Bütün eserleri sanattan anladığım kadarıyla inceledim. Sergiyle ilgili izlenimlerime gelince; kadının saç telinden etkilenenler için fazla açık. Kadının ayak bileğini görünce aklı başka yerlere giden ahlaksızlar için fazla erotik. Kadın vücut hatlarının bel altı çağrışımlar uyandırdığı görmemişler için +18. Namusu bacak arasında arayanlar için ar, edep, iffet, namus kalmamış. Ama… kadın erkek eşitliğini savunanlar için muazzam. Kadının her türlü özgürlüğe layık olduğunu ve istediği saatlerde dışarı çıkabileceğini düşünenler için kusursuz. Kadının bir sanat eseri olduğunu düşünenler ve istediğini giyebileceğini savunanlar için fevkalade. Kadının kahkaha atabileceğini savunanlar için umut dolu. Kadının vücut güzelliklerinden ziyade ruh güzelliğinin de değerli olduğunu savunanlar için görülmeye değer bir sergi. Benim içinse ben tabloların önünde bir fotoğraf çekinip sırtımı sanata yasladım şeklinde bir paylaşım yaptım. Çoğu kişi sanat olarak tabloları düşündü. Oysa en büyük sanat kadındır.
RUHİ BOZ’DAN ATATÜRK HASSASİYETİ

Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama birbirimize saygı duymak zorundayız. Mesela benim Sultan Abdülhamit’i sevmediğim gibi, onu sevenlerde Atatürk’ü sevmeyebilir. Ama kimse kimseye sevmediği için, düşünceleri örtüşmediği için hakaret edemez. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili hakarete varan söylemler toplumun vicdanını sızlatırken bununla ilgili önceki gün çok anlamlı bir paylaşım dikkatimi çekti. Foto Moda’nın milliyetçi kimliğiyle tanıdığımız sahibi Ruhi Boz, işyerinin kapısına 5816 nolu yasa gereği Atatürk’e hakaret etmek suçtur ve cezası vardır yazılı bir afiş yapıştırmış. Gençliği cephelerde savaşarak geçmiş, cumhurbaşkanlığı döneminde reformlar, inkılaplar yaparak Cumhuriyetimizin temellerini sağlamlaştıran Başkomutan Atatürk’ü anlatmak ve anlamak hepimizin görevidir. Abdülhamit’i yine sevin, bunu önlemeye kimsenin hakkı yok ama Atatürk bu ülkenin omurgasıdır. Ruhi Boz gibi esnaflarımızın çoğalması dileğiyle.
ŞEHİR İÇLERİNE DURAK LAZIM

Torbalı’nın yıllardır en büyük sorunlarının başında hiç şüphesiz şehir içi ulaşımı geliyor. İlçenin yerleşim alanları her geçen gün büyüyor ama ulaşım güzergahı düzenlemeleriyle ilgili nedense çok az çalışma yapılıyor. Geçen gün akşam 7 gibi eski garajın ordan bir şehir içi dolmuşuna bindim. Dolmuş belediye meydanına gelmeden doldu. Hatta o kadar dolduki Ertuğrul 4 yoldan sonra yolcu almamaya başladı. Yol kenarındaki vatandaşlar mecburen bir sonraki dolmuşu beklemek zorunda kaldılar.
Dikkatimi çeken bir diğer konu ise dolmuşun durak kuralına uymamasıydı. Zaman zaman yolun ortasında bile durup yolcu aldı. Sanırım bazı şoförlerin yolcu duraklarının neden yapıldığından haberi yok. Şehir içi trafiğini daha da kötü bir duruma gelmesine sebep olan bu durumla ilgili şoförlerin bilgilendirilmesi gerekiyor
Armağan’ın talihsizliği ne olacak?

Armağan Uzun. Berberdi, sesinin güzel olduğunu düşünüp Popstar’a katıldı. Bülent Ersoy’la evlendi. Ünlendi, işleri yolunda.
Hanife. Aradığı aşkı Torbalı’da bulamayacağını düşündü. Evlilik programlarına katıldı. Evlenemedi ama magazincilerin dikkatini çekmeyi başardı. Hiç bir şey yapamadığı zamanlarda başını açıyor, bu günlerce konuşulmasına neden oluyor. Cesur Turgay; gençlik yıllarında bazı kötü alışkanlıklar edinse de spor sayesinde kurtuldu. Mahmut Tuncer showa katıldı. Uluslararası dövüş müsabakalarına katıldı. Herkesçe tanınıyor. Toprak Kardeşler. Yeteneksizsiniz, O Ses Türkiye derken şöhret basamaklarını tırmandılar. Konserden konsere davet ediliyorlar. Torbalı’dan televizyona çıkan kim varsa bir şeyleri başardı. Ama Armağan Akıskalıoğlu talihsizliğini bir türlü yenemedi. Evlilik programları, diziler, ajanslara gitse bile felek yüzüne gülmedi. Şuan belediye kafelerinde garsonluk yapıyor. Tabiki çalışması mücadelesi taktir edilecek bir şey ama Armağan’ın artık turnayı gözünden vurması gerektiğini düşünüyorum. Kamuoyu bu konuda Armağan Akıskalıoğlu’na destek olursa inanıyorum ki bir yerlere gelecek.