Zenginin mali zügürdün çenesini yorarmis…

Zenginlik paydasinda bütünlesme ‘ütopyasini’ söyle bir kenara birakirsak, paraya ulasma kanallarindaki ‘çilginliklar’ bildik bileli hep var olmustur.

Para refahi, refah saltanati, saltanat da, akil hayal almaz fantezileri ve ‘en’leri kovalar…

Zügürt çenesini yormaya devam eder…

Çok para kazanma sistematigi yolsuzlugu, yolsuzluk zügürt sayisinin; geceden mayalanmis hamurun legenden tasarcasina kabarmasina, zügürtlerin yoksulluk sinirlarinin civarlarinda ve veya altinda ve veya kiyisinda, kösesinde gezinmeye baslamasiyla…

Kiyamet kopmasa bile bu sonucu yaratanlarin tasi taragi toplayip köselerine çekilme zamanlarinin geldiginin birileri tarafindan anlatilmasi lazim.

Seçmenler iktidarlari, kendilerine daha iyi yasam kosullari yaratabilsin diye seçerler.

Yoksulluk kader degil… Dilencilik ise asla olmamali.

Allaha çok sükür ki; Kominist duvarlar yikildigindan beri, bizim gibi ‘sosyal adalet’ meraklilarina, ‘servet düsmani’ yaftasi vurulmuyor.

En azindan hafif yollu da olsa: “fukara edebiyati” yaptigimizi söyleyip, kalelerinin burçlarini korumus olmanin ‘ögle arasi uykusu’ gibi tatli rehavetini yasiyorlar.

Yasasinlar…

Simdilerde meydanlarda yeni bir ‘edebiyatçi’ boy göstermeye basladi…

Adi ‘Kemal’…

Öyle uzun boylu, dayivari yürüyen, karizmatik bir adem degil. Halim selim görünüslü, kararli bir tipe benziyor.

Takmis kafaya; “illa ben bu memlekette yoksullugu sonlandiracagim” diyor. “kimse yataga aç girmesin” istiyor…

Karsi daglardan yankilar:

“Atiyor…”

“Kaynagi yok…”

“CHP Yapamaz…”

Bu memlekette ne çok yoksul düsmani varmis da, biz görememisiz. Kimse: “Yahu kardesim, iki dönemdir AKP bu isin üstesinden gelemediyse, bu adamlara verin önümüzdeki dönemi, baktik olmuyor, degistiririz” diyen çikmiyor.

Kimse ülke gelismesin, büyümesin demiyor ki…

Isterseniz Karadenizi, Akdenize baglayan kanallar yapin. Kim istemez ki…

Iyi de kardescagizim, bu arada ‘yataga aç insan’ gönderme, sadakaya muhtaç edip, kendine el avuç açtirma bari…

Çok bir sey istemiyorum ki.

Türkiye’nin zenginlerinin çogalmasinin çetelesini kim tutuyorsa tutsun…

Ben ‘yoksul’ sayisinin azalmasi, hatta yok olmasini takip ederim. Zengin için, para babasi için kalem sallayacak elemanlar her zaman bulunur. Isin zor yani, sadakaya mahkum edilmis insanlarin sesi olabilmek.

CHP Iktidar olamaz diye fal bakmak is degil…

Yillardir siyaseti takip ederiz. CHP’nin bu seçim öncesinde oldugu kadar ayaklari yere saglam basan, insan odakli projelerle halkin önüne çiktigi baska bir seçim öncesini animsamiyorum.

Güdük demokrasimizin zorlamalarina ragmen, siyaseten bazi formüller bulunmus görünüyor. Basari sansi ise verilecek destekle dogru orantili.

Kimse sihirbaz degil…

AKP’ye iki dönemdir gösterilen tahammüllün bir dönem için Kiliçdaroglu ve ekibinden esirgenmemesinin bu ülkeye kaybet tirecigi bir sey olmadigi gibi, hazirlanan projelerin ‘sosyal devlet’ olgusuna katkisinin büyük olacagina inaniyorum.

Pesin yargilarla, “Bunlar yapamazlar, bunlar bu islerin altindan kalkamazlar” in karsi durusunu sergilemek, bir yerde, dokuz yil boyunca üretilen kayda deger olumsuzluklari görememekle…

Ya da bilerek o bahtsizliklara ortak olmakla esdegerdedir…

Halkin iradesinin sandiga, sandigin iradesinin adil olmayan bir biçimde parlementoya tasinmasina sunun surasinda bir buçuk ay kaldi. O zamana kadar bazi taslarin yerli yerine oturacagini zannediyorum.

Volümü yükseltme, gerilimi tirmandirma, yeni karlamalar, yeni iftiralara herkes hazirlikli olmali.

Her türlü oyunun bozulmasinin bir tek yolu; “Halkin, ayirim yapilmadan kendisini içinde bulabilecegi olusumlara omuz vermesinden geçer.”

Yeni CHP’yi incelerken, kisiler ve örgüt yapilari hakkinda yanli analizler yapmadik. Bir partinin ‘yeni’ kimliginin kilcal damarlara kadar islemesi öyle sanildigi gibi birkaç ay içerisinde olup bitecek bir sey degil.

Unutmayin ki…

Bir kisinin ürünü olan AKP; parti olmayi ancak iktidarlari sürecinde tamamlayabilmistir.

‘Devamli muhalefet’, parti olamamanin en büyük handikapidir…

CHP’liler bunu benden çok daha iyi biliyorlar.