“Ayrılıktan toprak bile çoraklaşır. Sular dahi sararır, tatsızlaşır, bulanır. Yapraklar sararır dökülür, cennet gibi bahçeler bir cehenneme döner. İhtiyarı titreten de yine ayrılıktır.” Diyor bir Allah dostu.

Doğrudur, inanırım, tecrübe ile sabittir. Ayrılıkları hayatımızdan söküp atmak mümkün mü? Değil. Peki, bu kadar zor mudur, ayrılıkları ortadan kaldırmak? Zordur, çünkü ayrılıklar hayatın bir parçası belki de olmazsa olmazıdır.

Bir defa yüce yaratıcı, her birimiz için bir nasip tayin etmiş, bu nasipleri beraber olmak istediklerimizden uzak yerlerde yaratmıştır. Bu kader-i ilahidir, önüne geçemeyiz.

Ayrılıkları meydana getiren bir başka sebep ise insanoğlunun yaratılışında var olan değişik duygulardır. Bunları mal sevgisi, makam arzusu, hasetlik, zulme uğramanın verdiği eziklik, dedikodu, izet-i nefsini rencide edici davranışlar, şüpheler, kuruntular şeklinde sıralayabiliriz.

Rabbimizin tayin ettiği ayrılıklar, zaman içerisinde kavuşmalara da zemin hazırlar. Çünkü bu ayrılıklarda kavuşmaya, vuslata giden bir arzu ve iştiyak vardır. Elinize geçen ilk fırsatta dostlara giden yollara revan olursunuz. Ve bu yolculuklar genellikle tatlı buluşmalarla son bulur.

ÖLÜDEN SES YOK

Kırgınlıkların neden olduğu ayrılıklar ise genel olarak uzun vadeli olur. Belki bir cenaze namazında hiç konuşmadan kavuşursunuz, buna kavuşma denirse tabii. Belki ecel bile bu ayrılıkları sona erdirmez. Her ne kadar cenaze namazının bitiminde “Hakkınızı helal ediyor musunuz” sorusuna “Helal olsun” şeklinde cevap versek de, Ölenin cevabının ne olacağını kestirebilmek imkânsızdır.

Bu tür kırgınlıkların ve dolayısıyla ayrılıkların en üzücü yanı ise, anne, baba, kardeş, amca, dayı, gibi en yakın akrabalar, eş, dost arasında meydana gelen ayrılıklar olmasıdır.

Sevgili dostlar! Her birimizin ortak derdi olan ayrılıkları, -sebebi ne olursa olsun- ortadan kaldırmanın şifresini sizlerle paylaşmak istiyorum. Atacağımız adımları “Allah rızası” için atmak. Şayet bu niyetle işe başlarsak inanın ortada ne kırgınlık kalır ne de dargınlık.

Şayet sizin bütün gayretinize rağmen, kırgınlıklar devam ediyorsa içiniz rahat olsun. Siz üzerinize düşeni yapmanın huzuru içinde hayatınıza devam edebilirsiniz. Çünkü rızasını kazanmak istediğinizin emrini yerine getirdiniz.

Hiç şüphesiz hakarete uğrayıp, gururu kırılan, hak etmediği şeye uğrayan bir kimsenin karşısındakini affetmesi, onun ayağına gitmesi, onu araması zor bir durumdur. Ancak kazanılacak olan karşısında pek büyük bir fedakârlık sayılmaz.

KIRDIĞIN TESTİLER

Mevlana hazretleri diyor ki “Sende gafletle, bir zamanlar çok testiler kırmışsındır. Seninde gönlün affedilme ümidine bağlanmıştır. Affet de karşılığında affedilesin. Sonra kader, layık olduğunu vermede kesinlikle adaletten şaşmayacaktır.”

Milleti olmakla gurur duyduğumuz, hz. İbrahim, oğlunu, rabbinin rızası için, rabbine yaklaşmak için kurban etmekte tereddüt etmezken, bizim yapacağımız onun yanında anılmaz bile. Kurbanlarımızı rabbimize yakın olmak için kestiğimizden şüphemiz yoktur. Ama bu hususta iddialıysak kurban bayramında anne, baba, kardeş, hala, teyze, dayı kırgın olduğumuz veya kırılabilecek tüm akrabalarımızı mutlaka ziyaret edelim, gönüllerini alalım. Hatta ziyaret ettiğimiz kişi ile helalleşmeyi de kesinlikle unutmayalım.

Bayram bir fırsattır, Dilim varmıyor ama gelecek bayram gelmeyebilir. Veya biz bayrama gelmeyebiliriz. Unutmayın ben sizin dostunuzum. Hayırlı cumalar, hayırlı bayramlar.