Bir yazı hazırlamıştım bu salı yayınlansın diye… Ama olmadı. Ankara’da katliam oldu sessizleştim. Hiç konuşmak istemedim. İçimden kahrettim, bu nasıl olur diye… Bu nasıl olur… Akıl dışı bir iş…

Düşük yoğunluklu savaş halinde olan ülkede toplum barış mitingi düzenliyor. Bunu içine sindiremeyen barış düşmanları bu toplantının ortasında iki canlı bomba patlatıyorlar. Hem de ölü sayısı fazla olsun diye bombayı güçlendirerek. Onlara bir bomba da yetmiyor, iki bomba. Ellerinden gelse oraya gelen binlerce insanı katledecekler bir defada… Nedeni onların barış istemesi, ülke barış içinde yaşasın istiyorlar diye… Barışın sesi onları güneş ışığına çıkarılmış vampire çeviriyor.

Çok üzüldüm. Ağzımı bıçak açmaz hale geldim bir müddet. Planlanarak ve desteklenerek yapılan böyle bir gladyö vahşetinin karşısında… Hangi insanoğlu etkilenmez ki…

Yok asayiş de zafiyet varmış, yok zafiyet yokmuş… Bunların hepsi hikaye, hepsi dolgu cümleleri bunların hiçbirine inanmıyorum ve dahi dinlemiyorum. Koruma zafiyeti olsa ne yazar, olmazsa ne yazar. Şunu çok iyi biliyoruz ki bu katliam planlı ve amaçlı bir katliam… Daha önceden düşünülmüş ve planlanarak gerçekleşmiş bir katliam. Amacı belli sonucu belli… Bunda koruma veya asayiş tedbiri olsa ne yazar olmazsa ne yazar.

Beni kim koruyacak!… Kimden neyi istiyorum. Ben mafya babası mıyım ki “Oluk oluk kanları akacak” diyeceğim ve halkı tehdit edeceğim mitingde beni korusunlar. Ben neyim ki…

Ben barış istiyorum. Demokrasi istiyorum. Benimle aynı istekte olanlar ancak benimle beraber olur ve beni korurlar. İsteğimin karşısında olanlar beni niçin korusunlar ki! Benim ki de amma aymazlık. Afedersiniz ama bu istek enayilik ve de saflığın sonucu bir istek. Kimden neyi istiyor ve bekliyorum.

Efendim koruyorlarmış. Kimi koruyorlarmış? Boş miting alanını… Halk nerede? Toplanma alanında. Orada gerekli asayiş tedbiri alınmış mı? Hayır. Bu miting Validen izin alınarak yapılmıyor mu? Yapılıyor. Valilik bu izini verirken mitinge katılacakların her yerde ve zeminde güvenliğini de almak zorunda değil mi? Evet onları korumak güvenliklerini almak ve korumak zorunda… Peki; kolluk kuvvetleri ne yapıyor. Miting yapılacak yere gidip orada bekliyorlar. Orada bekliyorlar ki gelenleri mıncıklayarak içeri alsınlar. Peki; be birader siz toplanma yerine gelen halkın güvenliğini neden almıyorsunuz. Hadi almadınız diyelim peki bombalar patladıktan sonra bir koşu ambulanslardan önce gelip oraya gaz bombası atıp üstelik oradakileri neden copluyorsunuz! Hadi bundan da vazgeçtim bundan daha vahimi de olay yerine giden ambulansların oraya ulaşmasını dahi engelliyorsunuz. Bırakın görev bilincini bu insanlığa dahi sığmaz bir vahşettir.

Dört bir yerde hastane varken, her tarafta birçok ambulans varken dahi ambulanslar yatım saat sonra geliyorlar beş dakikada ulaşacakları olay yerine… Buna ne demeli peki? Olayın neresinden bakarsanız bakın cevabı verilemeyen ancak bilinen birçok soru var.

Sizin çıkarınız bizim Suriye ye dönmemizi mi gerektiriyor. Biz sizin bu kahrolası değirmeninize su taşımayacağız. Ne tür katliamlarla karşılaşırsak karşılaşalım sizin arzuladığınız iç savaş çıkmayacak. Bütün gayretlerinize ve bu gladyo vuruşlarınıza rağmen ülkemizde bir iç savaş çıkaramayacaksınız. Bütün hayalleriniz suya düşecek… Bu konuda çok bilinçli ve kararlıyız. Nasıl olsa yakında ağzınızın payını ummadığınız şekilde alacaksınız.

Toprağa düşen tüm barış şehitlerine Allah’tan rahmet diliyor, mücadeleleri önünde saygı ve hürmetle eğiliyorum. Emanetlerine sonuna kadar sahip çıkacağımızı bilsin, ışıklar içinde yatsınlar…