1050 rakimindan (bir yerin denizden yüksekligi) geldim geleli sicaklardan hiç keyfim yok. Gündüzleri disari çikamaz oldum. Sicaklar yaslilar için büyük bir sorun. Bir köse yazisina baslamak bile zor. Artik evler, dünya futbol sampiyonasiyla senlendi. Günde alti saate varan maçlar izleniyor. Belki çogu vatandas daha iyi görüntü almak için borçlanarak televizyonu bile degistirdi. Hanimlarla kavgalar çoktan basladi. Maçlari izlemek için önceden hazirlanan programlar dahi iptal edildi.Futbol, artik günümüzde en begenilen bir spor dali oldu. Ayni zamanda endüstrisi bile olustu. Siyasiler bile, hangi ilimizde, atip tutuyorsa, o ilin spor takiminin boyun atkisini boyunlarina doluyorlar. Yazimiza, böyle bir giris yaptiktan sonra, gelelim Nelson Mandela ve ülkesi Güney Afrika’ya. Aç susuz insanlarin memleketinde yine beyazlar, futbolla at kosturup, futbol senligi yapiyorlar. Ne güzel degil mi (!)? Güney Afrika, her seyden önce toplumsal ve ekonomik sorunlarla bogusan bir ülke. Sömürgeciligin 500 yillik tarihinde yikici mirasin yogunlastigi bir cografya. Her 5 kisiden biri AIDS HASTASI. En zengin, yer alti zenginlik kaynaklarina sahip olmalarina ragmen, halen toplumsal zenginligi beyazlar denetliyor. %25’e varan issizlik, açlik ve yoksulluklarini futbol sevinci ile gülen yüzler üstünü örtüyor. Milyonlarca insan ile dalga geçiliyor, ekmeksiz oyun oynaniyor. Güney
Afrika’nin nüfusu 49 milyon. 9 Kentte yapilan statlar ise 500.000 seyirci aliyor. Maçlar bittikten sonra G.Afrika’nin emekçi halki stat mi yiyecek acaba?(!)
“Dünya kupasi, coskulu bir festival mi, uluslar arasi fuar mi? Renklerin kardesligi mi, yoksa imajlarin çatismasi mi? Sanatsal bir haz mi, yoksa makinelesmis bedenlerin ritmik hareketleri mi? Kapitalizmin yikintilarini örttügü, boyali yüzlerden birisi Dünya Kupasi. Elbette futbol oynanmali bende bu sporu seviyorum ama bir sömürü araci ve uyusturucu olarak kullanildiginda karsiyim. Portekizli diktatör General, ANTONIO Salazar ne demisti: “Futbol olmasaydi, ben ülkeyi yönetemezdim.”
 Dünya Kupasi sanki VUVUZELAlarla bütünlesti. Biz burada maçlari seyrederken rahatsiz oluyoruz, stattakiler ne yapiyor bilemiyorum. Bu çalgilari bir vatandas yorumlamis. “Sanki tüm stat yelleniyormus gibi ses gelmesine vesile oluyormus”
Nelson Mandela gelince; yalniz beyazlarin parlamentosundan çikan kanunla önce 5 yil daha sonra G.Afrika beyaz hükümetini devirmek için gizli plan yaptigi gerekçesiyle ömür boyu hapis cezasina çarptirildi. Irk ayrimina karsi mücadele eden Afrikali siyahlarin simge ve sembolü oldu. 27 yil hapis yatti. 71 yasinda, G.Afrika’nin ilk siyah devlet baskani oldu. Mandela’ya 1962 yilinda LENIN
Baris ödülü verildi. Ayrica 100 den fazla baris ve insan haklari ödüllerini aldi. Türkiye’nin ATATURK ve baris ödülünü reddetmisti. Gerekçesi de söyleydi. “Ödülü Atatürk adindan degil, daha öncesinde Kenan Evren’e verildigi için ve Türkiye’nin insan haklarina  saygili bir ülke olmadigi için.”
N.Mandela’ya anasindan dogduguna pisman edenler, ülkesinde futbol senligi yapiyorlar. Avukat Mandela simdi emekli. O da kapitalizme dokunamadi. G.Afrika’da kapitalizme dokunmadan bu ekmeksiz oyunlar daha çok oynanir!..
Kendi ülkemizdeki futbol maçlarini özgürce izletmeyenler ,dünya kupasini her gün 6 saat nasil oluyor da karsiliksiz izletiyorlar? Demek ki istenirse parasiz futbol  maçi izleme olabiliyormus. Ben de buradan parali futbola hayir diyorum. Parasiz egitime, parasiz sagliga, bir de parasiz futbol ekliyorum. Bunlarin gerçeklesmesi için omuz omuza olmanin bilinciyle söylüyorum. Bu yil ülkemizde Bursaspor ezberleri bozdu. Torbalispor’da ezber bozacakti olmadi. Bana sorarsaniz kim dünya sampiyonu olacak, benim favorim URUGUAY, futbol elestirmeni degilim ama ben ezilenden yanayim.
 “Hayat, felaket, yalnizlik, yüzüstü birakilmislik, yoksulluk kendine göre kahramanlari olan savas alanlaridir.” (Victor HUGO)