Duanın adabının üçüncüsü ise dua ederken kıbleye doğru yönelmek ve bu halde iken ellerimizi semaya kaldırmaktır. Ellerimizi koltuklarımızın altı görülecek kadar kaldırmamız gerekir. Selman-ı Farisi peygamberimizin “Muhakkak ki, sizin Rabbiniz haya ve kerem sahibidir. Kulları, ellerini kaldırıp kendisinden bir şey istedikleri zaman, onları boş çevirmekten hayâ eder” dediğini nakleder.
Dua ederken ellerimizin iç tarafının yüzümüze doğru olması gerektiği de hadiste bildirilir. Ebu Hureyre, peygamberimizin “Dua ederken gözlerini semaya kaldıranlar, bu davranışlarından vaz geçmelidirler. Yoksa gözlerinin ziyası alınır” dediğini aktarıp bu davranışın yanlış olduğunu bildirir.
Dua etmenin dördüncü kuralı da dua’yı gizlice yani hafif sesle yapmak gerektiğidir. Peygamberimiz, bir yolculuktan dönüşümüzde Medine’ye yaklaşınca tekbir aldı. Yani “Allahü Ekber” dedi. Bunu duyan arkadaşlar da yüksek sesle tekbir aldılar. Bu durum karşısında Allah Rasulü: “Ey insanlar! Sizin dua ettiğiniz (Yani Allah) ne sizden uzaktır ve ne de sağırdır” Buyurarak dua ederken bağırmanın doğru olmadığını hatırlattı.
ALLAH AŞIRI GİDENLERİ SEVMEZ
İsra suresinde Rabbimiz “Namazda ne fazla bağır, ne de sesini gizle, yani orta derecede oku”, Araf suresinde ise “Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın” diyerek bağırmanın doğru olmadığını tavsiye eder.
Dua etmenin bir başka kuralı da dua ederken yapmacık sözlerden kaçınmaktır. Peygamber efendimiz bir hadisi şerifte “İleride duada haddini aşan cemaatler türeyecektir” buyurur. Rabbimiz de “O (Allah) aşırı gidenleri sevmez” ilahi kelamıyla bizleri şiirimsi, kafiyeli sözler yerine daha çok içten geldiği şekilde duaya yönlendirir. Tevazu ve huşuyla yapılanın makbul olduğunu anlatır.
Huşu içerisinde, Allah’tan korkarak ve kabul olunacağına kesin inanarak dua etmek duanın bir başka kuralıdır. Enes (ra) peygamberimizin bizleri oldukça düşündürecek olan hadisini naklediyor. Allah Rasulü buyurdular ki, Allah’ü Tala bir kulunu sevdiği zaman, yalvarışını duymak için, onu bazı dertlere mübtela eder. Yani ona bazı dertler verir.
“Şayet kişi zevku sefa içerisinde, bir eli yağda, bir eli balda bir hayat sürüyorsa, bu durum hep böyleyse dostların bu hadisi şerif üzerinde biraz düşünmeleri gerekir” diye düşünüyorum.
ŞEYTANIN DUASINI BİLE
Bir başka kuralda duada çok azimli ve kararlı olmaktır. Azim ve kararlılık duanın kabul olunmasına bir sebeptir. Kusurlarımızın hatalarımızın çokluğu, onu Rabbimizden istememize engel olmamalıdır. Süfyan bin Uyeyne diyor ki, Allah (cc) şeytanın “Allah’ım bana dirilmeye kadar mühlet ver” duasını bile kabul etmiştir.
Sevgili dostlar! Üçayları, Rabbimizin lutfettiği bir kampanya dönemi olarak kabullenerek, dualarımızla O’nun kapısını çalalım ve yukarıda ki kurallara uyarak dualarımızla affımızı isteyelim.
Peygamberimizin sıkça yaptığı şu duasıyla bitirelim “Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, çaresiz bir duruma düşüp kara kara düşünmekten ve kabir azabından sana sığınırım” amin. Üçaylarınızı ve regaib kandilinizi tebrik ediyor, nice üç aylara ulaşmamızı Rabbimden niyaz ediyorum. Hayırlı cumalar.