ANLASILAN birileri meydani fena halde bos birakmis bizler de bu meydanda dolu dizgin at kosturuyoruz.
Öyle bir kosturuyoruz ki atlarimiz Misirin Kahiresi’nde ter sogutmaya ancak firsat buluyor.
Gazze’ye de dört nala gitme niyetimiz var fakat neme lazim bu Israil’liler böyle konularda çok hassas oluyor.
Bazi konulardaki net kararliliklarini Mavi Marmara konusunda çok net göstermislerdi.
Atin üzerinden alasagi edilmek de var hesapta..
O yüzden “Kendimiz Misir’dayiz fakat yüregimiz Gazze’de” deyip konuyu geçistiriyoruz.
O arada ülkenin dogusunda birkaç yaprak kimildiyor gözler Misir’da oldugu için bu kimiltinin çapini kimse hesap edemiyor.
Malatya’da bir dag basina füze radarlari konuslandiriliyor.
Neden Malatya?
Neden tam da simdi?
Hesap ne?
Kimse sormuyor.
Malatya’daki radarlar tüm ülkeye “Essalamün aleyküm ve beraketullah” diyor.
Türkiye’nin gözü kulagi Misir’da oldugundan “Ve aleyküm selam” diyemiyor.

100 YIL BENI RAHATLATTI

ÇOK eski bir agabeyimle bir lokantada ögle yemegindeyiz.
Masada oturmus ortaya karisik salataya hesapli hesapli çatal salliyorken karsimdakine bir soru yöneltiyorum: “Türkiye’nin gidisatini nasil görüyorsun?”
Agabeyin yüzü birden bire aydinlaniyor ve kendisinden emin bir sesle “Yüz yil sonra dünyaya hükmeder olacagiz” diyor.
Cep telefonunun markasini soruyorum.
Yabanci bir isim telaffuz ediyor.
Büroda kullandigi bilgisayari da bizim üretimimiz degil.
Ona teknoloji üretemedigimizden bu çagin gizli sömürgelerinden biri oldugumuzu söylüyorum.
Biraz sasirsa da bana hak veriyor.
O arada ben de onun yerinde olmayi diliyorum.
Keske ben de bu kadar iyimser olabilsem.
Ahh bu kadar iyimser ve kendinden emin bir yüzyil hesabi yapabilsem..
Oysa ki etrafimizda yarin ne olacagini bile hesaplamaktan aciz bir yigin insan var.
Ondan böyle iç açici bir cevap aldiktan sonra çatali salataya dogru daha hesapli sallamaya çalisiyorum.
Ne de olsa önümüzde bir yüzyilimiz daha var, sonra dünyanin hakimiyiz.
Ögleden sonra saat bes civarinda haber kanallarini turluyorum.
Spikerler Hakkari’de birden fazla noktaya düzenlenen terör saldirisi hakkinda malumatlar veriyorlar.
Spiker orada ölenler sadece birer rakamdan ibaretmis gibi konusuyor. “3 kisi hayatini kaybetti”,  “üç sayi aramizdan ayrildi” demek gibi birsey sanki.
Biz de rakamlarin öldürülmelerini kaniksadik bu arada.
Neyse ki ögle yemeginde soruma yanit veren agabey 100 yil sonra herseyin mükemmel olacagini söyledi simdilik bununla avunuyorum.
Yüz yil sonra  bu ülkenin haber bültenlerinde yüzümüze yüzümüze ölü rakamlar okunmayacak demektir.
Eh simdilik dünyanin hakimi olmadigimiz için böyle meselelerin içinden yillardan beri çikamayisimiz hos görülmeli.
Sabret Türkiye, sadece bir 100 yil sabret…