Büyük Torbalı

Geleceğe merak geçmişe özlem

 “Yıllar geçmedi, yıllar eskidi.

Dokunduğum yerde kalıyor.

Yaşlı bir kelebek gibi…

EDİP CANSEVER           

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Geleceğe merak geçmişe özlem
Atiye Tumuklu( atiyetumuklu@buyuktorbali.com )
108 Görüntüleme
25 Temmuz 2016 - 9:37
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

                  

1.İnsan, kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında elindekinin gerçek değerini kavrar. Daha sıkı sarılır.  En önemlisi o an ki kadar hiçbir zaman sevmez.

  1. Hayat dilimler halindedir. İnsanoğluysa bu dilimli hayatı teşekkür etmeden alır. Değerini bilmeksizin gelişi güzel kullanır. Farkında olmaksızın elden kaçırır.
  2. Her ne kadar kediyi merak öldürür dense de merak öğrenmekten doğar. Bu insanları araştırmaya yönlendirip gelişmeye yönlendirir. Kişinin araştırıp gelişmesiyle toplumların uygarlık düzeyi yükselir. Ama bir ortak merak vardır ki araştırma geliştirmeden uzaktır. Bu yaşanmadan bilinmeyecek geleceğe duyulan meraktır. Bu aşamada şarlatan taifesinden falcı büyücüler devreye girer. Durgun kafalar bulanır.
  3. Her insanın, yaşarken değerini bilemediği, hiçe saydığı zamanları olur. Kimi basamakları yaşamadan, hızla geçmeyi arzular. Sürecin istem dışı çalışmayacağını bilerekten çocukluğunu yaşamadan büyük olmayı ister. Hele baskıcı bastırıcı bir aile ortamı varsa. Oysa insanın en mutlu olduğu ve olacağı dönem bu çocukluk dönemidir. Bir zaman gelir ki yaşanmışların arasına sokulan yaşanmadan atlanılanlar için hayıflanmalar başlar. Bunun adıgeçmişe duyulan özlemdir. Geçmişin geri gelmeyeceği bilerekten anımsama ve özlemenin edebi ve romantik adı nostaljidir.

Bunlar olmasa bile geçmiş zamanın bir yerine sıkışmış kalmışlar, yüreğe acı gibi sapladığındaysa olay tersine işler. Gözler, yaşarken değeri bilinmemiş, atlanmış yaşlara,“şimdiki aklım olsaydılara”çevrilir. Bunların arasında delikanlılık çağı, özellikle de yeniden yaşamak istediği çocukluk günleri yer alır. Bu geriye dönük yaşlardaki en basit olaylar devleşir.  Kel, sırma saçlı; kör, badem gözlü olur. Geri gelmezler farklı anlam kazanır.

Yinelenmesi olanaksızları, bilenlerin azlığından abart abartabildiğin, ballandır, ballandırabildiğin kadar. “At martini de bre Hasan, dağlar inlesin,”şarkısı bu dönemindir.

Bunların hepsi yaşlığın göstergesi olsa da çocukluğunu anımsamak hiç kötü değildir. Hele yaşını başını aldıktan sonra tekrar eline geçirme olanağı sözde sunulsa bile…

Öğretmenliğimin ortalarından sona giden bir zamandı.  Mevsim ilkbaharın yaza döndüğü sıcak günler. Okulların kapanmasına az bir zaman kalmış. Sınıfta bastırdığım soruları dağıtmış, Türkçe dersinden son yazılıyı yapmaktayım. Biraz olsun serinlik gelsin diye camları açmış bir sürahi dolu suyu öğrencilerin, içmesi için yanıma koymuşum. Kendimce öğrenci konforunu sağlamış oluyorum. Sorularınım metnini dışarıdan aldığımdan kopya olayı olmaz. Bilen, ilgi kuran, düşünen anca… Bende kadı ana gibi kürsüde. İlgilerini dağıtmamak için aralarda fırdöndü olmuyorum. Sınavın bir zamanında orta sıralarda oturan iri kara gözlü bir kız yazmayı bıraktı. Gözlerini bana dikti. Hayran hayran bakmaya koyuldu. Orta yaşlara merdiven dayamış birinde hayran olacak ne vardı ki. Bu bakışlardan rahatsızlık duymadım ama nedenin de merak ettim. Sürenin azaldığını sınıfla birlik kıza duyurdum. Tınlamadı. Yanına gittim. Yüz hareketimle ne istediğini sordum.

“Öğretmenim, şu anda yerinizde olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum. Özenilecek bir hayatınız var. Okumuşsunuz, aileniz olmuş. Maaşınız tıkır tıkır. Eviniz arabanız… Ders çalışmak zorunluluğunuz yok. Hayatlarımızı değiştirelim mi.” dedi. O güne kadar böyle bir şeyi hiç düşünmemiştim. Güldüm.

“Yolunu biliyorsan seve seve. Ben, dünden razıyım,” dedim.

Yalanı dolanı olmayan, yalakalıktan uzak bu kız, dersle ilgili, özümü severdi. Ama o an hazır, ne olduğu belli geleceğe balıklama dalan kocaman bir aptaldı,

Öyle bir değişim olmazdı. Olduğunu bir an düşünüldüğünde kimin zararlı çıkacağından haberi yoktu. Yaşanmadan atılan onca yıl. Gideceği belli yer. Bilinen yaşanmışlık… Sahip olduklarımsa benim yaşıma geldiğinde onun da olacaklarıydı.

Bense geriye dönüş mucizesiyle özlem duyduğum yılları yeniden yaşayacaktım. Bu geri dönüşte neler yapmazdım ki… İçinde pişmanlığın olmayacağı farklı bir geleceğim olurdu. Bütün bunlar ders çalışmak içinse kafama boynuzları taktığım gibi sokaklarda “mömö” diye dolaşan inek bile olurdum.

Ama insanoğlu, günü günde değerlendirmek yerine gözümüzü, ileride olacaklara, nasıl yaşanacağını bilmediği “GELECEĞİNE MERAK” duyarak, geçmişte yapamadıklarına hayıflanmakla “GEÇMİŞE ÖZLEM”LE geçirecek Oysa yaşam denilen süreç, aynen şairin aşağıdaki dörtlükte dediği gibidir.

Ömür dediğin üç gündür.

Dün geldi geçti yarınsa meçhuldür.

O halde ömür dediğin bir gündür

O da bu gündür HASAN EL BASRİ

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web