“Açiz, ekmek bulamiyoruz” diye bagiran köylülere, “Ekmek bulamiyorsaniz pasta yiyin” seklinde cevap verdigi rivayet olunan Fransa kraliçesi Marie Antoinette bu sözlerle tarihe geçmistir. Görülen odur ki, insanoglunun tarihe geçmesi için bazen bir “kahramanlik”, bazen de bir “gaf” yetmektedir. Ulkemizde seçimlerin yaklastigi su günlerde bazi devlet büyüklerimiz “benzetme “ yarisina girdikçe yaptiklari gaflar da kaçinilmaz olmaktadir. Bilindigi gibi, sismanlik, vücuttaki yag oraninin artmasidir. Sismanligin tip dilindeki adi da “obezite” dir. Saglik Bakanimiz, sag olsun, vatandasi obeziteden korumanin yolunu buldu. “Etrafimizdaki kilolu insanlara ‘sisko’ diyelim” seklindeki sözleriyle hem bilimsel(!) bir çözüme imza atti, hem de bu sözleriyle, bana göre, tarihe geçti. Dünyada sismanlar arasi güzellik yarismalari yapilirken biz sismanlarimizi bundan böyle “sisko patates” ünvaniyla ödüllendirecegiz. Onlar da artik fazla yemek yemeyecekler. Ne kadar güzel, degil mi? Çok zayif olanlara da çiroz mu desek, yoksa zargana mi? Simdi Milli Egitim Bakani da bu muhtesem öneriyi örnek alarak, okullardaki basarisizliga çözüm olsun diye, basarisiz ögrencilere  “tembel teneke” diyelim, derse hiç sasirmam dogrusu. Bir de bakmisiz, sisko patates ve tembel teneke mucizeleri, formda kalmanin ve basarinin ilaci oluvermis. “Sifreli” YGS de bazi siniflara sadece kiz adaylarin yerlestirildigini duyunca Milli Egitim Bakanimizin bir konusmasinda, okullarda kiz ve erkeklerin ayri siniflarda okumasina yesil isik yaktigini hatirladim. ÖSYM, Sayin Bakanin bu yaklasimindan etkilenmis olabilir mi acaba? Son Japonya depreminin ardindan nükleer santraller dünyanin gündemine oturmusken Sayin Basbakan nükleer santrallerin evlerdeki piknik tüpünden (üstelik marka telaffuz ederek) farkli olmadigini söyleyince, Enerji Bakani da “bekâr olmak nükleer santralden daha tehlikeli” sözleriyle bu muhtesem baglantiyi kesfederek benzetme yarisina katilmaz mi? Büyüklerimiz bu essiz benzetmeleriyle halkin bilmedigi birçok seyi desifre etmis yani açiga çikarmis oldular. Kendilerine minnet borçluyuz dogrusu. Fakat kafamda hâlâ bir soru isareti duruyor. Bu degerli büyüklerimiz bu benzersiz benzetmeleri yaparken “vatandas nasil olsa bir sey anlamiyor” düsüncesinden mi hareket ediyorlar, yoksa kendileri de bunun gerçekten böyle olduguna mi inaniyorlar? Efendim, yaris heyecani müthis bir sey. YGS de sifre desifre edildi. Ilk anda ÖSYM Baskani “yok böyle bir sey” deyince, Sayin Cumhurbaskani bu açiklamadan “tatmin” oldugunu açikladi. E bunu duyan Bakanlar durur mu? Devlet Bakani Cemil Çiçek ilk sirayi almanin heyecaniyla; “Sayin Cumhurbaskanimiz tatmin olmussa biz de tatmin olmusuzdur” deyiverdi. Gözünü sevdigim “ileri demokrasi”. Su akil denilen sey bazi seyleri hiç unutmuyor. Kürsat Tüzmen geldi aklima. Ne demisti Sayin Bakan? “Basbakanimiz uçurumdan atlasa biz de pesinden atlariz” . Demek ki, “biat kültürü” dedikleri böyle bir sey. Yani kisinin kendi iradesini baskasina teslim etmesi. Yasasin ileri demokrasi! Sonunda ÖSYM Baskani “acemilik yaptiklarini” itiraf etti. Baskan acemi olabilir belki ama, ÖSYM ilk kez sinav yapmiyor ki. Hem acemi adamin orada ne isi var? ( Bu soru da, Basbakan’in ‘NATO’nun Libya’da ne isi var’ sorusuna benzedi. 20 gün sonra da ‘NATO Libya’ya girmelidir’ demisti ya.) Bu arada bir garip benzetme de ÖSYM Baskani’ndan geldi. Fabrikadan ilk çikan arabada bile hata olurmus! Simdi vatandasa soruyorum: Arabaniz, çocugunuzun geleceginden daha kiymetli olabilir mi? Basbakan nükleer santrali mutfaktaki tüpe benzetirse, ÖSYM Baskani da sinavdaki hatayi arabadaki hataya benzetir. Tekstilciden ÖSYM Baskani seçmek, veterinerden Saglik Bakani seçmekten beterdir. Halimize sükredelim. Vatandasin çocugunu kumas parçasina da benzetebilirdi. Milyonlarca vatandas ve egitimci ÖSYM nin açiklamalarindan tatmin olmamisken, iktidar çevrelerinin bu kadar çabuk tatmin olmasiyla ilgili görüsünü sordugum bir arkadas:  “Hocam beni bu islere karistirip Haydar Dümen’le papaz mi edeceksin?” deyince çok güldüm. Son dönemde Imamin Ordusu da desifre oldu. Simdi de “desifre” etme sirasi vatandasa geldi. Neyi desifre edecek? Gözüne sokulan parmagi. Ne zaman? 12 Haziran 2011 günü. Saygilarimla.