ADAMIN biri ölmüş. Öbür tarafta görevliler sormuş;

“Dünyada ne var, ne yok?”

“Valla söylesem inanmazsınız” demiş adam.

“Türkiye’de bir geçici Hükümet kuruldu. Kimler kurdu biliyor musunuz? AKP, HDP ve Tuğrul Türkeş.”

“Tamam, tamam…” demiş görevliler. “Türkiye siyaseti hakkında başka bir şey söylemene gerek yok artık…”

Evet, Türkiye’deki siyaset böyle yürüyor…

Birbirlerine söylenmedik laf bırakmayan siyasetçiler bir bakmışsın, “Kırmızı plakalı Mercedes” için, nasıl da bir araya gelebiliyorlar.

Yakın zamanda Tuğrul Türkeş’i, bir açık oturumda izlemiştim.

AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan’a ne laflar etmişti o tok sesiyle. Büyüklerimiz ne güzel söylemişler,

“Tekrar çalacağın kapıyı çarparak çıkma” diye.

Madem çarparak çıktın, o kapıyı bir daha açmayacaksın.

Davetine koşarak gittiğin partiyi yerden yere vuracaksın, her türlü ithamda bulunacaksın, sonra da, hiçbir şey olmamış gibi davranacaksın. Bu nasıl bir siyasi ahlak anlayışıdır?

Hani çamur basan tarlayı, küreği kapı kısa sürede çamurları atarak temizleyen adama çiftlik sahibi yeni iş vermiş:

“Şurada 7 çuval patates var, bunları 7 saatte soyacaksın.”

Adam yine işe koyulmuş. Ne var ki, 7 saatte 7 çuval şöyle dursun, bir çuval patates bile soyamamış.

Çiftlik sahibi şaşırmış: “Sen dün, 70 dönümlük tarladaki çamurları 7 saatte attın, patatesleri niye soyamadın?”

“Efendim” diye açıklamış adam “Bendeniz bir zamanlar politikacılık yapmıştım. Onun için, çamur atmasını iyi bilirim. Ama patates soymakla ilgim olmadı hiç.”

Maalesef bizde siyaset böyle yapılıyor…

Her türlü hakaretler, suçlamalar, belden aşağı vurmalar, ithamlar gırla gidiyor. Sonra bakıyorsunuz bir araya gelmişler hükümet kuruyorlar. Yapılan bu çirkin siyaseti de şöyle savunuyor politikacılar. “Evet, bizler siyaseten birbirimize hakaret ederiz. Ama memleket meselesi olunca bir araya geliriz.”

Hiç olacak şey mi bu?

Birbirlerine hakaret edenlerin kurduğu Hükümet ne kadar samimi olur, ne kadar faydalı olur?

Birilerine güveni olmayan insanlardan müteşekkil bir Hükümet, ülkenin hangi problemini çözer?

Birkaç ay kırmızı plakalı Mercedeslere kurularak, koruma ordusu eşliğinde saltanat sürerler hepsi bu…

Hadi konuya uygun bir fıkra.

Seçim öncesi parti genel merkezinde aday listeleri hazırlanır.

Genel Başkan bir öneride bulunur:

“Aday listesine Abuzittin beyi de mutlaka alın!”

Parti kurmaylarından biri itiraz edecek gibi olur:

“Aman efendim, o aptalın biridir!”

Genel başkan güler:

“Biliyorum ama… Ülkemizde o kadar çok miktarda aptal var ki…

Onların da mecliste temsil edilmek hakkıdır!”

Yazımızı Nazım Hikmet’in şu güzel dizeleri ile noktalayalım.

“Yok öyle umutları yitirip karanlıkta

Savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü

altında, bir direniştir yaşamak. ‘’

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.