Bazen en önemli noktaları hiç farkında olmadan atladığımız olur. Farkına vardığımızda da o önemli noktadan uzaklaşmış oluruz. Ne çok şeyler kaybettiğimizi hesaplar, “nasıl da düşünemedim” der, üzülürüz.

Mesela kadir gecesi, yılda bir defa gelir. İçinde kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha faziletlidir. Şayet Kadir Gecesini ihya edememişsek ne kadar üzülsek yeridir. Çünkü kadir gecesi ancak bir yıl sonra gelecektir. Bizimde gelecek yıl ki kadir gecesine ulaşıp, ulaşamayacağımız belli değildir.

Bizde mübarek geceler kandil diye isimlendirildiğinden midir bilmiyorum, gerçek anlamından bir şeyler kaybeder gibidir. Geceleri gerçek isimleri ile ansak düşüncelerimize çok daha fazla şeyler kazandırır diye düşünüyorum.

Kadir gecesi hakkında fazlaca bilgimizin olması, belki de onu gerçek ismiyle andığımız içindir. Bu hafta Miraç Gecesini kutladık. Miraç gecesi, gelecek yıl aynı geceye kadar belki hiç anılmayacak. Ben Miraç gecesinin bugün, yarın veya ondan sonraki günlerin biri olduğunu veya her günün Miraç kadar faziletli olduğunu düşünüyorum. Nasıl mı?

Miraç hiçbir peygambere nasip olmayan, olmayacak olan, sadece bizim peygamberimize tahsis edilmiş bir olaydır. Çünkü Miraç, bütün kâinatı yaratan, varlığı hakkında sadece küçücük beynimizin alabileceği kadarını bildiğimiz Rabbimizin, sadece ve sadece Hz. Muhammed’e kendisini gösterdiği bir zaman dilimidir.

Rabbimizin fiillerinde zaman dilimi ifadesini kullanmak bizim ifade de çaresiz oluşumuzdandır, çünkü zaman ve mekandan münezzehdir.

Miraç gecesinin önemi bu gecenin bütün bir yıl devam etmesidir. Hem de günde beş defa tekrarlanarak. Çünkü miraç gecesinde peygamberimiz rabbini görme şerefine nail olup döneceği zaman, peygamberimiz bizler için de bir şeyler talep etmiş olmalı ki, Süleyman Çelebi bu isteğe karşılık rabbimizin müjdesini şöyle dile getirir:

O İSTERDE ALLAH VERMEZ Mİ?

 “Sen ki Miraç eyleyip ettin niyaz, Ümmetin Miraç’ını kıldım namaz” Yani sen bu makama ulaştın ve ümmetini her zaman olduğu gibi ihmal etmeyip onlar içinde bir şeyler istiyorsun, o zaman ben onlara da senin gibi Miraç hediye ediyorum.

“Şayet onlar, günde beş vakit namazı kılarlarsa beni görmüş olurlar. Çünkü onlar beni görmeseler de ben onları görürüm” şeklinde bir mesaj vermiştir.

Bu şekildeki bir mesajı, bizler Allah resulünün, “Namazı, Allah’ı görüyormuş gibi kılınız. Çünkü siz onu görmeseniz de O sizi görmektedir” şeklinde ki haberinden biliyoruz.

Ne kadar övünsek azdır diyebileceğimiz bu müjdeyi, Allah resulü bir başka hadisi şerifiyle daha da netleştirir ve şöyle buyurur:

“Kul “Allahü ekber” diyip namaza durduğu andan itibaren, yüce rabbimiz bakışını, nazarını ona çevirir, bu bakış kulun namazını selam vererek bitirmesine kadar devam eder”

Bu kadar muazzam bir değer karşısında insan, “Rabbimiz şayet Dünyayı bizler için bir imtihan alanı kılmamış olsa, kim bilir bizlere, hangi akla sığmaz nimetler verecekti” demekten kendini alamıyor.

BEŞ VAKİT MİRAÇTAYIZ

Çünkü yine Süleyman Çelebinin manzum halde dile getirdiği gibi “Aşikâre gördü rabbül izzeti, ahirette öyle görür ümmeti” derken, rabbimiz katında ne kadar değerli olduğumuzun sinyallerini vermektedir. Bu cümlenin günümüz Türkçesi ile anlamı şöyledir:

“ Nasıl ki Hz. Muhammed sav Miraç da rabbini gördü ise, onun ümmeti de aynı şekilde ahirette rabbini görecektir”.

Şimdi, sevgili dostlar! Bizler Miraç gecesini uğurladık şeklindeki düşünce ve duygularımızla ne büyük hatalara düştüğümüzü biraz daha iyi anlıyoruz, sanıyorum.

Çünkü namazı kıldıkça miraç devam ediyor. Miraç hususunda dikkat etmemiz gereken en önemli noktalardan birisi budur.

Her ne kadar “Her geceyi Kadir gecesi bil” deseler de biz günde beş vakti Miraç bilelim.

Rabbim namazlarını bu duygular içerisinde eda eden kullarından eylesin. Hayırlı cumalar.