Büyük Torbalı

ORTADOĞU

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
ORTADOĞU
405 Görüntüleme
22 Şubat 2016 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Akrep, Dicle kıyısında kendisini karşıya geçirecek birini bekliyor, kurbağayı görünce yanaşmış, isteğini söylemiş.

Kurbağa “hayır!” demiş:

“Olmaz, sen akrepsin, beni sokar öldürürsün!”

Akrep, kurbağayı ikna etmiş:

“Bak kurbağa kardeş, seni sokarsam, ben de seninle birlikte suya gömülür, boğulurum!”

Kurbağa, akrebin verdiği teminata kanmış, akrebi sırtına almış, başlamış yüzmeye, tam Dicle’nin ortasına gelmişler, akrep akrepliğini yapmış, kurbağayı sokmuş…

Kurbağa son nefesinde inlemiş:

“Hani söz vermiştin!”

Akrep başını sallamış:

“Kusura bakma, burası Ortadoğu!”

Ortadoğu coğrafyasının emperyalizmin laboratuarı gibi kullanıldığını, hep birlikte dizi izler gibi izliyoru.

Korkunç bir menfaat çatışması…

Vaktiyle Ortadoğu’yu incelemekle görevli ünlü istihbaratçı T.E. Lavrence, 1920’li yıllarda vaziyeti şöyle özetlemiş

“Ortadoğu’da problem çözmek çok yavaş ilerleyen ve insanın ayağına dolaşan berbat bir iştir. Aynen bıçakla çorba içmeye benzer!” günümüzde çok daha berbat bir durumda Ortadoğu…

Emperyalist güçlerin, demokrasi getiriyoruz palavralarıyla, Ortadoğu’yu ne hale getirdiklerini ibretle izliyoruz.

Kral, filozofa sormuş:

-Bölgemde egemen olmak için ne yapmalıyım?

Filozof, cevap verir:

-Sürekli ihtilaf çıkar. Mevcut anlaşmazlıkları körükle…

Biraz durakladıktan sonra, ilave eder:

-Hakem ol, fakat tüm çözüm yollarını tıka!

Şimdi Ortadoğu’da bu senaryo oynanıyor ve bol miktarda aktör, taşeron, figüran rol kesiyor…

Ülke olarak biz de bu senaryonun inde olmak için çırpınıyoruz. Amerikan emperyalizmiyle ortak hareket etmek için adeta yalvarıyoruz.

Büyük devlet adamı İsmet İnönü şöyle demiş:

“Büyük devletle ilişki, ayıyla yatağa girmek gibidir.”

“Çünkü ayı severken bile pençesiyle yaralar.”

Suriye politikamız da aynen öyle değil mi?

Biz, “terör örgütüdür” diyoruz, ortağımız ABD, menfaati gereği, “hayır terör örgütü değildir” diyor.

Bir taşla iki kuş vurmak istiyor.

Ortadoğu’da hem amacıma ulaşayım, hem de kendi askerim ölmesin. Ya kim ölsün?.. PYD, YPG, vs…

Yani, “hem ağzım tatlansın, hem karpuzum kesilmesin”

Peki, bize ne düşüyor?

Sadece bu işin ceremesi…

Halkımı milyonlarca sığınmacının sorunlarıyla baş başa…

Şimdi geriye yaslanıp şöyle bir düşünelim.

Libya’ya, Tunus’a, Irak’a demokrasi geldi mi?

Hayır.

Peki, Suriye’ye demokrasi gelecek mi?

Beşar Esad bir gün kağıdı kalemi almış:

“Ülke bütünlüğünü bozmadan, barışçı, yenilikçi, demokratik bir yapı oluştursam” diye düşünmeye başlamış.

Bu sırada masadaki vazodan bir cin çıkmış:

Sayın Başkan… Çok düşünme… Bir arzun varsa söyle, hemen yerine getireyim.

Beşar Esad “Bir köprü istiyorum” demiş.

-İstanbul Boğazı’ndaki köprü gibi… Ama çok daha uzununu… Şam ile Washington’u birleştirsin.

Cin “hayhay” diyerek kaybolmuş. Ama yarım saat sonra ter içinde dönmüş:

-Başkanım, bu uzunlukta bir köprü inşa etmek imkansız…

Benden başka bir şey isteyin

-Olur. Bana Suriye’nin bütünlüğü bozulmadan, ülkemi birlikte yöneteceğim barışçı, yenilikçi, demokratik bir yapı oluştur…

Cin yine “hayhay” diyerek kaybolmuş. Ve yarım saat sonra, perişan halde dönmüş:

-Sayın Başkanım… Şam- Washington köprüsünün kaç şerit olmasını emredersiniz?

Suriye’ye demokrasi işte o kadar uzak.

Bırakın demokrasiyi falan, ülkenin bütünlüğü yok.

Belki de artık Suriye diye bir ülke olmayacak.

Peki, ülke olarak biz ne yapacağız?

Fıkra bu ya…

Farklı ülkelerden bir turist grubu, bir kafeye gitmişler ve birer kahve ısmarlamışlar. Kahveler gelince, hepsinin fincanının içinde birer karasinek olduğunu görmüşler…

İngiliz, yeni bir fincanda yeni bir kahve istemiş.

Rus, kahveyi sinekle birlikte içmiş.

Çinli, sineği yemiş kahveyi içmemiş.

İsrailli, sineği çıkarıp Çinli’ye satmış.

Yunanlı, kahvenin yarısını içtikten sonra itiraz edip yeni bir kahve istemiş.

Amerikalı, kafeye tazminat davası açıp 10 milyon dolar kazanmış.

Türk ise…

“Olayı şiddetle kınamış.”

Ziya Paşa, zamanında ne güzel söylemiş:

“Diyarı küfrü gezdim beldeler, kaşhaneler gördüm

Dolaştım mülkü İslamı, bütün viraneler gördüm.”

İşte Ortadoğu böyle bir Coğrafya…

Yazımızı bir Rus atasözüyle noktalayalım.

“Bir ayıyı dansa kaldırırsan…

Dans, sen vazgeçtiğinde değil, ayı vazgeçtiğinde sona erer.”

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.

 

 

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web