Büyük Torbalı

Ögretmen(Ci)Lik -1-

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Ögretmen(Ci)Lik -1-
Armağan KARS( a.kars@buyuktorbali.com )
327 Görüntüleme
08 Kasım 2010 - 22:43
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

DEGERLI okurlarim; artik yazmayacagim dedigim bir anda, yasanan gelismeler, tanik oldugum olaylar, emekli bir ögretmen olarak günümüzle ve gelecekle ilgili kaygilarimi ve görüslerimi sizlerle paylasmak için beni âdeta zorladi. Meslekten gelen birisi olarak, gördügüm uygulamalarla ayaklar altina alindigina inandigim ve giderek özünden uzaklastirildigi için de nesli tükenen(!)  meslekler arasina koydugum ÖGRETMENLIK meslegini ele aldigim bugünkü yazimi bastan sona BUYUK HARFLERLE yazmak isterdim; bilmeyen bilsin, görmeyen görsün ve hâlâ anlamayan varsa anlasin diye. Bu isin sözlesmelisi var, kadrolusu var, ücretlisi var ama, bir standardi yok. Toplumun mimari; en degerli varliklarimiz olan çocuklarimizi emanet ettigimiz ögretmendir diyorsaniz, bu üç tip ögretmenden yetisecek nesillerin kalitesi hakkinda endiselerim var. Bu konuda, uykularimi kaçiran ve bu yaziyi böyle bir gecenin sabahina karsi yazmama neden olan, birçogunuzun bilmediginden emin oldugum bir baska nokta var. Su anda sadece ilçemizdeki okullarda 100 e yakin ögretmen ücretli olarak derse giriyor. Aylik geliri ise yaklasik bir asgari ücrettir. Ekonomisi iyiye(!) giden bir ülkede görev bekleyen binlerce egitim fakültesi mezunu ögretmene kadro açilip, atamalari yapilacak yerde, bu görevi asgari ücret karsiligi, bir anlamda, ucuz isçilikle yerine getirmenin, hele hele egitim alaninda bu yola basvurmanin ne yakisigi vardir, ne de mantigi. Daha bitmedi. Gelelim son bombaya. Eminin sizler bu ögretmenlerin yariya yakininin ÖGRETMEN olmadigini da bilmiyorsunuzdur. 12 Eylül’den hesap soracagiz diyenlerin, 12 Eylül’ün en büyük eserlerinden(!) oldugu halde, (istenen kivama geldiginden midir, bilinmez), referandum öncesi adindan hiç bahsetmedikleri YÖK’ün aldigi bir kararla, üniversite mezunu herkesin, pedagojik formasyonu olmadan, okullarda ücretli ders verebilmesinin önü açilmistir. Nedir “pedagojik formasyon”? Özellikle çocuklarimiza ve gençlerimize egitim, ögretim verecek kisilerin, yani ÖGRETMENLERIN sahip olmasi gereken bilgi ve beceri donanimidir. Egitim fakültelerinde 4 yil boyunca verilen bir programdir. Sanirim baslangiçta bu meslegin “ayaklar altina” alindigini söylemekte ne kadar hakli oldugum anlasilmistir artik. Olmaz olasi bu haklilikla buradan yetkililere(!)  degil; konunun gerçek muhatabi olan ana babalara, velilere SUÇ DUYURUSU”nda bulunuyorum: En degerli varliginiz, yavrunuz, ögretmen olmayan ögretmenlere teslim edilmektedir. Bu durumda kabahat, elbette, bu derslere giren ama ögretmen olmayan üniversite mezunu gençlerimizde degil; onlara asgari ücret karsiliginda bu görevi veren ve kendi mesleklerinde is bulamayan gençlerimizi bu duruma mahkûm edenlerdedir. Isin en aci yani ise, giderek bu meslegin, herkes tarafindan yapilabilecek bir meslek olarak görülmesidir. Herhangi bir meslegin bu duruma düsürülmesi en hafif deyimiyle, o meslegin gerçek sahiplerine saygisizliktir. Özellikle 1980 den bu yana devam etmekte olan bir sürecin bugünkü görüntüsünü üzülerek paylasiyorum sizlerle. Eger yeni nesil, “ögretmenlerin eseri” olacaksa, alin size “yeni nesil”… Her yil degisen yönetmeliklerle içinden çikilmaz hâle gelen, bireyi hayata hazirlamasi gerekirken, deneme tahtasi yapip sinavlara hazirlama mekanizmasina çevrilen, egitim basamagi hepten kaybolmusken, ögretim basamagi da sürekli tartisilir bir hâl alan bu meslegi bir de bu meslegin uzmani olmayanlara teslim edeceksiniz ve onlarin yetistirdigi nesilden memlekete fayda bekleyeceksiniz. Buna kargalar bile güler ama, ben agliyorum. Bu güzel ülkede egitimin, kaderine terk edildigini görmek bana üzüntü veriyor. Okullarin yol geçen hanina döndügü, neredeyse yoldan geçenlerin çevrilip derse sokulacagi, henüz egitim ve ögretimin temel sorunlarinin çözülemedigi bir ortamda, 8 yillik temel egitim bile basarilamamisken, zorunlu egitimi 13 yila çikarmaktan söz edenlerin ciddiyetinden süphe ediyorum. Ya ciddi degillerdir, ya da baska maksatlari vardir, diye düsünüyorum. Çözüm, okullarin tabelalarini degistirmekte degil, içini doldurabilmektedir. Ulkenin gelecegi için reform yapilacaksa tepeden degil, temelden baslanmalidir. Bu temel de ancak ve ancak “egitim”dir. Ögretmenlik konusuna girmisken, konunun devami olarak, madalyonun öbür yüzüne yarinki yazimda deginecegim.

Saygilarimla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web