Basbakan sabirsiz. Bence Sayin Basbakan , iki Erdogan’i; AKP Genel Baskani ile Türkiye Cumhuriyeti Basbakani R.Tayyip Erdogan’i  zaman zaman birbirine karistiriyor. Önceki gün bir açilista konusurken Danistay’a verip veristiriyor. Ankara’da toplu tasima ücretlerindeki indirim kararini elestiriyor. Yargiyi yine vatandasa sikâyet ediyor. “Karari Türk Milleti adina veriyor ama,  yargilanamiyor. Yargi da yargilanmali” seklinde konusuyor. Danistay’in aldigi kararla, Ankara Belediyesi’nin AKP’li olmasi arasinda bag kuruyor. Bu konusmadan birkaç saat sonra bir baska mahkeme söz konusu kararin yürütmesinin durdurulmasi yönünde karar veriyor. 22 Temmuz 2007 aksami dinledigim Recep Tayyip Erdogan’i göremiyorum. “Herkesin Basbakani” olmakla, Danistay’in kararlarini, belediyelerin AKP li olup olmamalari baglaminda degerlendirmek arasinda bir bag kuramiyorum. Bugünkü AKP zihniyetine göre herkes ve her kurum yargilanmali. Türk Silahli Kuvvetleri personeli sivil mahkemede yargilanabilmeli, Yüksek Askerî Sûra kararlarina yargi yolu açilmali. Danistay’in kararlari yargilanabilmeli, Yargitay da yargilanmali. Yargilayani da yargilamali. Bu –meli, -mali ekleri giderek uzuyor ve uzadikça durum vahimlesiyor. Sunu da unutmayalim, yargilanmadan önce bunlarin hepsinin telefonlari dinlenmeli! Simdi soruyorum. Nedendir bu amansiz kuskuculuk? Vatandasa “memlekette güvenilecek kurum kalmamis” dedirtmeye varan süphecilik nedendir? Birilerinin bir türlü güvenemedigi(!) kurumlar ve özellikle de “yargi” yasamanin yaptigi yasalarin disinda mi hareket etmektedir? Yedi yildan beri akla gelmeyen “acil anayasa degisikligi” telâsi nedir? Peki, herkesi ve her kurumu “kim” yargilamadir, diye sorsak, bunu cevabi “ulema bilir” mi olacaktir? “Cumhuriyet ve kurumlari neyine yetmiyor” diyerek cemaatleri de yargilamaya kalksak (cemaat-tarikat-cumhuriyet üçlüsüne önümüzdeki günlerde deginecegim) yolumuz acaba nereye düser? Bütün bunlarin yaninda, Siyasi partileri kapatmak zorlassin. Laiklik karsiti görüslerin odagi olan partiler kapatilmasin. Etnik farkliliklari kasiyip ülkeyi bölmeye çalisan ve terör örgütünü destekleyen partileri kapatmayalim. Sempatizanlari dagdan inerken önlerine kirmizi hali serip, bandoyu çagirmayi da unutmayalim…

****

 Kisladan çikan her kamyonu potansiyel suçlu gören hastalikli zihniyetin ihbari sonucu Ankara’nin göbeginde cephane yüklü kamyon durdurulup Emniyet’e çekiliyor. Sonunda anlasiliyor ki bu kamyon TSK tarafindan sikça yapilan bir uygulama için kiralanmis ve her sey kuralina uygun. Izi kalacak çamuru atmaya zaman kalmiyor. Bu kez olay çabuk aydinlaniyor ve bazi gazetelerin ertesi gün atacaklari mansetleri kursaklarinda kaliveriyor. Ilk anda TRT’nin bu haberi vermedeki “görev aski” da dikkatlerden kaçmiyor. Dogruyla yanlisin, hakliyla haksizin birbirine karistigi ortamda bu tür hadiselere sevinmiyor da degilim. En azindan, vatandasin, “Haaa, demek ki…..” seklinde düsünmesini sagliyor. Ee, ne demisler? “Yanlis hesap Bagdat’tan döner”. O Bagdat’in da çok uzakta oldugunu sanmiyorum. Iste olaylarin ülkeyi getirdigi nokta budur, degerli okurlar. Siz hâlâ, yasadiklarimiza bakarak, “yok canim, kurumlar yipratilmiyor” diyebiliyor musunuz?

****

Geçen hafta 6 siddetindeki depremde Elâzig’in köylerinde 51, pardon 57, yok yok, 41 vatandas yasamini yitirdi: Rakamda sasirmis olmam, üç köyde 41 cesedi  sayamayan  yetkililerin açiklamalarindan kaynaklandi. Özür dilerim. Geçtigimiz ay Balikesir’de meydana gelen grizu faciasini neredeyse Ergenekon’a baglayan bir haber spikeri geldi aklima. Neyse ki Elâzig’da suçlu çabuk bulundu:”Kerpiç”! Vatandasi deprem degil de kerpiç öldürmüs! Yillardir yoksulluk ve cehalet kiskacinda kivranan bu insanlara devlet eli ne kadar uzanabilmis acaba? Bilim adamlarinin uyarilarini önemseyen var mi? Deprem “geliyorum” demedi mi? Devlet depreme duyarli bu bölgede hangi önlemleri almistir? Elin memleketinde 10 siddetindeki depremde günlük yasam devam ederken bizdeki bu kayip kimin ayibidir? Hadi diyelim muhalefet “Ankara’dan öteye” gitmiyor, kendisinin gittigini gerine gerine söyleyen “iktidar” oralara gitmis de ne yapmistir? Fay hatti üzerindeki “kerpiç” damlari, burada yasayan vatandasi ve yaktigi tezek (kokar yakit) yiginlarini göremeden gelmistir. Keske TOKI, 41 can yitirilmeden önce orada olsaydi. Basbakan’in bölgeyi ziyaretinde yalinayak çocuklari görünce yine Basbakan’in, vatandasi “en az 3 çocuk” yapmaya tesvikini animsadim.  Sefalete ve cehalete en az üç çocuk daha! Cehalet ve fukaralik kelimelerini bir de “oy” gözlügüyle okumayi deneyin. Yanina da söyle sihirli bir etiket ekleyin:”Millî Irade”!  Sanirim ayni seyleri düsünüyoruz. Ne dersiniz? Saygilarimla.