ERKEN seçim;gittikçe çözülemez yumağa çevirdiğimiz sorunlarımıza çözüm olacak mı? Erken seçime neden ihtiyaç duyduk? Hemen hemen herkesin öngördüğü gibi yine aynı sonuçlar çıkarsa ne olacak? Ki büyük bir ihtimalle de dersini alması gerekenler ikinci kez de ders alacaklar… O zaman yine mi erken seçime gideceğiz? Ne zamanki onların dedikleri olacak o zaman mı seçimler sona erdi diyecekler? Bunu mu bekliyorlar? Bizi ne yerine koyuyorlar? Kimse duymasın kendi aramızda konuşuyorum… Herhalde onlar bizi bizden daha iyi biliyorlar. Belki de haklılar, ne bileyim!…

Biz erken seçimi halkın isteğini belirlemek için değil, bazı hazretlerin isteklerini onaylamak için yapıyoruz. Hadi diyelim isteğinizi yine onaylamadık o zaman yine mi ooolmadıbaştaaann… diyeceksiniz.

Ağzımızda sakız ettiğimiz, bu güne kadar bir türlü tanışamadığımız o ne olduğunu bilmediğimiz demokrasiden gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Hemen hemen her partide liderlerin sultası gittikçe artıyor. Böyle bir demokrasi, böyle bir seçim mi olurmuş. Parti liderleri, parti yönetimi bize dayatıyor, biz de mecburiyetten onaylıyoruz. Bunların birbirlerinden farkı yok… Birini onaylamazsan diğerini, bir diğerini onaylamazsan da diğerini mecburi onaylıyorsun (seçiyorsun demiyorum metazori onaylıyorsun) ondan sonra da ben seçildim. Benim dediğim olacak…

Be güzel kardeşim ben seni benim söylemlerimi arzu ve isteklerimi yerine getiresin diye;isteğim dışında olsa da onayladım. Ben seni benim başıma kral olasın diye onaylamadım ki!

Bizim kaderimiz de bir acayip, kimi başımıza getirsek o kralımız oluyor. Bu ne acayip birşeydir akıl erdirmek zor. Bakınbüyüklü küçüklü birbirinden ayırmadan söylüyorum. Bu her halükarda böyle… Dernek başkanına bakın aynı… Kooperatif başkanına bakın aynı… İlçe başkanına bakın aynı… İl başkanına bakın aynı… Milletvekili aynı… vs. vs.

Bizim bir nevi sözcümüz, isteklerimizi yerine getiren görevliler olmaları gerekirken kralımız oluyorlar. Büyüğü de böyle, küçüğü de… Bu tutumları nereden besleniyorsa…

Ben kendimi bildim bileli şu ülkede demokrasi olmadı gitti vesselam… Bu gidişle olacağı da yok. Hep demokrasi demokrasi denilir amanemenem bir şey olduğunu bir türlü göremedik gitti, uğuruna bunca mücadele verdiğimiz halde…Demokrasiyi yaşamadan da ölüp gideceğiz anlaşılan…

Politikacılarımız tabanda oluşturdukları kaosdan besleniyorlarne yazık ki. Kendilerinde toplumun gelişimine koyacakları katkı diye bir şey yok. Böyle bir tasalarıdahi yok. Varsa karşıyla kavga yoksa karşıyla kavga… Nerede kavga bizim yöneticiler orada… Bütün gıdalarını oradan alıyorlar…

Seçime yine kavgayla başladık.Yok yok yanlış söyledim. Doğrusu; önce kavga ediyor sonra seçime gidiyoruz. Hem de öyle böyle kavga değil iç savaş boyutunda bir kavga…Hatta bir nevi iç savaş.

Hadi yukarıdakilerin bundan bir beklentileri var diyelim, tabandaki dostum sana ne oluyor Allah aşkına… Sana ne oluyor. Üstteki söylemlere uygun bir biçimde komşunla kavga edince, onun işyerini yakınca, ona eza verince ona yaşam hakkı tanımayınca bir şey mi oluyor. Neymiş efendim sen Kürt’sün ben Türküm, sen Alevisin ben Sünni’yim… Eeee ne olmuş yani; herhangi birisi Türk veya Kürt, Alevi veya Sünni olamaz mı?…Doğarken sana mı sorması gerekiyordu… Onlar öyleyse yaşama hakkı yok mu? Bunu sen mi ayarlayacaksın, sen mi değerlendireceksin. Bu hakkı sen kendinde nereden buluyorsun…Kimi kimin ülkesinden yerinden yurdundan kovuyorsun… Bu kızgınlık bu vahşilik niye ve nereye kadar…

Buradan ilgili herkese hatırlatmak istiyorum. Aradaki sorunların çözüm yolu kavga olmadı, bundan sonra da olmayacak… Yazıktır günahtır. Olan, ne olduğunu dahi anlamadan ölen bu yoksul halk çocuklarına oluyor. Neymiş efendim vatan sağ olsun, ya ölen bunca civan gençler için ne diyeceksiniz… Yalnızca şehit veya terörist mi? Bunu deseniz ne olacak demeseniz ne olacak. Elinizde kameralar başrolde siz, ölümleri filme çekseniz ne olacak, çekmeseniz ne olacak… Biz çok iyi biliyoruz ki bunların hepsi de değirmeninizin çarkını çevirmek için yaptığınız şeyler…

Vatandaşsız vatan mı olurmuş!…