ÇOCUKLUĞUMUN bir bölümü İzmir-Gültepede geçti. Torbalı’daki mazimiz 86’larda başladı. Torbalı’nın suyuna, havasına, şekline, şimaline alışmak zordur sevgili dostlar. Fakat birde alıştın mı kopamazsın bu ilçeden, bağımlılık yapar. Diğer ilçelere gittiğin zaman sana ağır gelir ve bir an önce geri dönmek istersin ilçene. O nedenle bu bağımlılığı olan herkesin ortak sloganıdır “Sevdamız Torbalı”.
Konuyu fazla uzatmadan meselenin aslına dönelim hep beraber. Geçtiğimiz gün arkadaşımızın bir eğlencesi vardı. Bende katıldım davet icabı bu geceye. Masalar doluydu ve içerisi tıklım tıklımdı. Hemen girişteki masada iki kişi oturuyordu sıvıştım yanlarındaki sandalyeye. Kafaları sanki hafif cilalı gibiydi. Tatlı bir tartışma vardı aralarında. Bayan yüksek sesle karşısındaki Bey’e “hop, ben İzmirliyim” dedi. Tabi bende trene bakar gibi onları seyrediyorum. Kadın birden,“sen İzmirli’nin ne demek olduğunu bilir misin” dedi. Adam “neymiş söyle de bilelim” dedi. Kadın kendini beğenmiş bir tavır içinde,“İzmirli dendiğinde aklımıza ne gelir? Körfez kokusu nedir bilirmisin sen? Hilton’un yapıldığı tarihi hatırlar mısın sen? Tam 35 ve 35 buçuk kavramları sana bir şey ifade ediyor mu” dedi. “Gevrek, çiğdem, domat, nohut gibi kavramlar kullanıyorsan, boyoz kelimesi sana bir şey ifade ediyor mu? Arap saçı, turp otu, ebegümeci, deniz börülcesi nedir biliyorsan, konuşurken arada bir diliniz, siz istemesenizde geliyom, gidiyom, gelcen, yapcan, etcen şeklinde sürtebiliyorsa. Gördüğünüz her gökdeleni Hilton’la kıyaslayabiliyorsanız, elinizde Hasan Tahsin anıtının yada Atatürk anıtının yanında çekilmiş bir fotoğraf varsa, Churchill’de çay içtim diyorsan sen İzmirlisin demektir oğlum” dedi. Tabi ben ağzımı açmış onları dinlemeye çaktırmadan devam ediyorum. Adam “vay be, İzmirli olmak çok zormuş” dedi. “Peki, sen Anadoluyu bilirmisin? Yok yok sen şimdi bilmezsin Anadoluyu hem İzmir’in kaygan taşlarında yürümüşsün nerden bileceksin ki? Ben sana şimdi Anadolu şiirini okuyacağım iyi dinle” dedi.
Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun?
Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin, dünyalarında,
Kalmışım bir başıma
Bir başıma ve uzak
Biliyor musun?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar haydutlar,
Haraç salmış üstüme
Ne İskender takmışım
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler gölgesiz!
Selam etmişim dostuna
Ve dayatmışım…
Görüyor musun?
O kadar güzel okuyorki şiiri ben bile etkisinde kaldım. Karşısındaki kadında şaşırmış sanki kendini Yunanlı gibi hisseder gibi bir hal içinde. Adam durmuyor şiiri iştahlı bir şekilde okumaya devam etti.
Nasıl severim bir bilsen
Köroğluyu
Karacaoğlanı,
Meçhul askeri
Sonra Pir Sultan ve Bedrettini
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda
Bir bilsen, onlar beni nasıl seversin dedi
Bir bilsen Urfa’da kurşun atanı
Öyle yakma kendini
öylemahsun öyle garip…
Anlıyormusun? dedi.
Şiirini bitirdi suskun bir şekilde hiç konuşmadı. Sonra bana döndü,“Hemşerim sen nerelisin” dedi. Ben şaşkın bir şekilde kendi kendime dedim biri İzmirliyi anlattı diğeri Anadolu’yu ben ne demeliyim. Sonra düşündüm ki İzmirde, Anadoluda her yer bizim havaya gerek yok dedim. “Ben Türkiyeliyim” dedim güzel insan. Türkiyeli….