Karakuyu’da yillik dolum kapasitesi 12 bin ton olan Dogari, tüketicinin güvenle bal tüketmesi amaciyla toplanan ballari analiz ettirip analiz raporlarini internet sitesinde yayinliyor

TORBALI Karakuyu mevkiinde faaliyet gösteren Dogari Bal firmasi, tüketicilerine ballarini akredite olan bir laboratuarda analiz ettirerek sunuyor. Analiz raporlarini internet sitesinde de yayinlayan Dogari, bu sayede güven duygusunu da pekistiriyor. 5 bin metrekaresi kapali olmak üzere 17 bin metrekarelik alana sahip isletmede, Izmir, Aydin, Milas, Dalaman gibi bölgelerden toplanan ve yillik dolum kapasitesi 12 bin ton olan ballarin yüzde 50’sini Almanya, Ispanya ve Italya gibi ülkelere ihraç eden Dogari, Amerika ile de görüsmelerini, sürdürüyor.
Sirketin kurucusu ve Yönetim Kurulu Baskani Süleyman Abbak, 1979 yilinda amatör olarak aricilik isine girdi. 1981 yilinda 850 kovana ulasan Abbak ailesi, üreticiligi ilerletti. 1983 yilinda kendi firmasini kurdu. Aricilik ve balcilik sektörünün temel prensiplerini ögrendikten sonra islerini ihracatçi firmalara tedarikçilikle devam ettirdi. Daha sonra ticarete yönelen Abbak’lar, 1989 yilinda ihracata basladi. 1990 yilinda pazarini artirmak için Izmir Gida Çarsisi’nda tesisini ve analiz laboratuarini hizmete soktu. Yerlesik bir alanda faaliyet göstermek ve kapasitesini daha da artirmak isteyen Abbak, 2001 yilinda Karakuyu mevkiinde kendi tesislerine yerlesti. Abbak, Dogari markasiyla 2008 yilinda perakende sektörüne girdi.
BALA SEKER KOYMAM DIYEN YALAN SÖYLER

ARICILIKTA ‘bala seker ilavesi yapmiyorum’ diyenlerin yalan söyledigini ileri süren Süleyman Abbak, mevsimine ve miktarina göre bala seker konuldugunu açikladi. Bala daha çok soguk havalarda seker takviyesi yapildigini belirten Abbak, “Bu dönem, asker denilen arilarin üreme mevsimi. Bir kovanda 5 bin ari oldugunu varsayarsak, üreme döneminde bu sayi 2030 bine çikiyor. Bu mevsimde dünyaya yeni gelen arilar yasamak için her canli gibi besine ihtiyaç duyuyor ve kovandaki mali tüketiyor. Bu nedenle bu mevsimde bala seker takviyesi yapilmasi normaldir. Seker koymuyorum diyen yalan söyler. Ancak bal sezonunda verilmemesi gerekir” dedi.

KARAKOVAN SUZME BALI DIYE BIR SEY OLMAZ

SEKTÖRUN en büyük sorununun tüketicinin bali tanimamasi oldugunu belirten Mustafa Abbak, farkli bilgilerin tüketicinin kafasini karistirdigini söyledi. Son zamanlarda televizyon programlarinda promosyon usulü satisi yapilan ballarin gerçek bal olmadigi kanisinda oldugunu söyleyen Abbak, “Bu bir satis yöntemi. Tüketiciye direkt ulasmak için dogru bir yol izliyorlar. Ancak bilgilendirmede sorun oluyor. Karakovan diye satilan baldan süzme bal çikmaz. Tüketiciyi kandirarak pazarlamayi oturtmuslar” dedi. Bal konusunda yeterli bilgisi olmayan vatandaslara yönelik BalDer’in ISKA ile ortak bir çalismasi oldugunu, kendilerinin de bu hizmete sponsor oldugunu belirten Mustafa Abbak, “Balin tanitimi ve tüketiciyi bilinçlendirmeye yönelik çalismalar yürütülecek”

RAPOR INTERNET SITESINDE YAYINLANIYOR

BALIN rengine, kokusuna ve tadina bakarak gerçek bal olup olmadigini anlamanin imkansiz oldugunu, laboratuar ortaminda analiz yapilmasini gerektigini belirten yetkililer, bu konuya özellikle dikkat çekiyor. Dogari, balda güven duygusuna dikkat çekmek için ürünlerini alan müsterilerine, ürünün uluslararasi akredite bir laboratuar güvencesindeki analiz raporunu veriyor. Ayni rapora tüketicilerin firmanin internet sitesi olan www.dogari.com.tr adresinden ulasabilecegini belirten Mustafa Abbak, “Balimizin kalitesini iddia etmiyoruz, ispat ediyoruz” dedi.

IHRACATTA HEDEF AMERIKA

ALMANYA, Ispanya ve Italya gibi ülkelere ihracat yapan Dogari, önümüzdeki yil Pazar agini genisletmeyi ve Amerika’ya da bal ihraç etmeyi hedefliyor. Uretimin yüzde 50’sinin ihracat oldugunu anlatan Süleyman Abbak, bu isin arz talep meselesi oldugunu, üretime ve ihtiyaca göre ihracat rakamlarinin degistigini söyledi. Dogari Genel Müdürü Mustafa Abbak ise, 2002 yilinda üretimin yüzde 80’inin ihraç edildigini belirterek, “O dönemde Avrupa Çin’den bal almiyordu ve Türkiye’de bal üretimi çok fazlaydi. Bu sayede balcilarin ihracat rakami bir hayli artti. O dönem tabiri yerindeyse bal tutan parmagini yaladi ve bal altin çagini yasadi” dedi.