Bu soğuk günlerde gazete ve kitap okumaktan başka yapacak bir şey yok. Bazı manşetler şöyle; “Yüzde 7 barajında anlaştılar… Küçük yayıncı çıkmaza girdi…Özel okullarda özel soygun yöntemleri…36 gazeteciye 80 yıl hapis cezası…Kepenkler kapanıyor… Halkın dilini kesemezsin… Camide tehdit… Organize sanayi bölgelerinde üç gün elektrikler kesilecek… Son sürat yok oluyoruz…Tek çare kamulaştırma…” manşetler böyle…
Ülkemizin temel sorunu ekonomik kriz ve yoksulluk. Elektrik kesilecekmiş. Sanayici de şaşkın, şaşırmış durumda. Elektrik ve doğalgaza gelen fahiş zamlar sonrası elektrik kesintisi… Dopalgazı vatandaş da kullanamıyor, faturalar çok yüksek. İran’a borç ödemeyince İran gazı kesti diyen de var “Depolardaki gazın yazın kullanıldığını söyleyen de…Hava soğuk; plansızlık, dışa bağımlılık nedeniyle ülkemizde kış ortasında enerji krizi yaşanıyor. Sanayide elektrik kesilirken vatandaş pahalılıktan kombilerini açamıyor. Elinizde son model hassas bir dürbünlü tüfeğiniz var ama merminiz yok… Avı yakalayabilmek için sopa yerine kullanırsınız. Ya da şöyle söyleyim; son model bir arabanız var ama benzininiz yoksa arabayı kümes yapar otobanda da top oynarsınız. .. Ülke iyi yönetilmiyor.
***
Gazetelerden sıkılınca Facebook’a baktım 24 Ocak günü… Bir dostum şöyle yazmış: “Takvimden 24 Ocak’ı silmek lazım.” Gerçekten de “Gözlerin açıksa göreceksin! Kulağın sağır değilse duyacaksın! Ellerin kesik değilse uzanacaksın!” diyerek bizleri her koşulda gerçekleri aramaya çağıran… “Kemalizm benim yaşam biçimimdir.” “Ben Atatürkçüyüm, ben Cumhuriyetçiyim, ben laikim, ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım, ben her türlü terörün karşısındayım, ben yobazların, vurguncuların, hırsızların, çıkarcıların karşısındayım.” diyen araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden 29 kez 24 Ocak günü geçmiş. Katilleri hala yok!
Mehmet Ali Ağca ile görüşen Abdi İpekçi ve Papa ciayetlerine ışık tutan, ülkemizdeki yolsuzlukları, soygunlaarı açığa çıkaran, siyasal İslamcıların gerçek yüzünü teşhir eden ve onların Atatürk Türkiyesi’ni çağdaş demokratik bir ülke olmaktan çıkarma gayretinde olduğunu halkımıza anlatan Uğur Mumcu 24 Ocak 1993’te otomobiline konan bomba ile katledildi. Bu kalpaksız Kuvva-i Milliyeciyi unutmayacak sevgiyle yaşatıp saygıyla anacağız…
***
Diyarbakırlıların 21 yıldır unutmadığı Emniyet Müdürü Gaffar Okkan da 24 Ocak 2001’de pusuya düşürülerek şehit edildi. Atatürkçü, Cumhuriyet ilke ve devrimlerine bağlı, değişik inanç, etnik köken ve dil sahibi olsalar da insanların bir arada ve kardeşçe yaşamalarını sonuna dek savundu Gaffar Okkan… Ölümü sonrası binlerce çocuğa adını verdi Diyarbakırlı yurttaşlarımız… Ruhu şad olsun…
***
Sonra 24 Ocak ölümlerine pırıl pırıl bir insan, bir beyefendi, gazeteci, yazar, dışişleri bakanlığımızı yapmış sevgili İsmail Cem’in adı da katıldı. Dünya’da; yılın devlet adımı ödülüne layık görüldü (2000) ikibin yılında… Bir çok kitabı yanında “Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi” en çok bilinenidir. 24 Ocak 2007’de yitirdik O’nu, ışıklar içinde uyusun.
***
Bu 24 Ocak’ta da sinemamızın unutulmaz sanatçısı, cesur bir sanat insanı, Şişli Belediye Başkanlığı yapmış yürekli bir siyasetçi olan Fatma Girik’i de yitirdik… Hepsinden önemlisi ‘Sinema Emekçileri Sendikası’nın önünde bir sinema emekçisi gibi yürüyüşü ve Tarık Akan, Uğur Mumcu ile birlikte 1 Mayıslarda yanyana yürüyüşleri… Unutulmayacak.
***
24 Ocak’ta yitirdiklerimiz laik demokratik xumhuriyet, evrensel hukuk ilkelerine uyan, tarafsız ve bağımsız yargı, hak ve özgürlüklerin genişletildiği, çağdaş bir ülke istediler, bunun özlemindeydiler.
Öldürülenler; antiemperyalist, emek sömürüsüne karşı halklar arasında dayanışma ve barıştan yana oldukları için öldürüldüler.
Takvimden 24 Ocak’ı silsek ne güzel olurdu.. Uğur Mumcu, Gaffar Okkan, İsmail Cem ve Sevgili Fatma Girik yaşasaydılar dünya ve ülkemiz daha güzel olurdu. Zamanı geri alabilseydik keşke, 24 Ocak takvimden silinseydi… keşke “Uğurlar Olsun” şarkılarda olmasaydı… 24 Ocak’ta yitirdiklerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
Hoşçakalın dostça kalın.