Geçtiğimiz günlerde Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde, okullarda karşılaşmak istemediğimiz talihsiz bir olayla karşılaştık. Yaşanan olayın ayrıntıları ve ses kaydı muhabir arkadaşımız tarafından ele geçirilince haberi manşetten verdik. Haberin ardından gazetemiz velilerin baskınına uğradı. Kimileri çocuğumun bu konuyla alakası yok dedi. Kimileri ise çocuklarımızın psikolojisi bozuldu dedi. Okulda sıkıntı yaşayan öğrenciler ilk önce okul idaresine ve sınıf öğretmenlerine konuyu bildiriyorlar. Öğretmenlerden gerekli desteği göremeyen öğrenciler gazetecilere ulaşıyor. Okul yönetiminin şikâyet eden öğrencilere uyguladığı baskı ise apayrı bir trajedi konusu. Mağdur edilen öğrencilere okul yönetimi neden baskı uygular hiç anlam veremiyorum. Aslında bu konuyu köşede irdelemek istemiyordum ama Okul Müdürü Hüseyin Şimşek haberi yapan muhabiri okula davet ediyor ve odasında muhabiri bir güzel haşlıyor. Haberin yalan olduğunu, böyle bir şikâyetin olmadığını ve en önemlisi neden kendilerine sormadığımızı söyleyerek yüksek sesle azarlamış. Kaymakam Bey sizi azarladı mı bilmiyorum, böyle bir konunun mevzu olduğu okulda seneye yönetim değişmeli. İstersen beni de davet et, azarlamaya kalk, ayrıca şikâyet eden öğrencilerden birisi mağdur edilmek istenirse zaten ben sizi ziyarete geleceğim.

Şimdi merak edilen en büyük konu ise haraç alma teşebbüsünde bulunan mı yoksa verecek olan mı mağdur edilecek esas mesele bu. Okul idarecilerinin sadece sınıflarda değil okul bahçesi ve dışarıda da gözetimi elden bırakmaması gerekir.

ÖVÜNÇ DEMİR PARTİSİ İÇİN ÇABALIYOR

Cumartesi günü Ayrancılar da birkaç esnaf ziyaretinde bulundum. Tabi her ne kadar ben konuyu siyasetten açmasam da konu dönüp dolaşıp siyasete geliyordu. Partilerin 7 Haziran da aldıkları oy oranlarının değişmeyeceği ve yine koalisyon oluşacağını söyleyen olduğu gibi tek başına iktidarın kurulacağını söyleyenlerde vardı. İki aylık bir süreç kestirmek zordur, günümüzde siyasete etki edecek her türlü oyunlar oynanıyor. Torbalı’da partiler geçtiğimiz yıllarda göstermiş olduğu performansı nedense bir türlü gösteremiyor. Partiler 7 Haziran da göstermiş olduğu performansı ekonomik anlamda 1 Kasım için haliyle gösteremiyor, oldukça yıprandılar. Kısacası Ayrancılar da her nereye gittiysem Övünç Demir ismine rastladım, Çarşamba günü CHP Milletvekili Tacettin Bayır ile Ayrancılar’ı gezen Demir hala konuşuluyor. Tacettin Bayır ile birlikte İzmir’e giden Demir, Selin Sayek Böke, Tacettin Bayır ve CHP İzmir İl Başkanı Bedri Serter ile birlikte çay içip istişare ettiklerini öğrendim. Bu samimiyet ve sohbet bu havada gidecek olursa Övünç Demir ilerleyen yıllarda parti içerisinde söz sahibi olmaması işten değil. Delege seçimlerinden çıkan sonuca aldırış etmeden, kızmadan darılmadan partisine oy toplamak adına çalışmalar yürütmesi takdire şayan. Övünç Demir’in İzmir’de böyle bir lobisi varsa Ankara’da genel merkezde nasıl bir pozisyonu var merak konusu.

GÖLLÜCE HALKININ YAŞADIĞI TEREDDÜT NE OLACAK

İlçemizin en mahrumiyet bölgesi neresi diye bir anket yapılsa hiç kimse tereddüt etmeden Göllüce der. Göllüce de gençler akşamları sokak lambasının altında sohbet eder nedeni ise Göllüce’de bir tane kahvehane olmasıdır. Göllüce’de evlerin tüm duvarlarında sprey boya ile yazılar yazar, Göllüce’ye bakarak ülkenin durumuna karar verecek olursak her an darbe oldu olacak havası vardır. 1980’den kalma alışkanlık halen devam etmektedir. Göllüce’de sorunlar hiç bitmez, şimdilerde ise başları büyük dertte. Yıllardır hayvan otlattıkları hazine arazisi olan meralar ile büyük sıkıntılar yaşanıyor. 15 bin dönümlük araziyi yıllardır kullanarak 10 bin baş hayvan besleyen Göllüce sakinlerinin hayvancılık serüveni her an bitebilir. Göllüce sakinleri siyasetçileri gezerek derdine derman ararken diğer yandan ise ülkenin en iyi avukatları ile iletişim kurmaktalar. Bergama, Soma ve Ödemiş’te hazine arazilerinde siyanürlü altın aramak isteyen şirketlerle mücadele eden ve başarı sağlayan avukatlar ile konuyu görüşerek çözüm arıyorlar. Bu kadar basit olmamalı 1970’li yıllarda araziyi kullandıklarına dair ödedikleri makbuz ve evraklar ellerinde. Torbalı’da sivil toplum kuruluşları Göllüce’deki bu duruma dur demek adına harekete geçmeli. Köylülere destek vermeli. Göllüce, halkı eğer ki meradan faydalanamayacak ise hayata tutunmak için başka bir sektöre el atmalıdırlar. 1 Kasım seçimlerinden sonra Göllüce halkının yanında durarak hem Göllüceli vatandaşlarımıza destek verelim. Hem de Torbalı’da birlik beraberliğin nasıl olduğunu herkese göstermiş olalım.