….Özal döneminden sonra iki grup belirleyici oldu. Birisi ileride Ak Partiyi kuracak olan kadro, diğeri ise Fetullah Gülen grubuydu…

AKP kadroları siyaseti tercih etmiş, özellikle yerel yönetimlerde kendilerini göstererek halkın takdirini toplamışlardı. Bunlar hedeflerine parti kurup siyaset yaparak gitmeyi tercih ediyorlardı.

Gülen grubu ise açık siyaseti reddediyor görünürde özellikle eğitim alanında hizmet verip, ağırlıkla gençlere yönelik örgütleniyordu. Kendilerine hizmet hareketi diyorlardı. Siyasetin içinde fiili olarak yer almamakla birlikte asker, polis, milli eğitim, mülki idareler ve adli makamlarda örgütlenerek hedeflerine varmayı planlıyorlardı.

Her iki örgütlülük de birbirinden bağımsız olmakla birlikte zaman zaman amaçları doğrultusunda birleşiyorlardı. Birçok ülkede kendine has ve bilinen çerçevelerde okullar açarak örgütlenen Gülen Hareketi “Türkiye içi nmisyonerlik hizmeti” nedeniyle de ülkemizin ileri gelenleri, üst yöneticileri ile politikacıları tarafından desteklenip takdir görüyordu. Her şekilde taltif ediliyorlardı. Öyle ki Merhum Bülent Ecevit dahi dış ülkelere gittiğinde Gülen Okullarını ziyaret edip yararlılıkları hakkında övgüler dizmişti. Bu grubun borsa fiyatı hem ülke içinde hem de ülke dışında zirve yapmıştı. Fetullah Gülen Hoca Efendi taraftarları arasında uhrevi özellikler kazanma aşamasına kadar ilerlemişti…

Nihayet günün birinde Allah yürü ya kulum dedi. Bu kadro AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) i kurarak seçime girdi. Tüm sağcı ve ümmetçi tabandan destek aldı. Partiyi özellikle de Fetullah Gülen hareketi destekledi. Parti umulmadık bir çoğunlukta oy alarak 2003yılında tek başına hükümet oldu. Hükümet oldu ancak henüz iktidar değildi. Çeşitli zorluklarla karşılaştı. Özellikle Silahlı Kuvvetler karşısında çok çekingenlerdi. Karşılarına çıkmak istemiyorlardı. Bu nedenle de kendilerine göre daha etkin, yetenekli ve örgütlü olan Gülen hareketinden destek alarak Silahlı kuvvetlerin kozmik odalarına kadar girip zaman içinde karşıtlarını revize ettiler. Böylece kendilerine daha da güven geldi. Silahlı Kuvvetlerin siyasi erk e bağlı olarak çalışması gerektiğini dillendirdiler. Sonunda bunu da başardı, silahlı kuvvetleri siyasi erkin kontrolüne aldılar.

Özellikle bu iki grup dayanışarak kendi sorun ve beklentilerini birlikte çözmeye çalışıyorlardı. Bu arada Kürt Hareketi PKK’nın kendine özgü bilinen yöntemlerle çalışmaları devam ediyordu. Bunlar zaman zaman hükümeti zor duruma sokacak girişimlerde bulunuyorlardı. Geçici bir süre bunların sesiz kılınması gerekiyordu ki bu nedenle de PKK ile barış süreci başlatıldı. Bu şekilde onlar da belli bir müddet atıl bırakılacaktı. Nitekim de öyle oldu…

Hükümet artık iktidar olmuştu. Liderlerini de seçimle Cumhurbaşkanı seçtirerek beklentisini zirveye çıkardı.

Gülen hareketi seçilmediği halde örgütlü gücünü kullanarak iktidarı AKP ile paylaşmak istiyordu. Bu aşamadan sonra Gülen hareketine zaten pek fazla ihtiyaç da kalmamıştı. Bunların da disipline edilmesi gerekiyordu. Bu “Parelelcilerin” talepleri ve engeli de aşılmalıydı. Bunun için de ne gerekirse yapılmalıydı… Gerekenler büyük ölçüde yapıldı ve bu engel de belli ölçülerde aşıldı.

Hemen hemen her şey tamamdı, Başkanlık sistemine geçilebilirdi… Bu yıl yapılan genel seçimde yeterli oy alınıp Başkanlık Sistemine geçilecekti ki beklenen olmadı. Çünkü desteği beklenen Kürtler blok halinde oylarını HDP ye vermişlerdi. Ayrıca Gülen Hareketi bırakın oy vermeyi başka partileri hararetle desteklemişti. Böyle bir durum beklenmiyordu. Bütün planlar alt-üst olmuştu… Ak Parti ve Liderinde büyük bir hayal kırıklığı oluştu…Buna rağmen Başkanlık Sistemi mutlaka gerçekleşmeliydi. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı’nın da belirttiği gibi fiili olarak başkanlık sistemine geçilmişti de bir tek yasal boşlukları doldurmak kalmıştı…

Seçim sonu koalisyon hükümeti kurma yasal formaliteleri yerine getirilmeli ama sonuçta erken seçime gidilmeliydi… Kürtlerin oyu ama öyle ama böyle mutlaka alınmalıydı. Bundan başka bir yol yoktu ve bu zorunluydu…

Mhp erken seçime dünden razıydı. Akp zaten istiyordu. Formaliteler tamamlandıktan sonra erken seçim kararı alındı. Bir kasımda sandıkların başına tekrar gideceğiz. Bakalım kim beklediğini ne kadar bulacak, sonuçta istenen olursa ne olacak, olmazsa ne olacak? Biraz sabırlı olup hep beraber göreceğiz…