Büyük Torbalı

Bir Kitap (Kürk Mantolu Madonna)

TOPLUMCU ve gerçekçi, Türk öyküsünün öncülerinden olan Sabahattin Ali’nin 1943 yılında yayımladığı özellikli, başyapıtı sayılacak bir romanıdır.               

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Bir Kitap (Kürk Mantolu Madonna)
Atiye Tumuklu( atiyetumuklu@buyuktorbali.com )
86 Görüntüleme
07 Kasım 2016 - 8:18
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

 

İlk, 1940 Yılında Hakikat Gazetesinde “Büyük Hikâye” başlığı altında 48 bölüm olarak yayınlandı. İkincisi: 1943 yılında askerlik yaptığı Büyükdere’de çadırda günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmıştır. Bu günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca, kolunu tenekede ısıtılan suya koyup dizinin üstünde yazmıştır. “Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha sahiptir. Bunu anlamaktan kaçarız,” ana düşüncesi olan bir aşkın romanıdır.

2016 yılı başında İngiliz yayıncı Penguin’in “Modern Klasikler” serisi arasında yer aldı. Böylece yazılışından 73 yıl sonra ilk kez İngilizceye çevrilmiş oldu. Ayrıca 7 dilde yayınlandı. Ayrıca 4 dilde baskıları da yayına hazırlanmaktadır.

Bir tablodan ilham alınarak yazılan roman, 1983’ten bu yana on binlerce (ayda ortalama (10-15 bin) satarak popülerliğini korur. Son yıllarda çok satanlar listesindedir.

Okunduğunda uzun süreli izler bırakan, mutlaka okunması gereken bir kitap ve aynı zamanda psikolojik çözümlemeler, eşsiz betimlemeler açısından çok doyurucu bir kitaptır.

Konusu: İşini kaybeden Rasim’in iş aradığı bir gün, eski arkadaşlarından biriyle karşılaşır ve ondan yardım ister. Arkadaşının müdürü olduğu işyerinde işe başlar. Burada dünyada yaşaması bile gereksiz görülen Raif Efendi ile tanışır. Bu yaşlı adam, hayatına kendi yön veremeyen başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdüren birisidir. Kendisine verilen sadece çevirileri titizlikle yapmaz angaryalara da ses çıkarmaz. Boş zamanlarında masasının çekmecesinde duran bir kitabı okur. Müdürün kendisine kızdığı an karaladığı kâğıdı gören Rasim, onun aslında görünen olmadığını anlar.

Raif Efendinin hastalanıp işe gelmediği günlerden birinde, yapılacak bir çevirinin ona ulaştırılması işine Rasim, gönüllü olur. Evinden içeri adımını atar atmaz onun Efendi’n içine kapanıklığının nedenini anlar. Tek geçim kaynağı olduğu bu kalabalık bir evde sürekli ezilmektedir. Kendisi çok hastadır. Bilerek hastalanmıştır.

Rasim’den iş yerindeki çekmecesinden eşyalarını getirmesini rica eder. Asıl olay da, Rasim’in çekmecedeki kara kaplı defteri bulup okumasıyla başlar. Okuduktan sonra defteri yakacağına dair Raif Efendi’ye söz verir. Hayatında gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anısı olmuştur o da bu günlüğüne aktarmıştır.

Raif, Havranlı içine kapanık melankolik, sessiz ve dış dünyaya uyum sağlayamamış, hayaller dünyasında gezen, tek dostu kitapları olan yalnız bir delikanlıdır. Babası bir sabun fabrikası işletmektedir. Mütareke yıllarıdır. Baba, savaş ortamından oğlunu kurtarmak için kokulu sabun yapımcılığını öğrensin diye onu Almanya’ya gönderir. Almanya’da bir pansiyona yerleşir ve bir sabun fabrikasında işe başlarsa da kısa zamanda fabrikaya uğramaz olur. Parkları, sergileri gezer. Bir gün, gazetede reklamını gördüğü bir sergiye gider ve bir oto portre tabloyla karşılaşır: Bu Kürk Mantolu Madonna’dır. Bu tablo onda daha önce hiç hissetmediği duygular uyandırır. O gün ve devamında serginin açılışından kapanışına kadar çok etkilendiği tabloyu seyreder. Tablodaki kadını hiç tanımamasına rağmen platonik olarak aşık olur. Tabloyu seyre daldığı günlerden birinde, yanına bir kadın gelir ve tabloyu birine benzetip benzetmediğini sorar. Raif Efendi utancından kafasını kaldırıp kadının yüzüne bakamadan onu annesine benzettiğini söylerken yalan söylemiştir.

Raif Efendi, sergide konuştuğu kadına dışarıda rastlar. Ertesi gün, onu tekrar görebilme umuduyla aynı yerde bekler. Görünce izler. Kadınının gittiği bir gece kulübüdür.

Kadın, keman çalıp şarkı söylemektedir. Kadın şarkıdan sonra gelip Raif Efendi’nin masasına oturur ve adının Maria Puder olduğunu, Kürk Mantolu Madonna’nın ise kendisinin oto portresi olduğunu ve kendi yaptığını söyler. Maria’nın Raif’e göre daha dominanttır. Kendisinin bir erkek gibi özgür yetiştiğini, canı ne isterse onu yaptığını hatta Raif’i de çok naif bulduğunu dile getirir. İkisi bu özellikleri sayesinde birbirlerini tamamlarlar. O günden sonra arasında sıkı arkadaşlık başlar.

Maria, Puder’in, her fırsatta ondan herhangi bir beklentisi olmaması gerektiğini, hiçbir erkeğe bağlanıp aşık olamadığını dile getirir ama Raif Efendi sırılsıklam aşıktır.

Her gün buluşup botanik parkları, sergileri, bahçeleri gezerler. Sonunda Maria da Raif Efendi’ye aşık olur. Fakat her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, onların mutluluklarının da bir sonu vardır. Bir gün Raif Efendi bir telgraf alır. Telgrafta babasının öldüğü, gelip fabrikanın başına geçmesi gerektiği yazılıdır. Raif Efendi, işlerini düzene soktuğunda Maria’yı yanına aldıracağını söyleyerek Türkiye’ye döner.

Bir süre mektuplaşırlar. Maria’dan gelen birdenbire mektuplar kesilir. Raif, bunu. Kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğine yorar, artık onun asla bitmeyecek olan kasvetli günleri başlar. Senelerce ondan habersiz yaşar ve eski içine kapanık haline geri döner.

Yıllar sonra İstanbul’da Maria’nın kuzeni ile karşılaşır. Yanında da küçük bir kız çocuğu vardır… Raif Efendi ilk defa kızıyla karşılaşmıştır ama kızı annesinin kuzeniyle beraber bir trenle uzaklaşmıştır… Rasim, defteri geri vermek için Raif Bey’in evine gider, ancak…

 

NOT: Geothe, bir kitabın iyi olup olmadığı ikinci kez okunmasında anlaşılır,” der bu sözün doğrulandı bir kitap.

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web