Büyük Torbalı

BAL

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
BAL
579 Görüntüleme
28 Mart 2015 - 8:29
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

BAL tutan parmağını yalar. Ağzında balı olan arının kuyruğunda iğnesi var. Balı olanın sineği bol olur. Bal dök yala. Öfke baldan tatlıdır. Arı bal alacağı çiçeği bilir. Bedava sirke baldan tatlı. Lafını balla kestim. Bir eli yağda, bir eli balda…

Değerli okurlarım; bilinen en çalışkan yaratıklardan olan ve bazı sırları henüz ortaya çıkarılamayan arıların ürünü “bal” hakkında çok şey söylenmiş ve dilimize bu konuda oldukça çok deyim yerleşmiştir. Yukarıda saydıklarım bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bal peteği ile bal mimarı arı siyasi parti amblemi bile yapılmıştır ülkemizde. Peteği vardır, süzmesi vardır, kara kovanı vardır. Bin derde devadır. Kıymetli bir nimettir. Lâkin gelin, görün ki; bal bal olalı, böyle zulüm görmemiştir. Bunları neden mi söylüyorum? Geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanı açıkladı: “Reklâmı yapılan bütün ballar sahte”. Yani, insanoğlu, balın sahtesini yaptı ve bu da bize nasip oldu. Aslına bakarsanız, sahtecilikte uluslar arası sıralamada pek de arkalarda kaldığımız söylenemez. Dünya hayali ihracat sıralamasında da iyi sayılırız. Sahte fatura düzenlemeyi de biliriz. Vaktiyle yurt dışına zeytinyağı diye makine yağı satmaya kalkışanlarımız da oldu. Ancak, bizden daha uyanık insanların varlığını hesaba katamayan uyanıklarımız(!) yüzünden ihraç mallarımız çok kez sınırlardan geri çevrildi ve sahtecilikte adımız bir yerlere yazıldı, not edildi.

Vatandaşa Galata Kulesi’ni satmakla ünlü bir Sülün Osman’ımız vardı. Başbakanları dolandıran Parsadan’ımız da oldu. Biraz şaka yollu da olsa, sahte bal konusunda şöyle bir reklâmdan bile söz ediliyor şu sıralar: “Arılara bile güvenmedik, balı kendimiz ürettik”. Gülmemek mümkün mü Allah aşkına? Zavallı arıyı kendisine “rakip” gören bal imalatçılarımız var. Arıdan daha güzel bal yapan insanlar varsa arıya ne gerek var, diye soramıyor vatandaş. Ne acıdır ki, vatandaşı bu kadar saf zanneden fırsatçılar da var. Şimdi siz “aldanmaya hazır insanlar oldukça, aldatan insan çok olur” derseniz, yerden göğe kadar haklı olursunuz. Demek ki, arının bile yapamadığı kadar güzel bal yaptığını söyleyenlere inanacak kadar saf olanlar var içimizde. Balın kilo fiyatından habersiz olmalılar ki, televizyonlardaki ucuz bal reklâmına inanıp alış veriş yapanlarımız var ve çok ucuz maliyetlerle elde ettikleri “yapay bal”ı “bal gibi” satıp çok para kazanan insanlarımız var. Bunca zaman, onlarca televizyon kanalında, oldukça sık “bal” reklâmı yapıldı. Belki de binlerce vatandaş bu ballardan satın aldı ve yedi. Nihayet, uzun bir süre sonra da olsa, devlet devreye girdi ve reklâmı yapılan bu balların “sahte” olduğu anlaşıldı. Belki bazıları ceza aldı. Peki bununla bu sorun çözüldü mü? Bir daha sahte bal yapılıp satılmayacağına ve vatandaşın bunları almayacağına inanalım mı? Artık bu memlekette kimse sahtekârlık yapamaz diye kendimizi aldatalım mı? Bu tür arızalar sadece bizim topluma özgü olmayabilir, ancak, şu da bir gerçek ki, sahtekârlık, vatandaşı kandırma, başkalarının sırtından kolay kazanılan para ile yaşam sürdürme gibi durumlara, ekonomisi sağlam olmayan ülkelerde daha çok rastlanmaktadır. Bu türden olaylar, örneğin bir Orta Avrupa ülkesinde yaşanabilir mi? Eğer cevabınız “hayır” ise; bunun nedeni, o ülkelerdeki devlet denetiminin sıkılığı, yasaların sağlamlığı, cezaların caydırıcılığı, vatandaşın eğitimli ve bilinçli oluşu ile insana olan saygıdan başka bir şey değildir.

Mesele dönüp dolaşıp, hepimizin, gerekliliğine inandığımız ama eksikliğinden de sürekli yakındığımız sihirli bir sözcüğe gelip dayanıyor. “Eğitim”. Sorup soruşturan, inceleyip araştıran ve öğrenmek isteyen bireyler yetiştirecek eğitim politikalarına bir toplumuz. Bu açlığın sonucu olarak, insanlarımızın çoğu, her duyduğuna inanacak, her süslü konuşmaya kanacak duruma gelmekte ve kandırılmaya elverişli vatandaşların giderek çoğalması, onları kandıracak unsurlara adeta davetiye çıkarmaktadır. Bu noktada ise, ekonomi ve eğitim, belirleyici iki ana unsur olarak durmaktadır. Sağlıklı bir ekonomi bireyleri asalak olmaktan uzaklaştırırken, sağlıklı bir eğitim sistemi de vatandaşta farkındalık olgusunu geliştirmeye yarar. Hal böyle olunca da, vatandaş kilosu 10 TL olan şeker benzeri ürünü “bal” diye yutmaz. Fırsatçılara da gün doğmaz. Kıssadan hisse çıkaracak olursak, bireysel farkındalığın, sadece kişinin günlük yaşamında değil; yaklaşan seçimler dolayısıyla, ülkenin geleceğinde de önemli bir unsur olduğunu unutmamalıyız. Farkında olalım ki, şeker benzeri her ürünü “bal” gibi yutmayalım. Saygılarımla.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -
KÖŞE YAZARLARI
Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-

Tüm Hakları Saklıdır. Torbalı Web