Büyük Torbalı

Yaşamımızın rengi: Duygular

DUYGU nedir? Sözlük anlamı ile duygu: Belirli bir nesne, olay, kişi(ler)in insanın iç dünyasında bıraktığı izlenim olarak tanımlanmıştır. İç dünyamızdaki izlenim… Oldukça hoş bir tanım. Duygular iç dünyamızda oluşur, oluştuktan sonra dışa yansıyabilir/yansımayabilir; fakat içimizde varlıklarını sürdürür. Onları yaşamaktan korkmadığımızda ve doğru anlamlandırdığımızda hangi türde olursa olsun bizi kalıcı olarak rahatsız etmez. Farklı farklı çeşitleri ve yoğunlukları ile bize yaşamımız boyunca eşlik eder. Yaşamımıza renk verir; tadımızı, tuzumuzu belirler.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Yaşamımızın rengi: Duygular
Gökçe SERTCAN( g.sertcan@buyuktorbali.com )
119 Görüntüleme
12 Kasım 2016 - 8:41
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Mutlu hissettiğimizde yaşam enerjimiz yüksektir. Yaşamımızdan daha fazla doyum alırız, daha çok gülümseriz, hatta tutum ve davranışlarımızla çevremizdekileri de daha mutlu ederiz. Üzgün hissettiğimizde yüklerimiz daha ağır gelir. Enerjimizi yapmamız gerekenlere vermekte zorlanırız, daha çabuk yoruluruz. Yaşam bizim için daha zor ve keyifsizdir. Korkularımızın esiri olduğumuzda ise yaşam bizim için bütünüyle tehlikelerle kaplıymış gibi gözükebilir. Enerjimizin büyük bir kısmını bu tehlikeli bulduğumuz şeylerden kaçmaya çalışmakla geçirebiliriz. Açıktır ki duygularımız, yaşamdan aldığımız tadın en önemli belirleyicileridir. Pekii bakalım mı tadımız tuzumuz –duygularımız- nasıl gelir, nasıl misafir olur bize?

Duygularımız, yaşadıklarımızı nasıl algıladığımız ve anlamlandırdığımızla yakından ilişkilidir. Yani bir başka deyişle, tam da şu anda nasıl hissettiğimizi aklımızdan geçen düşüncelerimiz belirler; duygularımız düşüncelerimizin sonucudur. Herhangi bir anda mutlu, mutsuz, üzgün, korkmuş, kaygılı, şaşkın, kızgın hissetmemiz yaşadığımız şeyle ilgili ne düşündüğümüz ve ona nasıl anlam verdiğimiz ile ilgilidir; bu nedenledir ki, sevdiğimiz bir arkadaşımız ya da bir aile üyemizle aynı durumu yaşasak da farklı şeyler hissedebiliriz. Örneğin sokakta yürüyoruz. Karşıdan karşıya geçmeye karar verdik. Bir arabanın yaklaşmakta olduğumuz yaya geçidinden hızla geçtiğini gördük. Nasıl hissederiz? Korkabiliriz, şaşırabiliriz, kızabiliriz, bütün bunları bir arada hissedebilir, hatta bu hissettiğimiz duygular dışında farklı duygular da hissedebiliriz. Nasıl hissediyor olduğumuzu o an aklımızdan geçenler belirler. “Yaya geçidinden nasıl böyle hızla geçer! Bu yaptığı çok yanlış!” diye düşünüyorsak, muhtemelen kızarız. “Bana veya başkasına çarpabilirdi!” diye düşünüyorsak, korku duyabilir; yaya geçidinden arabayla hızla geçen kişinin bunu nasıl yapabildiğini gerçekten merak ediyorsak şaşkın da hissedebiliriz.

Yaşadıklarımızı nasıl yorumladığımızın duygularımızı belirlediğine bir başka örneği panik atak deneyiminden verelim: Panik atak yaşayan kişi bedeninde aslında “normal” olan herhangi bir duyumu tehlikeli olarak yorumlar ve “Bana kötü bir şey olacak.” diye düşünür. Örneğin kalbi hızlandığında kişi bunu kendisi için tehlikeli olarak algılar; hatta kalp krizi geçirdiğini düşünebilir; bu nedenle çok yoğun bir korku yaşar. Panik bozukluğu olmayan bir başka kişi kalbinin hızlı atıyor oluşunu gün içinde fazla kahve içmiş olması, yorgun olması veya başka bir nedenle ilişkilendirebilir.  Bu durumu tehlikeli de bulmaz; bu nedenle korku da duymaz. Aynı bedensel duyumu bu kadar farklı anlamlandırıp  sonucunda bu kadar farklı deneyimler yaşayabiliyorsak duygularımızın bizi her zaman doğru yere çıkaracağına güvenebilir miyiz? Her geldiğinde ve istediği kadar uzun kalmak istediğinde misafir edelim mi onları?

Mutluluk, sevinç, coşku, neşe, sevgiyi uzun süre misafir ettiğimizde bunu sorgulamaya gerek duymayız. Ama üzüntüyü, suçluluğu, mutsuzluğu, korkuyu, öfkeyi uzun süre misafir ettiğimizde yaşamımız olumsuz etkilenebilir. Yaşam enerjimiz azalabilir. O zaman ne yapacağız?

Duygularımız bazen gerçekçi temellerden gelir. Gerçekten kötü şeyler, korkunç kayıplar, baş etmesi çok güç kişisel problemler yaşayabiliriz. Böyle durumlarda hissettiğimiz duygular gerçek yaşam koşullarından kaynaklanabilir. Bulutlar kaplar o zaman içimizi, güneşi görmek zorlaşır. Duygularımız yaşadığımız olumsuzluklardan kaynaklandığında bile bu duyguları geldiği gibi yaşar, onlara saplanıp kalmazsak duygular bizi uzun süre rahatsız etmez. Bize sıkıntı veren duygulara saplanmadığımızda zamanı gelince onları gönderebilir, içimizdeki güneşe yer açabiliriz. Biyolojik yapımız, genetik mirasımız, hatta nasıl bir çocukluk geçirdiğimiz bile duygu ve düşüncelerimiz üzerinde önemli etkiye sahip olabilir. Fakat düşünen, sorgulayan, değişme ve gelişme isteğine sahip bireyler olarak yaşadıklarımızla ilgili yorumlarımızı değiştirerek duygu durumumuzda önemli değişiklikler elde edebiliriz; işte o zaman bulutlar dağılır, gökyüzü açılır ve içimizdeki güneş yeniden parlamaya başlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web