“Kimi der ki kadın

Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.

Kimi der ki kadın

Yeşil bir harman yerinde

Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.

Kimi der ki ayalimdir,

Boynumda taşıdığım vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran. Kimi der ki çocuk doğuran.

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal…”

NAİL ÇAKIRHAN

Kadın Türkçeye, Soğdca’daki χwatēn sözcüğünden önce katun olarak sonra ise ses değişimine uğrayarak kadın ve hatun olarak iki farklı şekilde girmiştir.

Sözlükteki anlamı:

Dişi cinsten erişkin insan, erkek ya da adam karşıtı; analık ya da ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan.

Genç kızlıktan çıkmış erişkin hanım; sevgili, eş.

Hanım anlamında kullanılan bir san; hizmetçi, gündelikçi

Oscar Wilde: Kadın duygusallığını, zorluklarda ve acılarda-aldatılmışlıklarda, yüzünde hüzün ve gözyaşı olan kadına “sırrı olmayan sfenks,”der.

Aristo: “Bir aşağılık erkek” diyerek, kadını yaratılan ilk insan olan erkeğin defolu hali gibi görür ve aşağılar.

François Rene de Chateaubriand: “Kadın insanın gölgesi gibidir; kovalarsanız kaçar, kaçarsanız kovalar.” diye algılar

Refik Halid Karay’a: “Kadın kendi basına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.” biçimiyle tanımlar.

Helen Rowland: İyi bir kadın bir erkeği etkiler. Zeki bir kadın onda ilgi uyandırır. Güzel bir kadın büyüler. Anlayışlı bir kadın ise ona sahip olur,” Sınıflar

Bernard Shaw: “Kadınların siyasal güçleri yoktur sözde; oysa akıllı kadınlar, aptal kocalarını hiç güçlük çekmeden parlamentoya sokar, hatta bakan koltuklarına oturturlar.”düşünür

Bernard de Saint Pierre: “Kadınları yalnız güzellikleriyle görenler, onlara güzellik kaynağı derler;”

Doğru düşünenler ise aylarca sıkıntıya, tehlikeye katlanarak neslin çoğalmasına hizmet ettiklerinden, hayat kaynağı adını verirler; Dünyaya getirdikleri çocukları sevgiyle büyütüp adam ettiklerinden eğitim kaynağı; her türlü sıkıntıya ve kedere dayandıklarından sabır kaynağı; Dertlilere hastalara yardıma koştuklarından, merhamet ve ümit kaynağı demişlerdir.

Honore de Balzac: “Kadınların fazla kuvvetli sözcük kullanmadan, bütün duygularını anlatmakta eşsiz bir kabiliyetleri vardır.”düşüncesini kabul eder

1. Duhamel: “Kadınlar, erkeklerden daha hikmet sahibidirler, daha az bilir daha çok anlarlar.”

Marcus Porciu Cato: “Kadınlar erkeklerle eşit olmak için uğraşırlar, bunu sağladılar mı, o andan sonra erkeğe üstün olurlar.”

Guy de Maupassant: “Kadınların gözleri keskin, zekâları uyanık, düşünceleri vesveseli olur.”

Pubillius Syrus : “Bir kadın ya sever, ya da nefret der; ortası yoktur.”

Tolstoy “Kadın öyle bir konudur ki, onu ne kadar incelersen incele her zaman yepyenidir.”

Francis Bacon: “Kadınlar genellikle genç erkeklerin sevgilileri, orta yaşlı erkeklerin arkadaşları, yaşlı erkeklerin hastabakıcıları olurlar.”

Cervantes: Dürüst bir kadının güzelliği, ateşe benzer; yaklaşmayana hiçbir zararı dokunmaz. “

Honore de Balzac: “Kadınlar iyi severlerse her kusurumuzu hoş görürler, sevmeyecek olurlarsa hiçbir hatamıza göz yummazlar, en büyük faziletlerimize bile kulp takarlar.”

*****

Gökten gelmiş ceza, doğal baştan çıkarıcı, cazibeli bela, dâhili tehlike, boyalı hasta olarak görülmesini bir yana bırakın.

ASLINDA KADIN: Her koşulda varılma mücadelesi verendir.

Çin Atasözünün dediği gibi gökyüzünün yarısını, taşıyandır.

İnsandır. Bir insandan başka bir şey de değildir ve bir insanın olabileceği kadar duygusal ve bir insanın olabileceği kadar zekidir.

Yaşadığı yer neresi olursa olsun güçlü olandır.

Mutsuz zamanlarında bile mutlu gibi görünmeyi beceren oskarlık tiyatro oyuncusudur.

Onuru ve sabrıyla hayata meydan okuyup kafa tutandır.

Kadın, kollarınız bacaklarınız başınızdır.

Yavrunuz, ananız, karınız, kız kardeşiniz ya da hayat arkadaşınızdır.

En doğru saptamayı Mustafa Kemal Atatürk yapmıştır. “YERYÜZÜNDE GÖRDÜĞÜNÜZ HER ŞEY KADININ ESERİDİR.”