İNSANLARIN tüm yaşamları boyunca, yaratılan en değerli varlık olma özelliğinin bilinç ve şuuru ile önce kendisini ve tüm insanları sevmesi ve ilişkilerinin her türlüsünü göğüsleyebilecek davranışları sergileyerek düşünce üretme yeteneklerine sahip olması erdem sahibi olabilmenin önemli bir göstergesidir.
Yaşamımızda iyi veya kötü gördüğümüz her türlü olgunun oluşması sadece insan aklının bir ürünüdür. İnsanlar, yaşamlarında kendi yarattıkları birçok zıtlıklar içinde boğuşarak hayatlarını sürdürürler.
Akıl, düşünce, sevgi ve duygular insana bahşedilmiş Yaradan’ın bir lütfüdür. İnsan, sosyal bir varlıktır ve sosyal ilişkilerde sadece insanlara mahsustur. Her insanın sosyal ilişkiler içinde hayatın bazı gerçekleri ile yüz yüze gelmesi hem hakkıdır hem de zorunluluğudur.
İşte tam bu noktada, maalesef insanlarımızın çoğunluğa varan bir kesimi, doğru sandıkları karanlık yollarda yürürken bir kesimi de doğru olan aydınlık yolda yürümeyi tercih eder veya etmek zorunda bırakılırlar.
Zorlandığımızın, aldatıldığımızın, bilemediğimizin farkında olmadan karşımızda olanlarla ve bize uymayanlarla anlamsız mücadeleler içine gireriz.
Erdem sahibi olan veya erdemi hedefleyenlerimiz, bu anlamsız mücadele içine girmekten imtina etmeyi ve her sorunun hallini vakar içinde karşılayarak zaman içinde üstesinden gelmeyi başarırlar veya başarma iradelerini ortaya koyarlar.
Erdemli insan kesin bilmediği ve ya biliyorum sandığı olay ve kişiler hakkında fikir yürütmeyen insandır. Suizan yapmayan insandır. Erdemli insan varsayımlarla hareket etmez. Gözleri ile gördüğü kulakları ile duyduğunu vakar içinde akıl süzgecinden geçirip fikir yürüten ve yorum yapan insandır.
‘Ben olsam bunu böyle yapardım, öyleyse o da bunu yapmıştır’ varsayımları ile duygularına kapılıp, nefsine aldanarak erdem sahibi insanlar çarpık fikirler üretmez.
Kısacası erdem sahibi insan ahkâm kesmez.
Dönüşü olmayan bir yolculuk içinde olduğunu erdem sahibi insan bilir ve yolunu seçerken insanlık değerlerini gözardı etmez. Erdemli insanlar, susarak kazandığı değerleri konuşarak harcama lüksü olmadığının bilincindedirler. Erdemli insanlar, nefsin şeytan sofrasında oturmayıp iradenin rahmeti ile ıslanmayı tercih ederler.
Necip Fazıl üstadın anlatımıyla erdemlilik, insan ruhuna Allah’ın bahşettiği bir nimetidir. Vakar ve kibir arasındaki çok ince bir çizgiyi görebilen insandır. Erdemli insan sahip olduklarının kendisine verilmiş bir emanet olduğu bilincini taşıyan insandır. Erdemli insan şeytan olan nefsine ve şeytanın uşağı kibire teslim olmayan insandır. Erdemli insan, kendini önce kendi iç dünyasında sonra da sosyal dünyasında özgür hissedebilen insandır.
Özgürlük, yiğitlik, dürüstlük gibi hamaset söylemlerin duygusallaştırıldığı bir alan değildir. Bir insan özgür olmayı istiyor ve özgürlüğü savunuyorsa önce kendi kafasında hapsettiklerini serbest bırakmalıdır.
Erdemli insan karar aşamasında acaba demeyen, eylemden sonrada keşke demeden vicdan rahatlığı olan insandır. Erdemli insan önce kendine karşı sorumludur. Erdemli insan insanı karşılıksız sevendir.
Erdemli insanlar, ürettikleri fikirler ve yaptıkları eylemler ile toplumun gelişip güzelleşmesine, birlik ve beraberlik içinde mutlu yaşam kurmalarına hizmet ederler.
Allah’tan dileğim ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün kılan erdem sahibi insanların halkımıza örnek ve önder olmalarıdır. Erdemli insanlar kendilerini efendi değil, halkının hizmetkârı olarak görebilen insanlardır.
Allah’a emanet olunuz