Büyük Torbalı

ACI AMA GERÇEK

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
ACI AMA GERÇEK
Nevzat KARATAŞ( n.karatas@buyuktorbali.com )
389 Görüntüleme
18 Aralık 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Yakın bir kasabamızda fakir babası bir çift yaşardı. Bir birini tanıyarak, severek evlenmişlerdi. Evlilikleri uzun yıllar mutlu günlerle geçti. Zengin değillerdi. İhtiyaçlarından fazla gelirleri vardı. Ama bu fazla gelir onların kanaatkâr olmalarının bir meyvesiydi.

Gereksiz masraflardan da kaçınıyorlardı. Yarın, öbür gün çoluk çocuğumuz olur, onların eğitimi, sağlığı söz konusu olur düşüncesiyle üç beş kuruş biriktirme gayreti içindeydiler. Bunun yanında çevrelerinde ki fakir fukarayı gözetiyor, ihtiyaçlarını karşılamaktan geri kalmıyorlardı.

İlerleyen yıllar onların mutluluklarını, karabulut gibi gölgeledi. Eskisi gibi, komşularla da görüşmüyorlardı. Her evli çiftin en tabii arzusu gibi bir çocuk sahibi olmak istiyorlar ama olamıyorlardı. Çünkü çocuk sahibi olmak için evlenmek yetmiyordu. Yüce yaratıcının takdiri gerekiyordu. O da bunu istememişti. Bütün tedavi ve uğraşmalara rağmen arzularına ulaşamadılar.

Yıllar ilerledikçe üzüntüleri de artmaya devam etti. Ama bir gün dertleşirken akıllarına bir fikir geldi. Evlat sahibi olmak için illa da doğurmak gerekmiyordu. “Anne babasız yetim çocukları sahiplenip onları büyütüp yetiştirebilirlerdi.” Ve öyle yaptılar.

DAİRE TAMAMDA TAPU NİYE

Araştırdılar, kimsesiz kalmış üç çocuk bulup onları evlat edindiler. Evlat sevgisini onlarda yaşadılar. Çocuklar onları, anne- baba diye çağırdıkça annelik ve babalık duygularını bastırıp mutlu oldular.

Yıllar yılları kovaladı. Çocuklar büyüdüler. Okuyamadılar ama babaları onları birer meslek sahibi yaptı. Her birisine bir daire yaptırıp tapularını üzerine yaptırıp, evlendirdiler.

Birkaç yıl önce baba rahmetli oldu. Anne ise evde yalnız kaldı. Kendi pişirip kendi yiyor, kimseciklere yük olmamaya gayret ediyor hatta rabbine bu hususta sürekli dua ediyordu. İhtiyarlığın getirdiği her hastalık vardı ama bu hali onun için büyük nimetti, şükrediyordu.

Yaşadığı ev oldukça eskimişti. Bazı duvarları çatlamış, tavan da su alıyordu. Müteahhitler aklına girdiler. Sana yeni iki daire verelim, dairelerin içerisini de donatalım dediler. Razı oldu, ancak “bir yıl kadar kirada oturmalısın” dediler. Bunu da kabul etti.

YANIMDA KAL AMA KİRA VER

Ev yıkılmadan önce “acaba bu bir yılı çocuklarımın yanında geçirebilir miyim?” diyerek çocuklarını dolaştı. Ama yanınızda kalayım demedi. Kiraya çıkacağım “fakat kiralar da biraz yüksek, bin lira istiyorlar.” Diye ağızlarını aradı, niyetlerini anlamak istedi.

İlk ikisi çeşitli bahaneler uydurup annelerinin yanlarında kalmasına yanaşmadı. Üçüncüsü de “Madem bin liraya ev tutacaksın, ev tutma, gel yanımda kal. Hem çocuklara bakar, hem de bana can yoldaşı olursun. BİN LİRA KİRAYI DA BANA VERİRSİN” dedi.

Son cümle yüreğine oturdu. Derdini bir dostuna ağlayarak anlattı. Ağladıkça sitem etti. Dostu ona “Baba evladına, bir bağ bağışlamış, evlat babasına bir salkım üzümü kıymamış”. Dedi.

Sevgili dostlar! Bu tür olaylar çevremizde sık karşılaştığımız türden olaylar. Bu konularda anne babanın da biraz suçu yok mu? Durup dururken ne diye kendilerine ait malları taksim ederler? Evlat olabilir. Ama unutmayalım “İnsanoğlu çiğ süt emmiş.”

Evleri onlara bağışlamamış, tapusunu vermemiş olsalar, hatta biraz da kira isteseler; hatta ve hatta, şakacıktan daireleri hayır kurumuna bağışlamaktan bahsetseler baş üstünde tutulurlar. Şimdi ağlamak neye yarar?

Benden hatırlatması, unutmayınız ben sizin dostunuzum. Hayırlı cumalar.

 

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web