolayı ordudan ihraç edildi.
Mevla’m gör diyerek iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı?
- Ozan gönlü diğerlerinden farklı. Güzele, güzelliğe düşkün. Ankara’da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanışmakla kalmadı kaçırdı da. Bu yıldan sonra sevip gönül verdiği yoldan giderek, yüzlerce plak ve kaset yapar. Hakkında yazılan ve yazdığı kitaplar uluslararası edebi tartışmalara konu oldu.
Ben de bir peygamber olmuş olsaydım
Birlik tohumunu eker giderdim
Önce yasaklardım kula kulluğu
İnsan Hak’tır deyip çeker giderdim
1971 üçüncü eşi Fatma Hanımı görür beğendi ve evlendi. Aynı yıl olan askeri darbeden sonra kurulan Nihat Erim hükümetinin Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarına kıymasına dayanamayıp ‘Erim Erim Eriyesin’ türküsünden dolayı tutuklanıp dört ay cezaya çarptırıldı. Tahliye ve yeniden tutuklanma.
Cehalet insana pusudur pusu
Kolay bilinmiyor işin doğrusu
Hocam çekmeseydi ahret korkusu
Dünyaya bal gelir şeker giderdim
- Gaziantep’ deki evi kundaklandı. Tüm ödülleri ve arşivi kül oldu.
Parsel parsel eylemişler dünyayı,
Bir dikili taştan gayri nem kaldı.
Dost köyünden ayağımı kestiler,
Bir akılsız baştan gayri nem kaldı.
- Halkı suça teşvik etmekten tutuklanıp yargılanma.
Bu herifler senden alır haşhaşı
Morfin eder sana açar savaşı
Boşuna vurmadan gardaş gardaşı
Bir bayram davulu çalınsın gitsin
1962-1988 sürecinde defalarca saldırıya uğradı. Evi yakıldı. Mahkemelik oldu. Tutuklandı. Hapse atılıp, dövüldü, dişleri söküldü…
Gönül sevdi benim günahım nedir
Yandım ateşine bunca senedir
Mecnun’un derdinden derdim fenadır
Bu derdin dermanı yok mu cananım
1989-1991 ‘Halk Ozanları Derneği’ genel başkanlığını yaptı.
Halk Ozanları Federasyonu tarafından Dünya’nın yaşayan en büyük üç ozanından biri seçildi.
Yoksulun sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi?
1997 Haziran Almanya’da beyin kanaması geçirip Ulm Şehrinde tedavi görmeye başladı
2001 kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, yoğun bakım alındı. Ölümü yendi. Aynı yılın kasım ayında kendisine, ”Elhamdülillah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa oda dedemdedir! ” dediği için, DGM tarafından dava açıldı.
Türk halk müziği sanatçıları tarafından söz ve besteleri sıklıkla kullanılan Ozan, 2002 de öldüğünde evli, sekiz çocuk, dört torunlu 62 yaşındaydı. Devletin düzenini yıkmak suçundan yargılanıyordu. Mezarı Hacı Bektaş Veli Külliyesi Çilehane adı verilen yerdedir.
Bak ne hale koydun garip başımı
Zehir ettin ekmek ile aşımı
Boşa süslemeyin mezar taşımı
Mahzuni Şerif’ im öldüğü zaman