Büyük Torbalı

DOĞU MU BATI MI?

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
DOĞU MU BATI MI?
Armağan KARS( a.kars@buyuktorbali.com )
908 Görüntüleme
31 Mayıs 2016 - 8:39
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

 

Avrupa’ya ilk çıkışım 80’li yıllarda kara yoluyla oldu. Bu sayede o tarihte 8 Avrupa ülkesini görme şansını yakaladım. 2000’li yıllara geldiğimizde Kuzey Afrika’da, Cezayir’de 8 ay kadar bulundum.

Önce Osmanlı, sonra da Fransız egemenliğinde asırlar boyu kalmış olan bir ülkenin insanlarını tanıdım. Allah’ın onlara bir lütfu olan petrol ve doğal gaza rağmen ne kadar olumsuz koşullarda yaşadıklarını gördüm ve bizleri yıllar önce, paylaşılmış topraklarda sömürge toplumu olmaktan kurtaran Mustafa Kemal ve yol arkadaşlarını, bu uğurda canlarını veren şehitlerimizi minnetle, rahmetle defalarca andım. Petrol ve doğal gaz zenginliğinin halka yansımadığı Cezayir’de bulunduğum sürede, ülkemde yaşananlara ve gidişata bakarak, önümüzdeki yıllarda bu ve benzeri ülkeler durumuna düşmekten korkuyordum. Gerek coğrafi konumu ve gerekse insanlarının alışılagelmiş yaşam tarzı nedeniyle üretimin olmadığı ve gündelik programlarla yönetilen bir ülkede yaşamanın burukluğunu yakından gördüm. Çarşıda pazarda ilk göze çarpan ise, adım başı telefon satan dükkânlar ve uzak doğunun ucuz ve kalitesiz mallarının satıldığı mağazaların çokluğuydu.

Başkentte, ikinci el giysilerin satıldığı pek çok dükkâna rastlamak da mümkündü. Ucuz ve bol miktarda bulunduğu için semt pazarlarında insanlar adeta sardalya balıklarına basarak yürüyorlar, en çok da hurma tüketiyorlardı. Bir litre benzinin bir bardak çay fiyatına olmasının insanları mutlu kılmaya yetmediği görülüyordu. 1990-2000 yıllarında yaşadıkları amansız aşırı dinci terörün korkusu ve tedirginliği her adımda hissediliyordu.

Bir batıdan ve bir de doğudan diyebileceğimiz bu iki örnekten sonra, ülkemize ve yaşadığım ilçeye,

Torbalı’ya şöyle bir bakınca ilk gözüme çarpan, aldığı göç nedeniyle baş döndürücü bir hızla artan nüfus oluyor. Plansız, önlemsiz ve öngörüsüz bu nüfus artışı ise; doğal olarak, yerel hizmetlerde yetersizliği, toplumda ise ister istemez bir tedirginliği beraberinde getiriyor. Yıllar öncesinin tarımla geçinen çiftçi ve köylü nüfus kaybolurken, adım başında telefon satan mağazalar, “bir milyoncu” adıyla işe başlayıp bugün değişik adlarla, uzak doğunun “Made in PRC” damgalı ucuz ve kalitesiz ürünlerini satan ticarethanelerden geçilmiyor.

Bu durum ise, vatandaşın alım gücünün nerelerde olduğunun bir göstergesi olarak karşımızda duruyor. Büyük fotoğrafa bakınca, Torbalı yerelinin Türkiye genelinden pek farkı yok. 80 li yılların Torbalısında ayakkabı boyacılığı yapan çocuklar var mıydı? O yılların Torbalısında, kaldırımlarda mendil satan miniklere rastlıyor muyduk? İlkokul çağındaki yavrular, kırmızı ışıkta duran araçların camlarını silmeye çalışıyor muydu?

Kuzey Afrika ülkesini Avrupa’dan 20 yıl sonra gördüğümde, yakın zamanda onlara benzer hale geleceğimiz endişesine kapılmıştım. Ne yazık ki bu endişem kısa sürede gerçek oldu.

Paris’te de dilenenler gördüm fakat onlar metro istasyonlarında ya da uygun yerlerde çevreye rahatsızlık vermeyen bir görüntüde ve bir müzik aleti çalarak yapıyorlardı bu işi. Onların da Fransız vatandaşı ve çocuk yaşta olmadıklarını söylememe gerek yok sanırım. Okullarımıza bakıyorum, kılık kıyafet ve ahlâk yozlaşması almış başını gidiyor. Denetimsiz bir serbestlik sonucu disiplinsiz, sorumsuz, düzensiz ve ne kendine ne de çevresine yararı olmayan bir nesil yetişmekte olduğunu görüyorum. Sigara ve benzeri ürünlerin tüketimi çok küçük yaşlara inmiş durumda. Gençlikteki ahlâk ve disiplin yozlaşmasını merak edenlerin okul çıkışlarına bir göz atmaları ya da öğretmenlerin, velilerin bu konuda görüşünü almaları yeterlidir. Ülkenin köylü ve çiftçi tabakası giderek yoksullaşıp yok olmaktadır. Her yere asgari ücretle güvenlik elemanı almak ve asgari ücretin de altında bir maaşla taşeronda iş vermekle işsizliğin çözülmesi hayaldir. Görülmektedir ki, tarım ve teknolojide üretim ve istihdamı arttırıp ihracata yönelmek yerine, yol ve köprü sayısını çoğaltmak bu sorunların çözümüne yetmemektedir. Bugünkü ulaşım ve iletişim kolaylığı pek çok insanımızın yurt dışını görmesini ve karşılaştırma yapmasını kolaylaştırmıştır.

Hangi ülkede yaşamak istersiniz sorusuna verilecek cevaplar bellidir. Ülke yönetiminde söz sahibi olanlar, batıya rest çekip başka yerlere yönelmek yerine, AB standartlarını kendi içimizde yakalamaya yönelik uygulamalara kafa yormalıdır. Bunun yolu bellidir. Bağımsız ve güvenilir yargı, basın özgürlüğü, daha az cop ve biber gazı kullanımı, yönetimde şeffaflık, eğitimde kalite ve sorunların barışçıl yolla çözülmesi gerçekleşmedikçe, gidilecek adresin önemi yoktur. Bunları gerçekleştirmek için mevcut yasalar yeterlidir. Yeter ki iktidar istesin. İcraat mekanizmasına bunun için hiçbir engel yoktur. Öncelik, bu konuda istekli ve kararlı olmaktan geçer, başkanlık sisteminde inatlaşmaktan değil. Saygılarımla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web